"Fatih, çakmağı uzatsana reis." dedi Berat telefonuna odaklanmış, dakikalardır ağzında tuttuğu sigarayı yakmayı yeni akıl etmişti.
Fatih bir şey demeden çakmağı uzattı, ardından çayından bir yudum aldı. İkisi de telefonlarına odaklanmış, hiç konuşmuyorlardı.
Sıkıntıyla geriye yaslandım, o sırada sokağın girişindeki Ata ile vücudum gerildi, onunla ayrıldıktan sonra ilk defa karşı karşıya gelecektik. Ona nasıl davranmam gerektiğini biliyordum, eskisi gibi. Ama o nasıl davranacak kestiremiyordum.
Yüzündeki yaralar iyileşmeye yakın duruyordu, havaların ısınmasıyla üzerine sadece beyaz bir tişört altına da yeşil kargo pantolon giymişti. Büyük adımlarla mekana geldi, içeri girmeden önce benimle göz göze geldi.
Normaldi.
"Naber?" dedi herkese toplu bir şekilde sorup, yanımdaki tek boş sandalyeyi çekip oturdu.
"İyi, sen?" bunun cevabını gerçekten merak ediyordum.
"Standart." dedi geriye yaslanıp.
"Ata, bugün bara gidelim mi lan?" dedi Fatih telefonu masaya bırakıp. Arada bir giderlerdi ama ben öyle ortamları sevmediğim için pek uğramazdım.
"Olur, gideriz." normalde ben gitmediğim için bar tekliflerini anında reddediyordu, şimdi ise direkt kabul etmesi beni mutlu etti.
"Oğlum şu gizli yapılacak eylem için bildiriler hazır mı?" diye sordu Ferdi, polisten gizli yapılacaktı. İzinsiz bir eylem olması mutlaka biber gazı yiyecektik.
"Hazır ama bence o yazıyı hazırlayan kişi bizim düşmanımız. Pankartlar ve bildiriler birleşirse muhtemelen haberlere çıkarız." dedi Fatih kafasını iki yana sallayıp.
"Bizim için önemli olan şey sadece ilk on dakika, daha sonrasında polis hemen gelecektir zaten. O on dakika içinde sesimizi duyurmamız gerekiyor." dedi Ata ciddiyetle öne eğildi, bu entrikalı işlerde herkes onu dinlerdi çünkü zeki biriydi.
"Bildiriler eylemden önce bir yere yayılırsa boku yeriz, bu sefer toparlayamayız." dedi Berat.
"Diğerleriyle konuşun bu konuyu, dikkat etsinler." dedi Ata.
Hükümet karşıtı bir eylem olacağı için çok ses getireceğinden emindik. Son zamanlarda eski yıllarda olduğu gibi eylemler olmuyordu çünkü devlet asla izin vermiyordu.
Sadece izin belgesi alınıp, belirli bir saatte birkaç sloganla meydanda toplanılır, polislerin gözetimi altında konuşma yapılır ve en sonunda millet dağılırdı. E böyle olunca da hükümet karşıtı sloganlar atamıyorduk.
Biz sokak ağzıyla eylem yapmaya alışıktık.
Çayımı yudumlarken ortalık yine sessizleşti.
"Vaay," diye sessizce mırıldandı Fatih. "Ömer'in sevgilisi mi varmış?"
Çay bardağının kenarı dudağımdayken aniden kafamı kaldırıp ilk Fatih'e daha sonra da onun baktığı yöne çevirdim gözlerimi.
Ömer karşı kaldırımdan geçiyordu, yanında bir kız vardı.
Kaşlarım çatıldı, aniden kalp atışım ve nefesim hızlandı. Bu neydi şimdi?
Siyah saçları beline kadar uzanan, esmer bir kız gülümseyerek onunla konuşuyordu. Bacaklarına yapışan siyah pantolonu, üzerine giydiği beyaz tişörtüyle oldukça güzel görünüyordu. Hem de çok güzel.
Ömer ise koyu mavi gömlek ve siyah pantolon giymiş mafya babalarından hallice bir görünüşteydi. Yine ilk üç düğmesi açıktı ve künyesi görünüyordu. Suratında samimi bir gülümseme vardı. Göz ucuyla bana baktı, hemen bakışlarını çevirdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/317914633-288-k585945.jpg)