Demirden havlu askılığını yapıştırıldığı yerden çıkardım ve adamlara doğrulttum.
"Uzak durun benden!"
"İşimizi zorlaştırma, düş önümüze. Patron seni bekliyor."
"Patronunuz kim bilmiyorum ama ben hiçbir yere gelmiyorum." dedim ve demiri sivri kısmıyla tam adamın gözüne vurdum.
Gözüne saplanan demirle adam bağırınca "Artık birincinin sol gözü işlevsiz!" diye bağırdım.
"Lanet olası kaşarı alın! Gidiyoruz!"
Gözü kanayan adam sinirle önden çıkarken diğer ikisi silahlarını çıkardı.
"Yürü!"
Kolumdan tutup çekiştirirken "Adin!" diye çığlık attım.
Adamlar beni sürükleyerek götürürken en arkadaki "Duy bunları Adin. Kız elden gidiyor!" diye bağırdı.
Birlikte evden çıktığımızda gözünü yaraladığım adam bizden ayrılıp gitti.
Diğer ikisi bizi bekleyen araca zorla beni bindirince gideceğiz sandım ama bekledik.
Neyi bekliyorlardı?
Adin kısa bir süre sonra geldiğinde arabasını yolun ortasına bırakıp koşmaya başladı.
Aramızda çok araba vardı.
Biz sokağın diğer ucundaydık.
Bizi fark etmesi imkansızdı.
Adam saçlarımdan kavradıktan sonra sıkarak Adin'e bakmamı sağladı.
"Bak, sana çok yakın ama seni fark edemiyor."
Sinirle adamın karnına dirseğim ile vururken Adin'in durduğunu gördüm.
Fark et beni, Adin.
Hadi...
Bakışları çevreyi bulunca gülümsedim.
Gözleri bizim araçta durunca "Kiminle oynadığınızı bilmiyorsunuz." dedim.
"Kes sesini!"
"Sürün arabayı ve aracına ateş açın." diyen adam ile şoför koltuğundaki aracı çalıştırdı.
Adin'e yaklaştığımızda eğilmesini işaret ettim.
Adin dediğimi anlayarak saklandığında kurşunlar sadece aracını buldu.
Tekerlerine de kurşun isabet etmişti.
Rastgele değildi, bu adamlar tekerleri hedeflemişlerdi.
Adin arabada ben varım diye ateş açamazdı.
Fark etmesini umarak eğildiğim an yanımdaki adam kafasından vuruldu.
Ön koltuktaki iki adam şok içinde ölen arkadaşlarına bakarken sağ tarafta oturan adam da kafasından vurularak öldü.
Keyfim yerine gelirken şoför koltuğundaki adam gaza bastı.
Kaçmam lazımdı.
Arka kapıyı açtım ve önce yanımda ölen adamı yere ittirdim.
Onu ittirme sebebim hem ondan patronunu bulmak hem de arabadan atlarsam bana ne olacağını öngörmek içindi.
Sonuç şuydu, arabadan atlarsam ölebilirim.
Yine de şansımı denemeyi planlıyordum ki şoför koltuğundaki adam saçımdan tutup "Aklından bile geçirme." dedi.
"Arkadaşlarının sonunu gördün. Sana da farklı bir şey olmayacak." dedim.
"Adin Emir Saral ile nasıl işbirliği yaptın, bilmiyorum ama patron ikinizin de hakkından gelecek."
İkinizin de...
Adin ve benim.
Fatih söz konusu bile değildi.
Bu adamlar benim için gelmişti.
Hedefleri bendim.
Adam, açtığım kapıyı kapatırken "Patronunuz benden ne istiyor?" diye sordu.
Kapıları kilitlerken göz ucuyla bana baktı.
Sırıtıyordu.
"Senden değil. Kenan Ağca'dan alacağı bir hesap var."
Babamın eski ismi...
Bunlar da kimdi?
Anlamamazlıktan gelerek "O da kim?" diye sordum.
"İnsan babasını tanımaz mı?"
"Benim babam Ertuğrul Kıroğlu. Yanlış kişiyi kaçırdınız."
"Öyleyse patronun derdi Ertuğrul Kıroğlu ile."
Sinirle adama vurdum.
"Patronun kim?"
"Patronum isterse sana kim olduğunu gösterir."
Bizim aslında kim olduğumuzu bilen, hem bize hem de Adin'e düşman birisi vardı.
Adin'den de büyük dertler ile karşı karşıya kaldık gibi hissediyordum.
"Şimdi usluca otur. Yoksa patron sana kibar davranmaz."
Küfrederek yerime oturdum.
Kabul etmek istemiyordum ama şu an beni kaçıran bu adamı dinlemek en doğru karardı.
"Karşınıza iki güçlü örgütü alıyorsunuz. Umarım patronun Fethi Korkusuz'un en iyi adamına saldırarak onları karşınıza aldığınız için çok kızmaz."
"Babanın artık sığınabileceği bir örgüt yok. Hem unutma. Adin Emir Saral, asıl kimliğinizi öğrenince bize değil. Size saldırır."
Lanet olsun ki haklıydı.
Patronu her kimse bir sözüyle babamla beni, Adin'e öldürtebilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fotoğraftaki Yansıma
Genç Kız EdebiyatıÖlen annesinin, babasından son arzusu, kızlarının güvende olmasıdır. Bu istek üzerine babası, çalıştığı yer altındaki adamları polise ihbar ederek kızıyla kendisini polis tanık koruma programına aldırır ama bilmediği bir şey vardır. Kızı tehlikenin...