Sevmedim

531 65 50
                                    

"Ve sen de kızıma durduk yere yardım etmeyi mi seçtin?"

"Durduk yere değil. Ben patronuma durumu bildirdim. O da izlemeye devam edip Esila ve arkadaşlarının hayatı tehlikeye girerse müdahale etmemi söyledi."

"Girdi de." diyerek devam ettim.

"Araba bozulduğu için zaten tehlikedeydik. Her an kaza yapabilirdik. Bora'nın adamları da bizi takip ediyordu. Muhtemelen kaza yapmazsak ana yoldan ayrılmamızı sağlayacaklardı. Böylece işimizi halledebileceklerdi."

"Ben de müdahale edip takip eden itleri yakaladım ve kızınızı arkadaşları ile size getirdim."

Babam, merakla "Niye patronun dün öldürmek istediği kızımın hayatı kurtulsun diye emir verdi?" diye sordu.

"Bunun cevabını sizin patron da biliyor." dedi, Adin.

"Bu ne demek oluyor?" diye sordu, Fatih.

Adin, Fatih'i duymazdan gelince Fatih, "Cevap versene." diye üsteledi.

"Patronum, ortak düşmanımız çıktığı ve son olanlar ile başlayan savaşımızda çok insan öleceği için patronunuza dostluk önerdi."

Herkes şok içinde birbirine bakarken Adin'e baktım.

O da bana bakıyordu.

İstemsizce gülümsedim.

Belki bu dostluk ona işlerinde hiçbir gelir sağlamayacaktı ama o benimle olabilmek için kendini riske atarak dostluk öneriyordu.

Fatih, kaşlarını çatarak "Ne cevap aldınız?" diye sordu.

"Daha cevap gelmedi ama eğer bu fikri düşünmek istiyor ise bu akşam sizi yemeğe çıkaracağız. İki tarafın da saygın isimleri bir araya gelecek."

"Sizin istediğiniz yere tüm saygın adamlarımızı toplayıp topluca intihar mı edelim diyorsun?"

Fatih'in sorusu ile Adin, "Biz seçeceğiz, demedim." dedi.

"Nasıl olacak öyleyse?"

"Patronunuz iki saat öncesinde bize yemek yiyeceğimiz mekanı bildirecek. Biz de sizin istediğiniz yere geleceğiz. Tabii patronunuz yemek teklifini kabul ederse."

"Fethi Korkusuz kendi adamlarından dahi korkarak kendini evine kapatmıştı. Evinden çıkıp gelebilecek mi?" diye sordu, Fatih.

Adin kaşlarını çatıp ona döndü.

"Seni hiç sevmedim. Bilgin olsun."

"Ben sana bayılıyordum, tüh."

"Arkamdan ağlama sakın, toparlanamadan ölebilirsin."

"Boş tehditlerini geç ve soruma yanıt ver."

"Bana emir verme, ölümün benim elimden ve acılı olur."

"Denemek ister misin?" diye ayağa kalkan Fatih ile Adin de ayağa kalktı.

"Deneme yapmaya gerek yok."

İkisi karşı karşıya durunca Adin, avantajlı olduğu boy farkını kullanarak Fatih'in üzerine baskı kurmaya çalışıyordu.

Fatih kısa bir adam değildi, bir seksen boyundaydı ama Adin...

Fatih'ten rahat altı, yedi santim uzundu.

Aradaki gerginliği dağıtmayı umarak "Bu soruyu arabada ben de merak ettim. Fethi Korkusuz, şehir dışında olduğu için yemeğe katılamayacak." dedim.

İkisi de geri adım atmadan birbirlerine sert bakışlarını atmaya devam ediyorlardı.

Sanki beni duymadılar.

Ayağa kalktım ve Fatih'i Adin'den birkaç adım uzaklaştırıp "Fatih yerine geç." dedim.

"Ben senin nişanlınım. Sence beni mi yoksa seni az daha öldürecek olan şu adama mı laf etmelisin?"

Fatih'in dediğine cevap verecektim ki Adin benden önce davrandı.

"Sahte nişanlı olayını abartmış gibi duruyorsun."

"Sen..."

"Esila'nın duyguları ortada değil mi?"

Adin bizi ifşalayacak diye korkarak ona baktığımda ne dediğinin farkında olduğunu gördüm.

Adin, Fatih'in üzerine yürüdü ve "Benimle oynamak istediniz. Güya Esila'ya aşık olup o ne derse "he" diyecektim. Siz de beni öldürecektiniz." dedi.

Sonlara doğru gülmeye başlamıştı.

"Sanki karma yaşıyorsunuz."

"Adin kimin evinde olduğunu unutma." diyen babam ile Adin ona döndü.

"Eğer barış istiyorsanız ona göre hareket et." diye uyarısını bitirdi, babam.

Adin, "Sen iste yeter ihtiyar. Elimi yüzümü yıkayıp sakinleşeceğim." dedi ve odadan çıktı.

"Bir şeyler çevirir şimdi bu." diyerek sanki Adin'i kontrol etmeye çıkıyormuşçasına Adin'in peşinden gittim.

Fotoğraftaki YansımaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin