Şüphe

572 70 82
                                    

Alara ile dans etmekten ayaklarım ağrımaya başlamıştı ki Alara bana doğru yaklaştı ve "Enişte duymasın ama bir adam bir süredir seni izliyor." dedi.

"Hani nerede?" diye sorduğumda Alara bakışları ile arkamı işaret etti.

Arkamı döndüğüm an Adin Emir ile göz göze geldim.

Bana şüpheci bakışlarını yolluyordu.

"Aa Adin." dedim, sanki şaşırmışım gibi.

"Tanışıyor musunuz?"

Önüme dönerken "Sadece daha öncesinde kısa bir sohbetimiz olmuştu." dedim.

"Öyleyse yanındaki sarışını tanıyorsundur. Bir beyefendiye benziyor."

Alara'nın lafıyla kahkaha attım.

"Sorduğun kişi Miraç. Kendisinin kadınlar ile arası gayet iyidir."

"Bu olmadı." diyerek moralini bozan Alara'ya "Sana erkek mi yok? Başkasını bulsana." dedim.

"Adam tam benim tipimdi."

Alara'nın dediğine gülerken Alara arkama baktı ve "Adin midir nedir sana hiç hoş bakmıyor." dedi.

"Bir derdi varsa gelip söyler. Sen onu boşver."

"Geliyor zaten." dediğinde sessizce yutkundum.

Sakin ol, Esila.

Sorun olmayacak.

Sıcak bir el, çıplak kolumu kavrayınca nefesim tutuldu.

Gelmişti.

Sakince Adin'e döndüm ve yüzüne baktım.

Benden şüpheleniyordu.

Yüzünden belliydi.

"Eyşan."

"Merhaba Adin." dedim, çekinerek.

"Ne büyük tesadüf değil mi?"

"Öyle."

"Yine tatilde misin yoksa?"

"Değilim. Sanırım bu sefer tatilde olan sensin."

Alaylı bir gülüşle bana yaklaştı ve Aşara duymasın diye fısıldayarak "Arkadaşlarına zarar gelsin istemiyorsan benimle gel." dedi.

"Ne?"

"Şaka yapmıyorum."

Yapmıyordu.

Gözleri anlatıyordu, ciddiyetini.

Korkuyormuş gibi ona baktığımda "Hızlı ol." dedi.

Alara'ya döndüm ve "Bizim biraz eskileri yad etmeye ihtiyacımız var. Birazdan dönerim." dedim.

"Keyfine bak."

Alara'nın cümlesi biter bitmez Adin tuttuğu kolumdan beni sürüklemeye başladı.

"Adin ne yapıyorsun? Canım yanıyor."

Onun bir sıkması canımı yakacak olsa bu işlere bulaşmazdım.

"Kes sesini."

Ben senin sesini kesmesini bilirdim. Yine şanslı günündesin.

Peşimizden adamları da geliyordu.

Rolümü sürdürmekten başka çare bırakmıyordu bana.

Birlikte arka odalardan birine girdiğimizde kolumu bıraktı ve kapıyı kilitledi.

Rolümü sürdürerek ondan uzaklaştım.

"Adin ne yapıyorsun? Beni korkutuyorsun."

Gözlerimi doldurmayı da başarmıştım.

Belinden tabancasını çıkardı ve "Kime çalışıyorsun?" diye sordu.

"Adin anlamıyorum. Neyden bahsediyorsun?"

Sinirle bana yaklaştı ve tabancasını çeneme alttan dayadı.

Gözlerimi yumarken titrek bir nefes aldım.

"Niye bunu bana yapıyorsun?"

"İstanbul'da bana yaklaşmaya çalıştığında öylesine bir kızsındır diyerek seni bırakmıştım ama burada da karşılaşmamız tesadüf mü?"

Gözümden yaş akarken "Ben burada yaşıyorum." dedim.

Silahı, çenemden çekmeden çantamı aldı ve tek eliyle ağzını açıp içindeki tüm eşyaları yere boşalttı.

Parfüm şişesi, cüzdan, telefon ve birkaç bileklik.

Çantada gizli bir göz var mı diye incelerken "Adin lütfen bırak beni." dedim.

"Uslu durmazsan kafana sıkarım."

Bir şey demeden onu izlemeye başladım.

İşini biliyordu.

Çantamda bir şey bulamayınca yere attı ve "Ellerini havaya kaldır." dedi.

Dediğini yaptığımda tabancasını beline yerleştirdi ve tüm bedenimi eliyle aradı.

Bir şey bulamadığında sanki kaçırdığı bir şey varmış gibi eliyle çenemi tuttu ve "Tekrar soruyorum. Kimin için çalışıyorsun?" diye sordu.

"Bunu sormadığının farkındayım ama ben işsizim. Atama bekliyorum ve seni temin ederim silahlı işlerle alakam yok."

"Kimliğini göster bana."

Hızlıca yerden cüzdanımı aldım ve içinden kimliğimi alıp ona uzattım.

Tahmin ettiği gibi biriysem gerçek ismimi kullanmadım diye düşünüyordur.

Kimliğimi inceledikten sonra buradan da bir şey bulamadığı için sinirlendi.

Bir adım yaklaştı ve dikkatle saçlarıma baktım.

Saçlarıma yerleştirdiğim bir böcek olabileceğini düşünüyordu.

Saçı genelde herkes aramazdı.

Adam zekiydi.

Saçımda da bir şey göremeyince duraksadı ve bana baktı.

Şüphelerine güvenen biri olmalıydı.

Yanılmadığını kanıtlamak için her şeyi yapabilirdi.

"Soyun."

Fotoğraftaki YansımaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin