Açıklama

690 72 111
                                    

"Esila."

"Uyansana."

"Öğlen oldu."

"Acıktım ben, uyansana."

"Kahvaltı yaparız."

"Hadi kalk."

"Daha ne kadar uyuyacaksın?"

Beni dürterek konuşan Fatih ile sinirlenerek yataktan kalktım ve "Sana başka bir şey yedireceğim şimdi. Ne var sabahtan beri başımda çene çalıyorsun?" diye sordum.

"Acıktım ben."

"Oradan yemeğe mi benziyorum?"

"Baban çalışma odasında. Onun önünden geçip mutfağa gidemedim."

Ofladım ve cevap vermeyerek banyoya girdim.

Fatih de arkamdan banyoma girince sabır dilendim.

Elimi yüzümü yıkarken Fatih kuyruğum gibi arkamda duruyordu.

Dişlerimi fırçalarken en sonunda dayanamadım ve lavabonun üzerinden aldığım yüz yıkama jelimi Fatih'in kafasına geçirdim.

"Sapık gibi ne duruyorsun arkamda?"

"Sadece seni bekliyorum. Ne vuruyorsun?"

"Darlandım. Uyandığım andan beri dibimdesin."

"Evlendiğimizde de güne benimle başlayacaksın nişanlım. Unuttun mu?"

Yaptığı şakayla yüzümü buruşturdum ve fırçamı yıkayıp yerine koydum.

"Seni iç güveysi diye alırım, görürsün. Her sabah babamla uyanırsın."

"Sustum." diyerek güldüğünde ciddiyetim bozuldu ve ben de güldüm.

"Kahvaltı mı istiyorsun şimdi?"

Kafasıyla beni onaylayınca "Arkamdan gel." dedim ve odamdan çıktık.

Birlikte mutfağa girdiğimizde dolaptan yumurta çıkardım ve "Yumurtanı nasıl seversin?" diye sordum.

"Rafadan."

İğrenerek ona baktım ve "Cıvık cıvık nasıl yiyorsun?" diye sordum.

"Zevk meselesi? Var mı diyeceğin?"

"Zevksiz."

Fatih sandalyeye otururken ocağa iki yumurta koydum ve kahvaltılıkları çıkarmaya başladım.

Koridordan ayak sesleri duyulunca Fatih hızla ayağa kalktı ve beni aceleyle kaldırıp sandalyeye oturttu.

Benim yarım bıraktığım işi devam ettirmeye başlayınca "Korkak damat." dedim.

Beni duymazdan gelerek çay demlerken içeri babam girdi.

"Günaydın güzelim."

"Günaydın baba."

Babam, Fatih'i süzerken Fatih, "Sizi rahatsız etmek istemedim ama açsanız size de bir şeyler hazırlayayım." dedi.

"Ben kahvaltı yaptım, eyvallah."

Fatih usulca işine dönerken babama baktım. Canı sıkkın görünüyordu.

"Bir şey mi oldu baba?"

"Adin Emir Saral paçayı kurtarmış. Bir de masummuş gibi açıklama yapmış."

Bu zaten beklediğimiz bir durumdu.

"Ne demiş?" diye sordu, Fatih.

"Açıp izleyin."

Merakla telefonumu çıkardım ve medyaya yaptığı açıklamayı açtım.

Fatih de merakla yanıma yaklaşıp telefonuma bakarken babam boştaki bir sandalyeye oturdum.

"Ülkede büyük ses getiren baskınlardan hepiniz haberdarsınızdır. Ben de dün akşamüzeri tutuklandım bu baskınlarda ama gördüğünüz üzere şu an karşınızda hür bir adamım."

"Sözlere bak. Ezberlemiş de gelmiş." diye söylenen Fatih'e "Az sus. Dinleyelim." dedim.

"Sizin kadar ben de şok içindeyim. Patronumun bu tarz iğrenç işlere bulaştığını bilmiyordum. Neyse ki onun iğrençliği bizi fazla etkilemeden kurtulmayı başardım. Şimdi merak ettiğiniz bir husus varsa lütfen sorun."

"Adin Bey şirketteki pozisyonunuzdan ayrılacak mısınız?"

"Maalesef istemem ile ayrılamıyorum. Sözleşmemin bitmesi lazım. Anlayacağınız üzere ben de geçimimi buradan kazanıyorum. Sözleşme süresi dolmadan ayrılırsam zor duruma düşeceğim."

"Yalana bak, it herif." diye sinirlenmeye başlayan babamı fark ettiğimde videoyu durdurdum.

"Gerisine gerek yok. Yeterince gördük." derken bir kez daha Adin Emir'e baktım.

Kendinden emin ve güçlü bir duruşu vardı.

Öldüğümüze inanmayıp bizi arayacak kadar da zekiydi.

"Önlemleri arttırmak zorundayız. Bugün görünüşümde biraz değişiklik yapacağım. Yarından itibaren de şirkete gitmeye başlarım."

"Benim de iş bulmam gerekiyor." diyen Fatih'e babam, "Sana şirkette bir pozisyon ayarlarız. Şimdilik Esila ile evde kal. Onun güvenliğini sağlamalıyız." dedi.

"Tabii efendim. Siz nasış isterseniz."

Babam ayağa kalktı ve "Hazırlanıp çıkacağım. Eğer siz de çıkmak isterseniz dikkatli olun. Bana da haber verin." dedi.

"Tamam baba, senin için rahat etsin."

Babam odadan çıkarken derin bir nefes verdim.

"Ne zaman rahat edeceğiz sence?" diye sordum.

"Adin ve Fethi ölmeden bize rahat yok."

Fotoğraftaki YansımaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin