Leyla
Evimin kapısını açar açmaz kendimi içeriye atmıştım. Bir erkek parfümü havada yayılmış yavaşça içime çekmiştim. Bu Tunahan'ın kokusuydu. Onun kokusunu özlediğimi fark etmiştim. Onu gerçekten garip bir şekilde seviyordum.Yavaş adımlarla içeriye girerken bir yandan at kuyruğu olan saçımı açmaya çalışıyordum.
" Tunahan?" ona seslendiğimde bir anda onu oturma odasının tekli koltuğunda oturur halde bulmuştum. Yüzünde kara bulutlar vardı. Bugün siyahlara bürünmüş yüz ifadesi sirke satıyordu. Elinde bir silah onu döndürüp döndürüp duruyordu. Beni gördüğünde tam gözlerimin içine bakmıştı. Bir Volkan gibiydi. Yine hesap sorma tavrı üzerindeydi. Ama en nefret ettiğim huylarından biriydi.
" Ben bir duş alacağım..." o kızgınken hiç çekilmiyordu. Kıskançlığı beni yoruyordu. Seslenmeden koltuğun arkasına doğru yaslanırken bana ters ters uzun uzun bakmıştı. Sessizliği bence daha ürkütücü olabiliyordu.
" Geliyorum..." sesim iyice kesildiğinde oradan ayrılmak için yeltenmiştim ama birden bir silah patlamış ve vazolarımdan biri paramparça olmuştu. Gözlerimi kapatmış kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Bir anda böyle bir şey beklemiyordum.Baya sinirli olduğuna emindim. Ona doğru bakmadan yürümeye devam ettim. Daha fazla her şeyi alevlendirmenin anlamı yoktu.Oturma odasından çıkıp banyoya yöneldiğimde Tunahan'a ne diyeceğimi düşünüyordum.
Erkan'a göre silah bana saldıran adamın silahı değilmiş. Adam bunu birinden çalmış. Kerem'i arayıp aslında adama ne yaptığı sormam gerekiyordu. Tunahan bazen elime ayağıma dolanıyordu. Kardeşiyle annesiyle ilgilenmek varken benimle uğraşması bazen beni gerçekten yoruyordu. Bir de evimdeki vazoya silah çekiyordu.Ona silah kullanmayı öğretmekte hata mı yapmıştım bilmiyordum ama ona bir şey olsun istemezdim. Duşumu alıp hemen çıktığımda üzerime bir bornoz alıp tekrar onun olduğu yere gitmiştim. Gözlerini kapatmış koltukta başını arkaya doğru yaslamıştı. Benim ayak seslerimi duymuş olmalıydı.
" Eve geçeceğim dedin!" Tunahan birden bağırdığında onun öfkesinin geçmesini bekledim. Başını çevirip bana doğru baktı. Ona doğru yürüyüp kucağına yavaşça oturdum. Sonra başımı onun göğsüne doğru yaslayıp ıslak saçlarımı bir kenarıya çektim.
" Tunahan..." fısıldadığımda kucağına iyice yerleşmeye çalıştım. Onun bana bir şeyler sormasını istemiyordum. Sadece yanımda olup bana sarılmasını istiyordum. Onunla kavga etmek istemiyordum. Kulağıma eğilip " Benim sınırlarımı zorlama..." diye fısıldarken onun sıcak nefesini boynumda hissetmiştim. Kulağımın arka tarafına dudaklarını bastırmış kollarıyla bana sarılırken bir an içimde huzur hissetmiştim. O sırada Tunahan'ın telefonu çalmaya başlamıştı.
O eliyle telefonunu çıkarmaya çalışırken ona yardımcı olmak için üstünden kalkıp rahat rahat aramasına izin vermiştim. Tunahan'ın bir gözü bendeydi. Kızgın bakışları beni dövecek gibi bakıyordu. Telefonu çıkarıp kulağına dayarken ayağı kalktı.
" Tamam anne geliyorum. Tamam." sadece tamam deyip telefonu kapattığında " Hazırlan gidiyoruz." demişti emrivaki bir ses tonuyla.
" Başka bir işim var Tunahan." dediğimde Tunahan gözlerini kapatmış sinirden göz kapakları titriyordu.
" Ne işin var?" dişlerinin arasından tıslarken yumruğunun birini sıkmıştı. Onu yumuşatmam gerekiyordu.
" Duru uyandı. Odasını süslemek için malzeme falan alacağım. Ona güzel bir kıyafet alırım. Sen önden git." ona makul bir neden söylerken gözleri hızla açılmıştı.
" Dün nerdeydin?" bir adım bana yaklaşmıştı. O güzel kokusunu hissetmemek elde değildi.
" Bir arkadaşım çağırmıştı. Ona uğradım. Sonra işte yorgunluktan uyuyakalmışım orada." ona yalan söylemek istemiyordum ama herkesi her işe karıştırmak mantıklı gelmiyordu.