Atakan
Duru'yu evine bırakıp babam demeye çalıştığım adamın yanına giderken gözümün önüne Duru'nun gülümsemesi geliyordu. Bana dokunuşları o tatlı tatlı konuşmaları beni istemesi sadece yüzümü gülümsetiyordu. Ona aşık olacağımı hiç düşünmemiştim. Bana bu kadar kendini açacağını hiç tahmin etmiyordum. Farklı hissettiriyordu. Beni istemesi hoşuma gidiyordu. Kendimi tutamamıştım ve onunla yine birlikte olmuştum. Dudaklarımı birbirine bastırıp vücudunun her bir köşesini aklıma getirmiştim. Pamuk gibiydi. Narin. Cüretkar tavırları bazen hoşuma gidiyordu. Kendini özletiyordu. Koynumda onun dudakları bir şiir gibi sıcacık içimi ısıtıryordu her seferinde.
Arabayı büyük malikaneye park ederken başımı arabanın koltuğuna yaslamıştım. Onu özleyecektim. Kırılmıştım. Bazen bende mantıklı düşünemeyip fevri hareketler yapmıştım ama bir yanım korkuyordu. Onu kaybetmekten korkuyordum. Seni sevemiyorum. Efecan'ı aklımdan çıkaramıyorum demesinden korkuyordum. Onu kıskanıyorum. Efecan'ı kıskanmaya başlamıştım. Keşke o zamanlar Durukan amcaya darılıp bağlarımı koparmasaydım. Duru'yla daha fazla şeylerimizi paylaşırdık belki. Beni daha çok severdi.
Arabadan inip eve doğru yürürken korumalar yanıma gelmiş bana eşlik ediyordu. Bu adama sinir olmaya başlamıştım. Ama kendim için bunu yapmak zorundaydım. İçeriye geçip büyük salona ilerlerken korumalar birer birer dağılmaya başlamıştı.
" Hoşgeldin oğlum." adam büyük bir koltukta oturmuş takım elbisesini düzeltirken yüzünde sinsi bir gülümseme olmuştu.
" Avukatının kızıyla iyi vakit geçirdin mi?" benimle uğraşıyordu sanki. Sessizliğimi koruyup diğer koltuğa yavaşça oturmuştum.
" Son kez onunla buluştuğunun farkındasın değil mi? Bundan sonra benim dediklerimi yapıyorsun. Anlaşmamızı biliyorsun. Ben kızın ailesine zarar vermeyeceğim sen şimdi benim işlerime odaklanacaksın. Bu arada o kızı unutmanı öneririm." adam ciddileştiğinde koltukta geriye doğru yaslanmıştım.
" İlacın diğer yarısını bulamadık. Beni iyileştirmek için bir yöntem bulmalısın." ona kafa tutuyordum.
" Ne o seni ailesi olarak görmüyor mu? İlacı belki buldular. Ama benden intikam almak için senin iyileşmeni istemiyorlar. Belki de senin benim oğlum olduğun için bu ilacı sende denediler." çok fazla kurgu üretiyordu kafasında.
" Bunu ben istedim. Onlar değil. Şimdi bu tedaviyi nereden getirdiysen söyle de gidip alalım." adam tam olarak bana güvenmiyordu. Bunu hissediyorum.
"Sana bir şey olsun istemem ama seni elimde tutmak için sanırım güzel bir yol buldum. " gerçekten beklediğim gibi birisi çıkmamıştı. Görünüşte bana değer veriyordu ama oğlu olsam bile çok tedbirliydi.
" Kızla ilgili kararlarıma karışmayacağını söylemiştin?" saçlarımı düzeltirken Duru'yu düşünmüştüm.
" Karışmak istemiyorum. Ama fikrimi değiştirdim. Senin zaaflarından birini bilmek hoşuma gidiyor. Biliyorsun Durukan amcanın benim kadar gücü yok. Onlar bana eğilmek zorunda. Tıpkı senin bana eğildiğin gibi." o sırada yumruklarımı sıkmıştım. Zorla gülümsedim.
" Sana geldiysem kendim için geldim. İyileşmek istiyorum. Ölmeyi önemsemiyordum ama şimdi iyileşmek istiyorum. Oğlunun ölmesini istemezsin herhalde." dediğimde derin bir iç çekip onunla nasıl konulacağımı çözmeye çalışıyordum.
" Tabiki istemem. Ama önce oğlum yola gelmeli. Bu yolu tercih edeceksen sevdiklerini benim gibi bırakmayı öğren. Beni anlamazsın yoksa." bana ne ders vermeye çalışıyordu acaba?
"Seni anlamak mı? Sen korkağın tekiydin. Beni bırakıp gittin. Bana o zaman sahip çıkacaktın. Ne şimdi senden sevdiğin kadını aldılar diye bana da bunu mu yapmaya çalışacaksın? Duru'yu rahat bırak." kaşlarım havaya kalkmıştı.Adam kendi kendine küçük bir kahkaha atmıştı.