Duru
Saatlerdir araba sürüyordum. Ayaklarım yorulmuştu. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Atakan uyanmamıştı. O arka koltuğa nasıl sığdığını merak ediyordum. Gecenin bir yarısı olmuştu. Tabelalara bakmadan aklıma ilk gelen kavşaktan dönüyordum. Benzin az kalmıştı. Bir petrol ofisinde dursam iyi olacaktı. Önüme hiç petrol ofisi çıkmamıştı. Çantamda telefonumu aramaya başladım. Bir yandan yola odaklanmak zorlaşıyordu. Sonra arkada bir kıpırtı duymuştum.Aynadan arkama baktığımda esneyen Atakan'ı görmüştüm.
" Düzgün bir yatakta ne zaman yatacağım acaba?" Atakan etrafına bakınırken nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu.
" Neredeyiz?" telefonumu aramayı bırakmıştım.
" Seni kaçırıyorum." gülümsememi bastıramamıştım.
" Tamam kaçır da nerdeyiz?" Atakan sersem sersem saçlarını karıştırırken bazen onun fazla umursamaz olduğunu düşünüyordum.
" Şimdi bir petrol ofisi gördüm. Orada durunca sorarsın." ileride bir ışık görmüştüm.
" İyi olur ya altıma edeceğim valla. Bir de acıktım.Senin uykun gelmedi mi?" Atakan arkada gerilirken aynadan ara ara ona bakıyordum.
" Gelmedi. İnsan bir şeyler düşünürken uykusu gelmiyor." Arabayı petrol ofisine yanaştırdığımda Atakan kendini dışarıya atmıştı. Aynı şekilde bende kendimi dışarıya atıp görevliden arabanın benzinini tamamen doldurmasını istemiştim. Arabayı kitleyip ikimizde lavaboya gitmiştik. Lavaboda kendi halimi görünce biraz kendimden korkmuştum. Hemen marketten bir şeyler alıp elimi yüzümü yıkamış dişlerimi fırçalamış kendime çeki düzen vermiştim. Kıyafetlerimi bile değiştirsem çok iyi olacaktı. Ben lavabodan çıkarken Atakan marketten bir şeyler alıyordu. Elinde bir kahve bana doğru gelirken " Hadi çıkalım." demişti.
Onunla birlikte marketten çıkarken az ileride oturmak için bir çardak görmüştüm.
" Biraz dışarıda oturalım mı?" ona orayı işaret ederken önden yürümeye başladım. O sırada karnım guruldamıştı. Çardağa ilk vardığımda oturup ayaklarımı yere doğru uzatmıştım.
" Uzun yol araba kullanmak insanı yoruyor." ayaklarıma ellerimle masaj yaparken Atakan kahvesini yudumluyor etrafına bakıyordu. Bir paket bisküviden atıştırıyordu. Bende bir kaç tane ağzıma atmıştım.
" Aydın tarafına doğru gidiyormuşuz. Acaba tatil köylerine mi gitsek? Bende bir tatil yaparım." Atakan dalmış kendi kendine konuşurken telefonu çalmaya başlamıştı.
" Baban arıyor." elinde telefonu sallayıp sonra açmıştı.
" Efendim Durukan amca..." Atakan benim gözlerimin içine bakarken ona sessiz olması için işaret vermiştim.
" Yok bu gece geri dönmek istemiyormuş. Biraz gezecekmiş. İlaçlarını alıyor tabi." Atakan dişleriyle dudaklarını ısırmış gülmemek için kendini zor tutmuştu. Benim yüzümden babama yalan söylüyordu.
" Tamam Durukan amca. Her zaman telefonum açık. Siz merak etmeyin." Atakan telefonu kapattığında kahvesinden bir yudum daha almıştı.
" Durukan amca bazen korkutucu olabiliyor." gözlerini hafifçe büyütmüş gülümsemeye çalışırken onu anlayabiliyordum.
" Bir yerde kalalım. Ben çok terlemişim arabanın arkasında. Böyle olmaz. Sonra sabah çıkarız. Kıyafet falan alayım. Bilseydim tatile çıkmak istediğini önceden ayarlardım. Böyle ani oldu." onun sanki benle dalga geçer gibi konuşmasına ters ters bakmıştım.
" Planda sen yoktun! Hatta istersen burada kalıp geri dönebilirsin? Babama yalan söylemeye devam et." gözlerimi kısıp ona bakmıştım. Telefonunda bir şey açıp bana göstermişti. Arabada uyurken çektiği fotoğrafımı babama göndermişti. Hatta yanına kendi kafasını da sokmuştu.