91- KAHVALTI

45.8K 4.5K 2.5K
                                    

Maraba

Bölüm şarkısı: Ama Evlisin- Yıldız Tilbe

şaka şaka

***

Askerlik zamanında hiç böyle güzel mekanların bu şehirde olduğunu bilmezdim, belki de paramız olmadığı için sadece bir yere tıkılıp kalıyorduk. Şimdi itiraz etmeme izin bile vermeden büyük bir emirle bizi kahvaltıya göndermişti ve arkadaşını kesinlikle hesabı ödemesinler diye uyarmıştı.

Tabi bundan bizimkilerin haberi yoktu.

"Şimdi sen Ankara'da pavyonda mı çalışıyorsun yani?" dedi Diyarbakırlı kahvaltısını bitirmiş, keyif çayını içerken.

Ortalama bir saattir oturuyorduk ve daha da duracağa benziyorduk çünkü öyle doğal bir mekandı ki, özellikle masaların dışarıda olması daha çok hoşuma gitmişti.

"Heee." dedi Ankaralı küçük küçük kahvaltısını yapmaya devam ederken. "Yani orada korumalık yapıyorum, konsomatris değilim amına koyayım."

"Birkaç kere gitmiştim Ankara'nın pavyonlarına, değişik mekanlar." dedi Akif geriye yaslanmış kollarını birbirine bağlamıştı, arada bir muhabbet ederken.

Erzincalı yanımda otururken, Sivaslı ve Diyarbakırlı karşımdaydı. Akif ve Ankaralı ise masanın iki ucunda oturuyordu. Akif bana yakın olan taraftaydı, diğer yanında da Diyarbakırlı duruyordu.

"Ankara'da nerede kaldın?" diye sordu Ankaralı, konu memleketi olunca her şey dikkatini çekiyordu.

"Etimesgut."

"Ooo ben de oradaydım." dedi Ankaralı gülerek.

İkisi muhabbetine devam ederken ben de Erzincalıya döndüm, telefonuyla oynuyordu. Kendisine döndüğümü fark edince bakışlarını bana çevirdi.

"Eee sen ne boklar çeviriyorsun?" dedim sanki geldiğinden beri hiç muhabbet etmemişiz gibi.

"Bir şey yaptığım yok," dedi sandalyede dikleşip. "İşe gidip geliyorum, arada çocukluk arkadaşlarımla takılıyorum."

"Tabi, onlar sana yeter zaten değil mi? Biz kimiz ki?" dediğimde anında yüzü asıldı.

"Sarı komutan deme öyle ya, pişmanım zaten it gibi."

"E ol yani." dedim ama daha fazla üzülmesin diye güldüm.

"Peki sende durumlar nasıldı? Niye bu kadar kötü oldun? En önemlisi nasıl Ömer komutanın yanında kalmaya başladın ulan sen?" ard arda sorduğu sorular gergince yerinden kıpırdamama sebep oldu.

Ona anlatacağım bir dolu şey vardı ama yüz yüze anlatamazdım, insanların bana nasıl baktığını öylesine takıyordum ki iğrense bile ben bakmak istemiyordum.

"Sonra anlatırım bunları ama kısaca anlatmam gerekirse solculuktan aforoz edildim. Arkadaşımlarım, hani ailem gibi olan arkadaşımdan bahsediyordum Fatih. Ondan dayak yedim."öyle normal anlattım ki, sanki dünyanın en olağan hikayesiymiş gibi.

"Yuh." Erzincalı irice açtı gözlerini. "Fatih mi?" askeriyede ondan çok bahsediyordum.

"Evet, Fatih." dedim gülümsemeye çalışıp.

"İnanmıyorum," dedi ağzı açık bir vaziyette. "Ulan hiç beklemezdim, nasıl kardeşim dediği insanı suçlayıp ona elini kaldırır, haysiyetsiz herif."

Hain ihtimalini bile sormadan iftira olduğuna kanaat getirmişti, bu ayrıntı hem mutlu edip hem de kalbime ufak bir acı daha saplatmıştı. Bir yıldır tanıdığım adam bile buna ihtimal vermiyordu ama yıllardır yanımda olan kişiler sormamıştı bile.

BELA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin