Uyarı
Hamile biri geçen gün kötü etkileniyorum diye yazmış herhalde, bacım sen bu bölümü okuma. Al şu parayı bugün eve erken git....
Bölüm şarkısı: Olmadı- Deniz Zeren
***
İş yerinde haber yazısı yazarken robotlaşmış gibiydim, işe bile gelmek içimden gelmiyordu şu sıralar çünkü Melih'le bir süre denk gelmek istemiyordum. Neyse ki bugün gelmemişti.
O gelmediği için en azından başım ağrımıyordu, Ömer'e söyledikten sonra onu bir daha görmemiştim. Birkaç kere telefonda konuşmuştuk ama telefonda söyleyebileceğim bir şey değildi.
Çıkış saatinde hiç beklemeden şirketten dışarı çıkıp, arabama ilerlemiştim. Karnım açlıktan ağrıyordu ama yemek yiyesim bile yoktu resmen.
Oysa korkmam ya da sinirlenmem gereken bir durum yoktu artık. Ömer her zaman olduğu gibi sadece benimdi, benim yanımdaydı.
Ama içimde çok garip bir his vardı.
Bir sigara yakıp arabayı çalıştırdım, yağmur yavaş yavaş atıştırıyordu. Silecekleri çalıştırdım ve camı açtım. Yağmur yağarken garip serin havası ve kokusu beni hep rahatlatırdı.
Eve gidene kadar yağmur durmuştu, evin önündeki markete girip dün biten havlu kağıt ve diğer eksikleri aldım. Kasaya gitmeden önce iki tane bira ve rakı aldım. Ömer'le uzun süredir içmiyorduk karşılıklı.
Aldıklarımı kasaya götürdüm, kasadaki güzel genç kız samimiyetle güldü ve ardından aldıklarımı okuttu. İki poşete eşyaları koyup, içkiyi ayrı poşete koydum. Kartı uzatıp ücreti ödedikten sonra marketten çıktım.
Arabayı park yerinden çıkarmamak için yürüyerek siteye gidip asansöre bindim. Normalde bu zamanlarda Erzincanlı ile konuşmam gerekiyordu ama bugün meşgul olduğu için aramamıştı. Canım sıkılıyordu tek başıma olunca.
Asansör durunca kapının önüne gittim ve kilidi açıp içeri girdim. İçerisi sessizdi ve dün gece Ömer'i bir anlık enerjiyle kaldırıp benimle beraber evi temizlettiğim için miss gibi kokuyordu.
Elimdeki poşetlerle beraber içeri gittim, koltuğun üzerinde uyuyan Holmes'a kısa bir bakış atıp poşetleri dolabın önünde indirip teker teker yerleştirdim. İçkileri de koyduktan sonra dolabın kapağını kapattım.
Mutfağa kısa bir bakış atıp kolumu kaldırıp Ömer'in aldığı saatten vakite baktım, daha gelmesine vardı.
"Hadi bugün de benden olsun bari." dedim kafamı iki yana sallayıp. Gidip elimi yüzümü yıkadım ve üzerimi değişip yeniden mutfağa döndüm.
Telefondan yapabileceğim yemeklerin tarif videosunu açıp tezgaha koydum, gözümü ayırmadan dikkatle videoyu izlerken dolaptan kadının söylediği malzemeleri çıkardım. Birkaç kendi alternatifimize kalan malzeme eksikti ama tadını bozmazdı herhalde. Yapacak bir şey yoktu.
Kadın anlattıkça dediklerini yaptım, bazen geç kalınca videoyu başa aldım. En sonunda büyük kısmı geçtiğinde kafamı eğip dikkatle yemeği yapmaya başladım.
Yemeğin bitimine yakın kapı açıldı.
"Holmes? Yemek mi yaptın?" diye sordu Ömer, gözlerimi devirdim. Holmes'ın bile yemek yaptığına inanıp beni es geçiyordu. Dalga geçiyordu şerefsiz.
Kapı kapandıktan saniyeler sonra mutfağın kapısının önünde duran üniformalı adama çevirdim bakışlarımı, diğer yandan tenceredeki yemekleri karıştırıyordum.
