Duru
" Tamam bu kadar eğlendik. Şimdi bize insanlar kızacak. Gel hadi şuraya oturalım. Yoruldum." onun elinden tutup sürüklerken bana ayak uydurmuş yan yana banka doğru el ele yürümeye başlamıştık. İkimizde birbirimizin eline bakınca birden elimi çekmiştim.
" Şey ben farkında değilim." deyip banka oturduğumda o da sessizce yanıma oturmuş kollarını dizlerine dayayıp ellerini birleştirmişti. Yanaklarına hava doldurup bırakıyordu.İkimizde bir kaç dakika sessizce öylece oturmuş etrafa bakınmıştık. Onunla ne konuşacağımı bilememiştim.
" Tunahan ve Leyla ne yemeyi sever? Dışardan mı söylemeliyim? Bu akşam?" Atakan bir şeyler sorunca gülümsemiştim. Deminden beri bunu mu düşünüyordu acaba?
" Onlar için bir şey fark etmez." kısaca cevap vermiştim.
" Leyla kokulara hassas dediler çok kusuyormuş." Atakan aslında çok düşünceliydi. Belki doktorluğun getirdiği bir titizlik vardı üstünde.
" Bilmem onu sonra düşünürüz.Ama Leyla ne bulsa yer." Bacak bacak üstüne atıp Leyla ile Tunahan'ın sergiyi bitirmesini beklemiştim.
" Sen ne seversin?" Atakan bana bakmadan ellerini ayırmış derin bir nefes almıştı.
" Ben mi? Fark etmez." aramızda garip bir hava vardı.
" Alerjik olduğun bir şeyler falan var mı?" Boğazını temizlemişti. Sonra bankta geriye doğru yaslanmıştı.
" Yok galiba." dişlerimle alt dudağımı hafifçe ısırmıştım.Avuç içlerim terlemişti bir anda. Biraz burası sıcak gelmişti. Niye Atakan'la bu kadar resmî konuşmaya başlamıştık? Siyah ceketimi çıkarıp yanıma koyduktan sonra elbisemin ip askılarını düzeltirken Atakan'la göz göze gelmiştim. Bakışlarını benden kaçırdığında onun yanında garip bir şekilde gerildiğimi hissetmiştim.
" Ben yokken neler yaptın?" kaşları çatılmış bir şeyler konuşmaya çalışıyordu.
" İyileşmeye çalıştım." kısa cevap verdiğimde elbisemin askısı hafifçe aşağı düşmüştü. Ona uzanacakken Atakan benden önce uzanmış yavaşça düzeltirken parmaklarının tenime değmesiyle bir anda irkilmiş geri çekilmiştim. Hızlıca üstüme ceketimi giyerken Atakan bir elini ensesine getirmişti. Dudaklarını birbirine bastırıp ayağa kalkarken hızlı hızlı etrafına bakınmıştı.
" Ben dışarıda bekliyorum. Arabanın yanındayım." çıkış kapısına yürürken gözlerimi kapatıp derin bir nefes vermeye çalıştım. Aramızdaki o saçma gerilimde neydi acaba? Çocuğa sapık muamelesi yapmış gibi hissetmiştim. Atakan'a gerçekten nasıl davranacağımı bilmiyordum. Tunahan ve Leyla'yı durduğum yerde beklemiştim. Umarım daha fazla saçma bir şekilde davranmazdım. Bir kaç saat sonra hepimiz resim sergisinden çıkıp Atakan'ın evine doğru yola çıkmıştık. Yolda Atakan'a çok laf atmamıştım. O da zaten sürekli camdan dışarıya bakmıştı. Bir ara Leyla arkasını dönüp bize bakmıştı.
" Kavga mı ettiniz?" Leyla garip bir soru sorunca şaşırmıştım.
" Kimle?" Atakan'a doğru bakmıştım. Şimdi telefonunu kurcalıyordu.
" Atakan evin şurası mı?" arkasından Tunahan soru sormuştu. Atakan başını kaldırıp camdan dışarıya bakmıştı.
" Doğru. Garajı var. İçeriye girebilirsin." dedi hemen. Evi güzel yerdeydi. Siteye benziyor korumalı bir yerdi. Hatta havuzu da vardı. Garajdan eve yukarıya doğru çıkmıştık. Ara asansör vardı.
" Kendi eviniz gibi hissedin. İsterseniz havuza da girebilirsiniz. Isıtılıyor. Rahat olun lütfen." Evden içeriye girerken evin çok şık döşendiğini fark etmiştim. Atakan lüks hayatı seviyor diye içimden geçirmiştim. Evin manzarası çok güzeldi.