Herkes evden ayrıldığında sadece biz gençler evde kalmıştık. Herkese şöyle bir baktım. Hayat devam ediyor Duru dedim kendime. Herkesi oturma odasında bırakıp kendi odama gitmek istemiştim ama Tunahan ile Atakan adamları halledecekti. O yüzden koridorun en sonunda olan misafir odasına gitmiştim.
İşte yine sorgulamaya başlamıştım hayatı. Kimin için mücadele veriyorduk? Ne yapmaya çalışıyorduk?Yaptığımız şeyler hem anlamlı görünüyordu ve bir o kadar da anlamsızdı. Büyük sorunlarla ilgilenirken kendimizi bu sorunlara feda ediyorduk. Sakin bir hayat yaşamak varken sanki bu rahat hayat insanlara çok mükemmel görünüyordu. Her şeyimiz vardı. Evimiz kocamandı. Arabalarımız ve kolayca ulaşabileceğimiz binlerce şey. Binlerce şeyin içinde binlerce oyun. Ve sevgisiz kalplerle kalmıştık.
Odaya girip kapıyı kapatmış ve odanın ortasındaki yatağa doğru ilerlemiştim. Efecan neden bu hayatı tercih etmiştin? Neden sadece çalışıp sınava girip iyi bir doktor olmamıştın? Sana mı kaldı dünyayı kurtarmak? Sana mı kaldı her şeyi düşünmek?Peki babama ne demeli? Siz mi karışmak zorundaydınız? Bazen kötü şeyler olup gitmeliydi. Belki uzak durmak daha iyiydi. Belki başkası uğraşır ve bu sorunu çözerdi. Kapı tıklatılmıştı. Başımı kaldırıp kapıya doğru bakmıştım.
" Burada mısın?" Aşkın'ın sesini duyduğumda kapı aralanmıştı. Onu gördüğümde sessizce oturmaya devam etmiştim. O yavaş adımlarla odaya girip kapıyı kapatmıştı.
" Sonunda istediğini aldın. Sana bu işe karışmak istemediğimi söylemiştim." Aşkın'a kaşlarımı kaldırmış bakarken Aşkın duvara sırtını yaslamış kollarını birbirine birleştirmişti. Başını önüne eğerken onun yorgun olduğunu fark etmiştim.
" Bir doktor öldü. Yerde kanlar içinde yatıyordu. Yetişemedim." Aşkın yavaşça sırtını duvardan aşağı doğru sürterek yere çökmüştü. Kendi kendine zorla gülümsemeye çalışmıştı.
" Sanırım şimdi anlıyorum. Bela durduk yere gelmiyor. İnsanlar kendi tercih ediyor. Belki Efecan gerçekten beni sevseydi bu beladan uzak durmak için önce bir yol arardı. O beni değil herkesi düşündü. Zaten bu işe çoktan girmişti belki de değil mi? Ben sadece..." gerisini düşünmek istememiştim. Sadece güzel şeyleri düşünmek istiyordum. Güzel tarafına bakmaya çalışacaktım. Kötü taraflarını düşünmek istemiyordum.
" Duru bu öyle bir şey değil. Bazı şeyler birbirine bağlı. Kaderinden kaçamıyorsun. Belki de bataklık gibi.Ayağını soktuğunda gerisi geliyor. Batmaya mahkumsun. Kaçmak zor." Aşkın açıklamaya çalışırken dizlerini iki yana açmış kollarını dizlerine dayayıp başını duvara yaslamıştı. Gözlerini yavaşça yumarken onun zorlandığını görmüştüm.
" Aşkın sen benden yardım istediğinde bunu kabul etmedim hatırlıyor musun? Kimseye yardım edebileceğimi düşünmedim çünkü. İnsanlara yardım ettikçe kendimden bir şeyler kaybediyorum. Buna dayanamıyorum." bende yatağın aşağısına oturmuş sırtımı yatağa dayayıp onunla yerde aynı hizaya gelmiştim.
" Kafana sıkıp gitmen bir çözüm değildi. Sen ölsende ölmesende bu sorunlarla uğraşmaya devam edecektik. Sadece sen insanlara ekstra bir duygu yükü verecektin. Ama bir şekilde daha güçlü olan yaşamaya devam edecekti. Bir şekilde yaşamayı tercih edenler yaşamaya devam edecek. Mesela ben. Ondan sonra yaşamam diyordum ama bir çok şeyi başardım. Hayata devam ettim. Bir sürü insanın hayatına bir anlam kattım. Bu hayatta herkesin görevi farklı. Ve sen bir bireysin." Aşkın kendi yaşadıklarından bana bir örnek veriyordu.
" Kaybetmek zordu ama devam edebilmek daha zordu. Ve ben zoru seçmiştim." Aşkın gözlerini yavaşça açıp o yılların biriktiği hüzünlü bakışlarıyla bana bakmıştı.