7 Ay Sonra
1581
Her şey karmakarışıktı. Her şey sanki patlama noktasına gelmiş ve kontrol ortadan kalkmış gibiydi. Çünkü şu son bir yıldır yavaştan kendini göstermeye başlayan illet, yayıldıkça yayılmış ve en nihayetinde de saraya dek dayanmıştı. Vaziyet ise ciddiydi.
Saray içindeki şifahaneler veba belirtisi gösteren cariyelerle doluydu. İllete tutuldukları kesinleşenler ise derhal haremden atılıp şehir içinde bulunan şifahanelere gönderiliyordu. Zira burası padişahın eviydi. Haliyle padişah da burada yaşıyordu. Allah muhafaza ona bir zarar ilişecek olursa bu koca devletin hali nice olurdu ? Önlem almak şarttı.
Önlem olarak haremde bir temizlik furyası başlamıştı. Bu bizatihi Valide Nurbanu Sultan'ın emri olup sarayın ahşap pencereleri dahi sabunlarla, sirkelerle günde üç kez silinmesi kararlaştırılmıştı. İlaveten hareme girişleri yasaklamıştı valide. Kızları Esmahan ve Gevherhan Sultanlar ise özel araçlarla saraya getirtilmiş ve illetin onlara bulaşmaması adına böylece bir tedbir alınmıştı. Fatma Sultan ise zaten 1580'lerin sonlarında vefat etmişti.
...Ancak... Hani bir söz vardır :
sakınılan göze çöp batar. İşte tam olarak durum bu olmuştu. Öyle ki bunca tedbir arasında Safiye'nin küçük oğlu Mahmud hastalanmış ve ne yazık ki illetin pençesine düştüğü anlaşılmıştı. Onunla birlikte nedimesi Cevheriye de illete yakalanmış ve hastalığının ikinci günü genç yaşında bu dünyadan göçüp gitmişti.Safiye bitkindi. Ruhu çekilmişcesine gitgide halsizleşiyor ve susuyordu. Bu sessizliğin anlamı neydi, kimseler anlayamamıştı. Belki sabrının bir gereği yahut da düşmanlarına karşı dik durmak isteyişinin bir neticesiydi. Lakin hepsi boş. Hakikat şuydu ki, günden güne eriyordu Baffo Kızı. Zira bu illetten bir kurtuluşun olmadığını bildiğinden içten içe acıyla yanıp kavruluyordu. Ah...
Üstelik bir bebek bekliyordu Safiye. Gebeydi ve doğumuna da artık günler kalmıştı. Fakat buna bile sevinemiyordu o. Öyle ya onun daha kırkı çıkmadan ( lohusa zamanı geçen kırk gün kastedilmiştir. ) sevgili oğlu Mahmud çoktan toprak altına girmiş olacaktı. Zira hekimler dahi herkes onu şimdiden ölülerden saymıştı. Şayet Sultan Murad'ın kesin bir emri olmasa hekimler tüm tedaviyi kesip şehzadeyi ölüme terk edip gidecekti.
Mahmud için hayat bitmek üzereydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEMS-ÜL HÂRE
Historical FictionDillere destan güzelliği cesareti ve zekâsıyla herkesi kendine hayran bırakan Venedikli Sofia. Manisa Sarayı'nda şehzadeye hediye edilen ve herkesi büyüleyen bir esir. Kanuni'nin torunu, Üçüncü Murat'ın önce gözdesi sonra eşi. Üçüncü Mehmet'in ann...