Tehdit

583 80 148
                                    

Terk edilmiş fabrikaların olduğu bir yere geldiğimizde adam arabadan indi ve benim kapımı açtı.

"İn."

Dediğini yaptım ve fabrikaların çevresinde nöbet tutan adamlara baktım.

Hepsi tecrübeli olduklarını belli ediyorlardı.

"Hoş geldin Esila." diyen ses oldukça tanıdıktı.

Adin'i ilk gördüğüm yerde çalışan barmeni görür görmez ona okkalı bir tokat attım.

Barmenin yüzü yana düşerken olayı gören tüm adamlar silahlarına sarıldılar.

Gülerek bana döndü ve "Tokat iznini ben vermiştim." dedi.

Yüzüne bir kez daha tokat attım ve "Öyleyse bu tokat şu an olanlar için." dedim.

"Hak ettim sanki."

"Kimsin sen?" diye bağırdım, sinirle.

"Gel, seninle konuşalım."

"Benim seninle konuşacağım hiçbir şey yok."

"Öyleyse Adin Emir Saral'a aslında kim olduğunuzu söylemeliyim."

Yumruklarımı sıkarken "Ne istiyorsun?" diye sordum.

"Sadece tatlı bir antlaşma."

"Kabul etmezsem?" dedim, sorarcasına.

"Adin Emir Saral seni kurtarmak için değil, öldürmek için gelir."

"Ne istiyorsun? Söyle."

"İçeride konuşalım. Birazdan Adin'in gelir."

Bir şey demeden peşinden bir fabrika deposuna yürüdüm.

Deponun ortasında karşılıklı iki sandalye görünce "Bizim için mi?" diye sordum.

"Daha romantik bir ortam hazırlamayı isterdim ama imkanlar izin vermedi."

"Adamların da çok kibardı." dedim, ironiyle.

"Rahat gelemedin mi yoksa?"

"Çok rahattı, lütfen. Vura döve."

"Şoför de mi diye sordu?"

"Adamlarının hepsi aynı."

"Gel bakayım." dedi ve cama yaklaştı.

Belinden tabancasını çıkardığında kaşlarımı çatarak onu izledim.

Düşünmeden adamını vurduğunda diğerleri cesedi sürükleyerek götürdü.

"Bu neydi?" diye sordum.

"Ben onlara seni sağ getirsinler diye görev verdim. Sana zarar vermeye izinleri yoktu."

Arkamı dönüp sandalyeye oturdum ve bacak bacak üstüne attım.

"Nasıl bir anlaşma istiyorsun? Söyle."

Karşıma otururken "Benim derdim seninle değil, babanla." dedi.

"Derdin ne, söyle. Bileyim."

"İnsan öncesinde kim olduğumu sorar."

"Senin hakkında öğrenebileceğim pek bir şey yok gibi görünüyor."

"Adım?"

"Tanıtmaya niyetin var gibi görünüyor. Söyleme, demem işe yaramayacak gibi görünüyor."

Gülümsedi.

"Bora."

"Bora YÜKSELEN."

"Eyşan." dedim, karşılığında.

"Memnun oldum Esila."

"Şimdi anlat. Babamla nasıl bir derdin var da bizi ta buraya kadar takip ettin?"

"Orası bana kalsın. Ben sadece sana isteklerimi söyleyeceğim."

"Söyle bakayım."

"Ben sana Adin konusunda istediğin her türlü yardımı edeceğim. Sen de babanın şirket işlerinde istediğim bilgileri bana vereceksin."

"Sanki karşılıklı bir istek olacakmış gibi konuşuyorsun." dedim.

"Yapmazsan ne olacağı belli."

"Ne tatlı tehdit ediyorsun."

Bora telefonuna bakarken "Sana düşünmek için vakit vereceğim." dedi.

"Çok sağ ol."

"Rica ederim güzelim."

Sandalyesinden kalktıktan sonra kenardan bir halat aldı.

"Seninki buraya yaklaşmış. Seni bacak bacak üstüne bulursa bir şeyleri anlayabilir."

Oturuşumu düzelttim ve beni bağlamasına izin verdim.

"Biraz kaçırılmış havası verelim." diyerek saçımı dağıttığında ona baktım.

"Saçımı dağıtmakla mı oluyor?" diye sordum.

"Sana vurmamı mı isterdin?"

"Ellerim bağlı. Şu an yapacaklarına karşılık veremem."

Bana doğru eğildi ve yüzüme dikkatle baktıktan sonra "Bu yüze kıyamam." dedi.

Doğrulup uzaklaştığında "Tekrar ne zaman görüşeceğiz?" diye sordum.

"Gelirim yakında."

"Numaranı verseydin en azından." dediğimde dişlerini göstererek sırıttı.

"Senin numaran bende var."

"Ne güzel dünya."

"Adin beni burada görmesin. O gelmeden gideyim."

Bora dışarı çıkacakken "Adin'den sonraki hedefim sensin. Haberin olsun." dedim.

Sırıtarak bana döndü.

"İyi bir ilişkimiz olacak gibi hissediyorum."

"Benim de hislerim çok kuvvetli. Yakın ve kuvvetli bir ilişkimiz olacak."

Bora yanımdan ayrılınca arkama yaslandım.

Şimdi sadece Adin'i beklemem lazımdı.

Fotoğraftaki YansımaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin