Duru
Atakan telefona uzanıp onu açacakken onun eline uzanıp onu durdurdum.
" Ne olursun sadece kendimle başbaşa kalmak istiyorum. Uzaklaşmak istiyorum. Kimsenin benim ne yaptığımı bilmesini istemiyorum. Delirdiğimi ve onlardan kaçmak istediğimi de anlamasınlar. Ne olursun bir şey söyleme." Atakan'a yalvarırcasına bakmaya çalıştım.
" Tamam sadece bir kaç bir şey söyleyeceğim herkes seni rahat bırakacak anlıyor musun? Biraz kafanı dinlemen için seni bir yerlere götüreceğim. Duru bak anlamıyorsun. Nereye kaçarsan kaç biz olmazsak seni takip edecekler. Sana bir şey olsa Durukan amca delirir. Sen özgür değilsin. Yapamazsın bundan sonra. Babanlar bu işi çözene kadar güvende değilsin bunu kafana sok." Atakan'ı anlıyordum ama ben bu hayatı tercih etmemiştim. Kafama estiğimde sıkıldığımda dışarıya çıkamayacaksam yaşamanın ne anlamı vardı. Her dakika birileri ensende. Atakan elini kurtarmış telefonu açmıştı.
" Evet Durukan amca benimle. Sadece biraz sıkılmış. Hava almaya ihtiyacı varmış. Hatta bir kaç gün. Tedavisi için gerekli bence. Sürekli odasında sıkılmıştır." Atakan babamla çok saygılı konuşuyordu.
" Tamam Durukan amca. O iş bende. Bir şey olursa ben ararım. Endişelenmene gerek yok. Ben yanındayım." Atakan telefonu kapattığında başımı koltukta arkaya doğru yasladım. Bu şeyden kaçamayacak mıydım?
" Nereye gitmek istiyorsun?" dedi.
" Cehennemin dibine." dediğimde Atakan'ın gülme sesini duymuştum.
" Oraya gideceğimiz kesin.Başka bir yer söyle." çok komik değildi.
" Fark etmez sür arabayı işte. Madem peşimden ayrılmayacaksın düzgün şoförlük yap." ona ters ters konuşurken sesi kesilmişti. Bir şey söylemeyince bakışlarımı ona çevirip onu sessizce süzdüm. Yüzünde ciddi bir ifade vardı. Dalıp gitmişti. Gözlerimi sonra kapatıp koltuğumu geriye doğru yatırmıştım. Sadece uyumak istiyordum.
&Gümbür gümbür sesler geliyordu. Ayağımın altı titriyordu sanki. Gözlerimi açıp nerede olduğumu anlamaya çalışmıştım. Arabanın içimdeydim. Koltuğumu düzeltip arabanın önünde oturan Atakan'ı görüşmüştüm. Arabanın ön kısmına oturmuştu.Tam karşıda bir konser alanı vardı. Etrafıma bakındım. İnsanlar konsere doğru gidiyordu. Arabadan aşağı inip uykumun açılması için gerilmeye çalışmıştım. Sonra arabanın önüne doğru yavaş yavaş yürüdüm.
" Ne yapıyorsun?" Esnerken onun kafaya kola diktiğini görmüştüm. Bir poşet abur cuburu almış öylece yiyordu.
" Eğleniyorum." bana bakmadan şarkıyla birlikte ritim tutuyordu.
" Orada mı eğleniyorsun? Gidip içeride eğlensene?" burada eğlenmesi garip gelmişti.
" Seni yalnız bırakamam. Kısıtlı eğlence. Ama buradan manzara güzel bak. Gel sende." Atakan elini uzatıp beni yanına çağırırken etrafıma bakındım. Bir şey düşünmek istemiyordum. Sadece elimi uzatıp arabanın ön tarafına basmıştım. Beni çekerken elindeki kola şişesini bırakmış iki eliyle kollarımın altından tutup beni arabanın üstüne oturturken yerleşmeye çalışmıştım.
" Hafifmişsin." dedi keyifli bir ses tonuyla.
Bağdaş kurup onun poşetini karıştırmaya başladım." İçecek bir şeyler yok mu?" dalgın dalgın konuşurken Atakan elindeki kola şişesini uzatmıştı.
" Uyanacağını düşünmemiştim. Al iç." Elindeki şişeye uzun uzun baktım sonra ona bakmıştım. Biraz dalgın görünüyordu. Umursamadan elindeki kolayı alıp kafaya dikmiştim. İçimi yakıp geçen bir hisle karşımdaki kalabalığı izlemeye başladım. Ritimle birlikte bir sağa bir sola hafif hafif sallanırken Atakan cebinden telefonunu çıkarıp bir kızın resimlerine bakmaya başlamıştı. Kız çok güzeldi.