Yemek

520 73 49
                                    

Adin ile evinde baş başa otururken "Hiç birlikte düzgün yemek yiyemedik. Fark ettin mi?" diye sordum. 

"Haklısın. Her seferinde yemeğimiz yarım kaldı."

Gülümseyerek Adin'e yanaştım ve "Birlikte yemek hazırlayalım mı?" diye sordum. 

"İstemen yeter güzelim."

Gülerek ayağa kalktım ve "Hadi." dedim.

Adin ayağa kalktığında elinden tuttum ve mutfağa doğru çekiştirmeye başladım.

Mutfağa girerken kapı çalınca Adin, "Duymamış gibi devam et." dedi.

"Ya önemliyse?"

"Önemliyse adamlarım haber verir, biz işimize dönelim."

Teklifi gayet cezbediciydi. 

"Peki."

Mutfağa girdiğimizde dolabını açtım ve "Ne yapsak?" diye sordum.

"Benim yemekten yana tercihimi biliyorsun." dediğinde gülümseyerek ona döndüm.

"Yarın babanın cenazesi var. Biraz oturup yas tut."

Belimden tutup tezgaha oturtturduğunda "Sen de nişanlım olarak beni teselli etmelisin." dedi.

"Gerçekten nişanlı olsaydık olabilirdi."

Gülüp çenemden öptüğünde "Hızlı pes ettiniz Adin Bey." dedim.

"Ameliyat olalı birkaç hafta oldu. Biraz zaman geçsin, pes etmem."

Gülümseyerek dudağından öpecektim ki bahçeye açılan mutfak kapısı tıktıklandı.

İrkilerek kapıya baktığımda Miraç'ın bize sırıtarak el salladığını gördüm.

"Bahçe girişine ek bir kapı daha yaptırmam lazım." diye söylenen Adin bahçe kapısını açtığında Miraç'ın ardından diğerleri de içeri girdi.

"Ay ben gitmeden arayıp müsaitler mi diye soralım, demiştim. Kimse dinlemedi beni." diyen Bahar ile tezgahtan indim ve "Yemek hazırlayacaktık." dedim.

"Adin başka şeyler yemeği planlıyor gibi duruyor." diyen Miraç'a Fatih, "Kız ameliyat olalı birkaç hafta oldu." dedi.

Alara, "Susun da oturun masaya. Biz size yiyecek bir şeyler getirdik." dedi.

Sırıtarak "Teşekkürler." dedim ve herkesten önce masaya oturdum.

Alara kendi elindeki poşetleri masaya koyarken "Miraç taşıman gereken poşetler nerede?" diye sordu.

"Ben onları arabada unuttum."

"Öyleyse şimdi ne yapıyorsun?"

"Alıp geliyorum."

Poşetlere baktım ve "Burada hepimize yetecek kadar yiyecek var, boşver onları." dedim.

"Tatlı da yapmıştım. Onları dolaba koymak lazım." diyen Bahar ile Miraç, "Ben hızlıca alıp gelirim. Siz yemeye başlayın." dedi.

"Eh çok ısrar ettin." diyen Fatih boş bir sandalyeye oturunca Alara gülerek poşetlerden kapları çıkarmaya başladı.

Adin merakla "Bu kadar fazla yemek seçeneği neden? Özel bir şey mi var?" diye sordu.

"Yemek yapmayı severim. Eh kalabalık olunca da biraz fazla yaptım." diyen Bahar ile Adin, "Kalabalık mıyız?" diye sordu.

Bahar, "Biz altı kişiyiz. Gelirken Kenan Amca'ya da götürüp verdik." dedi.

"Baya kalabalıkmışız."

"Tabii."

Gülerek fırından yeni çıktığı belli olan kekten alıp ısırdım.

"Bahar kesinlikle kendine fırın açmalısın. Bunlar enfes." diyen Fatih ile Bahar utanarak "Teşekkür ederim." dedi.

Alara yaptığımda yorgunlukla gülümsediğini fark ettim.

"İyi misin?"

"İzin alamadım. Çoktan İstanbul'a geldiğimiz için de işe bilgisayardan bağlanıyorum ve saatlerce bilgisayar başında çalışıyorum."

"Hem yorulmuşsundur hem de stresin artmıştır." dediğimde Alara başıyla beni onayladı.

"Özel bir şirkette misin?" diye sordu, Adin.

Alara şirketinin adını verdiğinde "İstanbul'da da şubesi var. Geri Mersin'e dönmeyi planlamıyoraanız orada sana bir iş ayarlayabilirim." dedi.

"Buraya geçici geldik." diyen Alara ile Bahar'a baktım.

İstekli görünüyordu.

"Fatih de ben de artık buradayız."

"Fatihler burada." diyen Bahar ile Alara, "Buradaki şube bizimkinden daha iyi. Birisi aracılı ile işe girmem doğru olmaz." dedi.

"İşe girmenin hakkını verirsen doğru olur." diyen Adin ile Alara, "Bunu Bahar ile özel konuşmalıyız." dedi.

"İstediğinizde ayarlarım."

Yemeye devam ederken dışarıdan ateş sesi gelince endişeyle ayağa fırladık.

"Miraç!"

Fotoğraftaki YansımaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin