Kendimi bir sinemanın önünde bulduğumda anlamayarak çevreye bakındım.
"Sonunda geldin hayatım. Neredeyse film başlayacak." diyen tanıdık sese gözlerim dolarken baktım.
"Anne..."
"Acele et Esila! Geç kalacağız!"
Hızla sinema salonuna girdiğimizde "Neredeyiz?" diye sordum.
"Görmüyor musun? Sinemadayız."
Annem biletlerimizi verip mısır alırken "Ne filmi?" diye sordum.
"Senin ölümün."
Gözümden yaş akarken "Ben... Öldüm mü?" diye sordum.
"Ölüyorsun."
Annemle sinemaya girdiğimizde bizden başka kimse yoktu.
Sinemanın tam ortasındaki koltuğa oturduk ve başlamış olan filme döndük.
Sevdiğim insanları gösteriyordu.
Hepsi hastane koridorunda oturuyordu.
Adin ile babam yan yana oturmuş gözyaşı akıtıyorlardı. Bir yandan da konuşuyorlardı.
"İlişkinizi sakladığınız için biraz alındı ama Adin'in kendisinin koyduğu çıtayı aştığının farkında."
Şaşkınlıkla "Nasıl?" diye sordum.
"Biliyor musun?"
"Tabii biliyorum. Her gün, her saat sizi izliyorum."
"Anne... Seni çok özledik."
Annem gülümseyerek bir mısır yedi ve "Biliyorum hayatım." dedi.
"Geri dön bize."
"Dönemem ama sizi burada bekliyorum."
Görüntü değişerek ameliyathaneye geldiğinde doktorların beni kurtarmak için çabaladıklarını gördüm.
Nabzım düşerken hemşire endişeyle "Hocam hastanın kanaması durmuyor!" dedi.
"Acil kan takviyesi istiyorum!"
Hemşire koşturarak ameliyathaneden çıktığında babamlar endişeyle ayağa fırladı.
Hepsi ne olduğunu anlamaya çalışırken hemşire aralarından sıyrılıp gitti.
Bahar dayanamayarak Fatih'in kollarında ağlarken "Araları düzelmiş." dedim.
"Her türlü düzelecekti. Birbirlerine aşıklar, fazla uzak kalamazlardı." diye yorum yapan annemin omzuna yattım.
Mis kokusunu özlemiştim.
"Kimse niye bir şey söylemiyor? Arkadaşım ne halde?" diye acı çeken Alara'ya baktım.
Miraç onu teselli etmek istiyordu ama yanına gitmeye çekiniyordu.
Alara yere çökerek ağlarken Adin, "Ameliyathaneye girip durumunu bize bildirebilecek birini bulmalıyız." dedi.
"Her zaman çözüm odaklı ve zeki bir adam. Doğru seçim." diyen anneme "Onu geride bıraktığım için canım acıyor." dedim.
"Onun da acıyor."
Görüntüler geri ameliyathaneye döndüğünde birçok aletten ses geldiğini duydum.
"Hocam hastayı kaybediyoruz!"
"Defibrilatörü* hazırla hemen!" diyen doktorla diğer sağlık çalışanları hızlıca denileni yaptı.
"Yüz jele ayarla."
Doktor elektro şok cihazının kollarını bedenime değdirdiği an bedenim yatakta sıçradı.
Hiçbir işe yaramamıştı.
"Yüz elli jele ayarla."
Tekrar elektrik verildi.
Ve tekrar, tekrar tekrar...
Anneme endişe ile baktım.
"Ölüyor muyum?"
"Öyle görünüyor."
Annem son mısırı da yediğinde ayağa kalktı.
"Hadi."
"Ama izliyorduk... Ben ölüyorum."
"Gitme vakti Esila."
İstemeyerek koltuktan kalktığımda son kez ekrana baktım.
Doktor, "İki yüz jele ayarla." diyordu.
Sinema salonundan çıktığımızda "Ne oldu? Artık temelli buraya mı geliyorum?" diye sordum.
Annem gülümseyerek saçlarımı kulağımın arkasına attırdı ve "Seni seven onlarca insan var. Geri dönmelisin." dedi.
Annemin haklı olduğunu biliyordum ama onu bırakmak istemiyordum.
"Seninle kalmak istiyorum."
"Üzgünüm... Kalamazsın, gitmelisin."
"Anne..."
"Bak araban geldi. Hadi git."
Kenara yanaşan arabaya baktıktan sonra anneme sıkıca sarıldım.
"Seni çok seviyorum."
"Ben de seni çok seviyorum."
Annemden ayrıldıktan sonra benim için açılan kapıdan arabaya bindim.
Kapı kendiliğinden kapanırken camı açtım.
"Sağ salim var oraya ve sevdiklerinin değerini bil."
Araba çalıştığında gözümden bir yaş süzüldü.
Şoför arabayı hızla sürmeye başlayınca korkuyla kemerimi taktım.
Arabayı düz bir duvara doğru sürüyordu.
Korkuyla "Ne yapıyorsun?" diye bağırdım.
Yavaşlamazsak kaza yapacaktık.
Bunun anlamı neydi?
Hayata dönememiş miydim?
Buradan çıkamayacak mıydım?
Şoför yavaşlamayarak kaza yaptığında sıkıca gözlerimi kapattım.
*Defibrilatör fibrilasyona girmiş bir kalbin normal ritmini geri kazanabilmesi için kalbe kısa sureli yüksek değerde akım veren cihaz. Kısaca elektro şok cihazı olarak tanımlanabilir. Kalbin normal dışı hızlı atımını durdurarak tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan sağlık cihazına defibrilatör denir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fotoğraftaki Yansıma
أدب نسائيÖlen annesinin, babasından son arzusu, kızlarının güvende olmasıdır. Bu istek üzerine babası, çalıştığı yer altındaki adamları polise ihbar ederek kızıyla kendisini polis tanık koruma programına aldırır ama bilmediği bir şey vardır. Kızı tehlikenin...