Duru
Leila yoktu. Tunahan yoktu. Kimse yoktu. Annem babamın uyuduğunu söylemişti. Evde bir huzursuzluk sessizlik vardı. Saat geç olmuştu. Telefonumu alıp Leila'yı aramıştım hemen. Ondan özür dilemek istiyordum. Telefonum açıldığında hemen " Alo Leila nerdesin? Bak ben..." konuşmamı tamamlamadan Leila konuşmaya başlamıştı.
" İyiyim Duru.Bugün Tunahan'la dışarıda kalacağız. Gelmeyeceğiz. Biraz vakit geçirmek istiyoruz. Sonra konuşalım mı Duru?" Leila bana kızgın olmalıydı. Bir şey söyleyememiştim. Telefon bir anda yüzüme kapandığında babamın uyandığını görmüştüm. Tam karşımdan uyku sersemliğiyle gelirken annemi önünde görünce benim olduğumu unutup onun dudaklarına yapışmış öpmeye başlamıştı.
" Dur Durukan ne yapıyorsun şaşal. Uyan aile var burada..." annem gülümsemesini bastıramamış babamı uzaklaştırmaya çalışırken babam kollarını annemin beline dolamış çenesini onun omzuna yaslamıştı.
" Ne ailesi? Mis gibi kokuyorsun. Yanımda seni aradım.Nereye gittin?" babam hala uyku sersemliğiyle konuşurken onların bu tatlı hallerini izlemiştim. Garip bir şekilde akılıma Atakan gelmişti. Annem babamın saçlarını okşarken o da keyifle babama sarılmıştı. Ben de ne olursa olsun hayatımda bu güzel şeyi ya da huzuru yaşayabilecek miydim?
" Ben seni her gün arıyorum ama sen dışarılardasın. Bugün gitme benimle kal." annem nazlanırken babam ona sıkıca sarılmıştı. Onları izlemekten kendimi alamıyordum. Aşırı tatlılardı.
" Hımm beni seviyor musun?" anneme tatlı tatlı bu soruyu soruyordu.
" Beni ne kadar delirtsende evet. Çok seviyorum.Şapşal." annem gülümsemesini bastıramamış tekrar babamın dudaklarına uzanmıştı. Çok küçük bir öpücük kondurup geri çekilmişti. O sırada babamın telefonu çalmaya başlamıştı. Cebine uzanıp telefonu çıkardığında ona uzun uzun baktı.
" Gitme zamanı hayatım. Hadi siz kızımla takılın. Bu arada Leila ile Tunahan nerede?" babam bunu sorunca herkes bana bakmıştı. Babam burada olduğumu daha yeni fark ediyordu. Annemden yavaşça ayrılmıştı.
" Şey başbaşa kalmak istediler. Tunahan'la dışarıdalar." mırıldandığımda biraz onlardan kaçmak istercesine mutfağa gitmiştim. Şimdi babam bin tane soru soracaktı. En güzeli kaçmak herkesi rahat bırakmaktı. Elime telefonu alıp çevirmeye başlamıştım. Atakan'ı aramayacaktım. Hayır kesinlikle onu aramayacaktım.Ama sürekli onu düşünüyordum. Beni aramasını istiyordum. Çok sıkılmaya başlamıştım. Bir boşluk hissetmeye başlamıştım yeniden.
Alper
" Şimdi durumu daha iyiye gidiyor. Sorun yok." Cole Atakan'a bakmış o şimdi yatakta uzanıyordu. İyice geç olmuştu. Aslında gidip bende dinlensem iyi olacaktı. Esra beni bekliyordu.
" Herkes iyi olacak mı?" Gidip koltuğa oturmuş derin bir nefes almıştım.Cole tüpten bahsetmemiştim. Bu sefer onlardan bir şey saklayan taraf ben olacaktım .
" Bilmiyorum Alper. Bence artık bu işi bir şekilde çözmemiz gerekiyor. Adamlarla uğraşmak istemiyorsanız gidip ilaçları geri verin. İlaçla ne yaparlarsa yapsınlar. Böyle zıtlaştıkça aileniz zarar görecek. " Cole bir konuda haklıydı. Durukan'dan daha akıllıca düşünüyordu. Cole Durukan'a güzel bir iyilik yapmıştı zamanında. Sonra tekrar konuşmaya başlamıştı.
" Ama Durukan ilaçları geri vermek istemiyor. O da adamlara güvenemiyor. Ya ilaçları kullanırlarsa diye korkuyor." Cole Atakan'a yaklaşıp onu tekrar kontrol ederken zorla gülümsemişti.
" Alper bir tercih yapmanız gerekiyor belki de. Ya da adamlarla anlaşmanız. Başını bulursanız iyi olur. Bence kavgadansa biraz anlaşmayla çözmek daha iyi olur." Cole gerçekten olgunlaşmıştı. Yıllarca bizimle çalışmış aile doktorumuz olmuştu. Şimdi Durukan'ın ailesi sayılırdı. Bu adamı seviyordum. Yabancıydı ama bizlerden daha dürüsttü bazen.