Bulmuş

624 76 54
                                    

Yaklaşık bir ay olmuştu.

Mersin'de yaklaşık bir aydır yaşıyorduk.

Fatih, babamdan gizli babamın ona verdiği işinin yanında yeraltına bulaşmıştı.

Bense dikkat çekmemek için evde oturmaya devam ediyordum.

Tabii Fatih ile göreve çıktığım vakitleri saymazsak...

Evin kapısı açıldığında babamın işten erken döndüğünü sanarak "Hoş geldin baba!" diye bağırdım.

"Baban olsaydım keşke!" diyerek oturma odasına giren Fatih'e baktım ve "Seni babacık olarak göremiyorum. Yumuşak sevişirsin sen." dedim.

"Esila durum ciddi." dediğinde kaşlarımı çattım.

"Hayırdır?"

"Adin..."

"Ne olmuş Adin'e?"

"Mersin'de. İzimizi bulmuş."

"Ne?" diye bağırdım, şaşkınlık ile.

Oturduğum yerde dikelirken "Sen nereden öğrendin bunu?" diye sordum.

"Çünkü yeni hedefim Adin Emir Saral."

"Ne güzel..."

"Adin, Mersin'e gelince eski patronumuz şimdiki patronumu aramış. Daha önce Adin Emir Saral'ın hedef alındığı bir görevde bulunduğumu söylemiş."

"Şimdiki patronun da bu yüzden bu görevi en iyi senin halledeceğini mi düşünmüş?"

"Aynen öyle."

"Adin, Mersin'e kadar izimizi takip ettiğini başardıysa eski dava tekrar açıldı demektir."

"Ya o bizden intikam alacak ya da biz görevimizi bitireceğiz ve onu öldüreceğiz."

Sessizce yutkundum.

"Bunu babam bilmemeli. Yoksa bu sefer bu ülkede bile kalmayız. Yeni kimlikler ile yeni bir ülkede açarız gözümüzü."

Fatih hoş olmayan bir küfür mırıldandıktan sonra yanıma oturdu.

"O adama yaklaşıp öldürmek imkansız. En kötü koruması bile bizi çok uğraştırıyor."

Haklıydı.

Geçen sefer kalabalık bir ortamda içeceğine zehir bile dökememiştim.

Ona yaklaşamayız

"Keskin nişancı silahı?" dedim, sorarcasına

"Aynısını düşündüm ama buna karşı tedbirli. Çevresinde bir kuş uçsa adamları ona haber ediyor."

"Öyleyse ne yapacağız?" diye sordum.

Eğer o adamı öldürmeyi başaramazsak o bizi öldürmeden kaçmak zorundaydık.

Burada sosyal hayatımız oturmuştu.

Tekrardan kaçmak istemiyordum.

"Bunu söylemek istemiyorum ama o adamı öldürmemizin tek yolu sensin."

Kaşlarımı çattım.

"Nasıl yani?"

"O adamı öldürebilmek için başbaşa olunması ve kaçabilmek için çevrede adamının olmaması lazım."

"Adamın nasıl gezdiğini sen gördün. Nasıl başbaşa kalalım?"

"Adamın senden hoşlanmasını sağlayacağız."

"Ne?" diye bağırdım.

"Az düşün Esila. Adamla başbaşa başka nasıl kalabiliriz? Bir de çevrede adamı olmamalı."

"Seni escort diye adama pazarlayalım. Daha rahat olur."

"Esila daha iyi bir fikrin varsa söyle."

"Escort olman daha iyi bir fikir."

"Esila hadi ama. Az düşün."

"Adam bizi bulmasın diye bir aydır neler çekiyoruz ve sen şimdi o adama yaklaşmamı mı söylüyorsun?"

"O adamla baş başa kim kalabilir? Aynı zamanda Adin Emir Saral, baş başa kaldığı kişiye öyle bir güvenmeli ki adamlarını o varken göndermeli."

"Güvenmeden de adamlarını gönderebilir."

"O nasıl olacakmış?" diye sordu.

"Mesela biriyle yatacak olsa da adamlarını uzak tutar."

"Ne diyeyim Esila git adamla seviş, sonra öldür mü diyeyim?"

"Of ben de bilmiyorum Fatih ama ben bunu daha önce denedim. Adam numaramın yazılı olduğu kağıdı hiç düşünmeden yaktı. Bana bakmıyor."

"Onu takip etmesi için iki kişiye görev verdim. Onu an an gözlemleyip seninle karşılaşmasını sağlayacağız."

"Bu adam salak değil. Benimle tekrardan karşılaşınca şüphe duymayacak mı?"

"O şüpheyi kaldırmak da senin işin. Adamın güvenini kazanmak zorundasın."

Oflayarak arkama yaslandım.

"Babam, nişanlını böyle başka adamlara gönderdiğini duyarsa seni deşer."

Fatih gülümseyerek bana baktı ve "Ama duymayacak." dedi.

"Bu süreçte babamdan uzak durmalıyız. Babamla beni bir şekilde bağdaştıracak olursa hiç düşünmeden beni öldürmeye çalışır."

"Onu da düşündüm. Hiç merak etme."

"İyi bakalım. Yapalım işi."

Fotoğraftaki YansımaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin