32- EV

85K 6.7K 5.6K
                                    

Önümde koşan askerlere sırıtarak bakıp, askeri aracın önüne yaslandım. Öğleden sonra Volkan Komutan'ın özel günü (!) geldiği için askerleri rahat bırakmayarak koşu yaptırıyordu.

Tabi ben de onlarla beraber on dakikadır koşsamda sonrasında ehliyet bilen biri, yani ben Ömer'in emriyle aracı kullanmak için eğitimden kaçmıştım. Bilerek yaptığını düşünmüyordum çünkü eğer beni kurtarmak isteseydi sabah gözümüze kumlar girerken yaptığımız can sıkıcı eğitimden kurtarırdı.

Ama bu önemli değildi, sonuçta kurtulmuştum.

"Sarı Komutan, sen geleceksin en sonunda koğuşa." dedi Erzincanlı biraz ilerimde nefes nefese beni tehdit edip.

"Kimseden korkum yok başkanım." diye bağırdım.

O sırada Ömer binadan yanında bir askerle beraber çıktığında duruşumu düzelttim. İlk başta koşu yapan askerlere baktı, büyük adımlar atmayı ihmal etmiyordu. O kadar kudretli görünüyordu ki başka bir asker olsa karşısında dili tutulur konuşamazdı. Zaten bana laf atan Erzincanlı ve Adanalı anında susmuşlardı.

Ömer'in yeşilleri bana döndü, baştan aşağı süzdü. Yanıma geldiğinde ise direkt araca bindi, yanındaki asker esas duruşta beklerken ben de sürücü koltuğuna geçtim.

Gergindim, ilişki aşamasında olduğumuz için ve bir erkeğe hissettiğimden dolayı.

Kapıyı kapatıp anında aracı çalıştırdım, seri bir hamleyle geriye dönüp çıkış kapısına yöneldim. Nizamiyenin önünden geçene kadar konuşmadık.

"Nasılsın?" diye sordu dışarı çıktığımız an, arabanın yoğun olmadığı yola çevirdim direksiyonu.

"İyiyim, sen?" diye sordum göz ucuyla ona bakıp. Kasılmadan, rahat bir şekilde duruyordu yanımda. Bu iyi bir şeydi sanırım.

"İyiyim, daha iyi."

Cebinden bir paket sigara çıkardı, bir dalı dudaklarının arasına koydu. Daha sonra birkaç saniyelik düşünmenin ardından cebinden çakmağı çıkardı.

"Şimdi sigara içerken yakalanma sen, tek dalı dönelim." dedi, ağzında sigara olduğu için sesi boğuk çıkıyordu. Her kelimesinde sallanan beyaz dalı elini siper ederek çakmakla tutuşturdu ve derin bir nefes çekti içine.

Komutan sevgilinin olmasının güzel yanları, birinci olarak yanında sigarayı rahatça içebilmek herhalde.

"Tamam," dedim ışıklarda dururken. "Nereye gidiyoruz?"

"Evime gidiyoruz, almam gereken dosyalar var." dedi derin bir nefes alıp, yanakları içine çökerken, ışık yanınca ilerledim. O da sigarayı bana uzattı. "Hem sen de görmüş olursun."

"Sonunda ev yüzü görebileceğim." dedim dudağımın yanına koyduğum sigaradan derince bir duman çekip.

"Ha bu arada, eğer numaralar ezberindeyse arkadaşlarını benim telefonumdan arayabilirsin." dedi, telefon kullanmayı yasakladığı için uzun süredir kimseyle konuşmuyordum. Askeriye telefonlarından da konuşmak istemiyordum.

"Numaraları aklımda değil ki, teslim ettiğim telefonda var. Onu açıp bakmam lazım." diye mırıldandım. Kafasını salladı.

"Tamam, bir ara odama gelirsin telefonunu birkaç dakikalığına açıp numaraları telefonuma kaydederiz."

Sigarayı ona uzattım, eli tenime değip sigarayı alırken içim titredi. Elini tutmak ne güzel hissettirirdi ama tabi bunu ben teklif etmeyecektim. Karşımda bir erkek vardı, kızlara uyguladığım muammeleyi ona yapmamam lazımdı sanırım.

BELA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin