Yemekleri unutmuştuk adeta.
Sanki buraya yemek yemeye değil, sohbet etmeye gelmiştik.
İlk kez bir hedefim ile bu kadar yakındım.
İlk kez bir hedefim ile eğleniyordum.
Gülerek "Ama bu çok saçma. Nasıl böyle bir hata yapmayı başardın?" diye sordum.
"O zamanlar yeni işe başlamıştım. Ben nereden bileyim özel tasarımlar dikime gönderilmez."
"Sonuçta dikilecek ama." dedim.
"İşte bizim patron biraz sorunlu. Özel tasarımlar çalınmasın diye dikimi anlaşmalı olduğumuz şirkete vermezdi."
"Ee güvenmiyor muydunuz?"
"Güveniyorduk."
Gülerek içkimi elime aldım.
"Patronun seni kovmadı diye şanslı olmalısın."
"Keşke kovsaydı." dediğinde şaşkınlık ile ona baktım.
"Niye böyle dedin ki? Sonuçta işin önemli. Yanlış mıyım?"
"Bana yaşattıklarını sadece ben bilirim ama şu an çok güzel vakit geçiriyoruz. Bu konuya girip can sıkmayalım."
"Sen nasıl istersen."
Adin bana gülümserken gözleri arkamdaki bir noktayı buldu ve bulduğu her neyse gözleriyle onu takip etmeye başladı.
Arkamı dönecektim ki "Sakın." dedi.
"Ne oldu?"
"Kenan Ağca... Baş düşmanım burada."
Baba...
Bu bir tesadüf olamazdı.
Fatih mi bir şey söylemişti?
Babam kendi mi öğrenmişti?
Beni biliyor muydu, yoksa sadece Adin için mi buradaydı?
Göz ucuyla babama baktığımda yanında Bora'yı gördüm.
Babamın hiçbir şeyden haberi yoktu.
Bora beni korkutmak için yerimizi bulup babamı buraya getirtmiş olmalıydı.
"Ne yapacağız?" diye sordum.
"Seni buradan çıkartacağım. Adamlarım seni otele götürür."
"Adin beni yalnız bırakma."
"Güzelim bu adamı bırakamam."
"Beni mi bırakacaksın?"
"Adamlarım da halleder herhalde."
Fatih'e bir şekilde haber vermem lazımdı.
Bora muhtemelen babamın zarar gelmesine izin vermezdi. Çünkü o zaman benimle onca uğraşı çöp olurdu.
Babamın güvenliğini sağlamak zorundaydı.
Yine de tedbiri elden bırakmamak lazımdı.
Adin masaya yemekler için gereğinden fazla para bıraktıktan sonra "Oraya dönmeden ayağa kalk. Seni bu adamın da görmesins izin veremem." dedi.
Onu onaylayarak ayağa kalktığımda yanıma geldi ve kolunu belime yerleştirdim.
"Seri ama sakin yürü."
"Tamam."
Birlikte restauranttan çıktığımızda araba hazırdı.
Adin kapımı açtığımda arabaya bindim ve restauranta baktım.
Babama nasıl ulaştı, bilmiyorum ama babama bir şey olursa Bora Yükselen'i tek elimle gebertirdim.
Adin arabaya binmeden dışarıdaki adamlarıyla konuşurken telefonumu açtım ve aceleyle Fatih'e konum attım.
"Acil toplayabileceğin tüm adamlar ile buraya gel."
"Adin ile yemeğe çıkmıştık."
"Şerefsiz Bora, babamı bir şekilde buraya getirmiş."
"Adin, babamı fark etti. Adamları babama zarar verebilir."
Fatih mesajlarımı okuyunca hızla cevap verdi.
"İzin aldım diye bilmiyodum. Bora Yükselen, bizimle iş yapmaya çalışan biriymiş. Babanı öyle çıkarmıştır."
"Laf yetiştirme, yola çık. Babam tehlikede Fatih."
"Yola çıktım bile. Sen tehlikede misin?"
"Hayır. Adin bana güveniyor. Şimdi onunla otele döneceğiz."
"Tamam. Sen rolüne devam et. Ben sana haber ederim."
"Acele et n'olur."
"Edeceğim."
Adin'in arabaya yaklaştığını görünce telefonu kapattım.
Adin arabaya binince "Otele." dedi.
Şoför koltuğundaki adamı arabayı çalıştırırken Adin bana döndü.
Bana dönmesi ile endişelenmişti.
"İyi misin?"
"Sanırım, neden?"
"Gözlerin dolmuş."
"Biraz korktum sadece."
"Gel buraya." diyerek kolunu açtığında ona sarıldım ve yüzümü göğsüne gömdüm.
Babama bir şey olacak korkusuyla ağlarken babama zarar vermek isteyen kişiye sığınıyordum.
Lütfen babama bir şey olmasın.
Adin saçlarımı okşarken "Korkma, sana hiçbir şey olmayacak. Seni koruyacağım." dedi.
Korkum zarar görmek değildi ki...
Adin'e baktım.
Beni korumak için baş düşmanını geride bırakmıştı.
Baş düşmanının kızı olduğumu öğrendiğinde bana, bize ne yapacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fotoğraftaki Yansıma
ChickLitÖlen annesinin, babasından son arzusu, kızlarının güvende olmasıdır. Bu istek üzerine babası, çalıştığı yer altındaki adamları polise ihbar ederek kızıyla kendisini polis tanık koruma programına aldırır ama bilmediği bir şey vardır. Kızı tehlikenin...