Jerfi (Derinlik)

670 35 3
                                    

Manisa Sancağı

Divan Odası

" Bu hadiseden zinhar sarayın haberi olmamalı! Mazallah, işitilecek olursa evladımın mahvına sebep olur bu. Beni anlıyorsun değil mi, Saadettin Efendi? Sen ki, lalasısın. Hocasısın Murad'ın. Onun yoluna taş koyup, ona taht yolunu kapatmayı istemezsin değil mi? "

Nurbanu Sultan idi bu. Mâlum ayaklanmanın ardından çiftlik evine sipahi ve bostancılardan bir bölük sevk etmiş, sonra da esas tehlike olan Hoca Saadettin Efendi'yi susması, bu yaşananları saraya -hünkara ve Selim'e- yazmaması için iknaya koyulmuştu.

Hoca Saadettin Efendi:

" Elbette, istemem. Lakin böylesine bir hadiseyi - hele ki de ahalinin karıştığı bir hadiseyi- örtbas etmek, kaidelerimize ve dâhi benim mührünü taşıdığım lalalık makamına uygun değildir, Sultanım. Haberdar etmem icap eder. "

Yılların lalasıydı, Hoca Efendi. Kolay lokma olmayacağı dünden bugüne ayan beyandı zaten. Fakat Nurbanu Sultan ne yapıp edip, bu çirkin lakırtıların üzerini kapatıp, oğlu Murad'ı bu nahoş ithamlardan temizlemekte kararlıydı. Bunun için de kimseye acıyacak hali yoktu. Anaydı neticede. Osmanoğlu doğurmuş bir anaydı.

 Osmanoğlu doğurmuş bir anaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Nurbanu Sultan:

" Susacaksın! Zira susmaya mecbursun! Bak, Saadettin Efendi! Mevzu bahis Osmanlı soyunun istikbali, selametidir. Diyelim ki, olan biten her şeyi yazdın, söyledin. Ne olacak sanırsın? İlk iş Murad'ın veliahtlığı elinden alınacak, öyle ya Murad da bunu hazmedemeyip devlete isyan edecektir. Fitne mi çıksın? Sen bunu mu istersin? Kan mı dökülsün? Evladım ata kanı mı akıtsın, ha? Gel, etme eyleme. "

Haklıydı, Sultan. Doğru konuşmuştu bu kez. İtikad sahibi bir efendi olarak fitneye sebep olmak ne büyük gaflet olurdu, sahi. Öyle ki, yüce peygamberimiz (s.a.v.), 'Fitne uykudadır. Onu uyandırana lanet olsun', dememiş miydi? Tamam. Artık söylemeyecek, susacaktı alim efendi. En doğrusu buydu zira.

Hoca Saadettin Efendi:

" Dediğiniz gibi olsun. Susacağım, Sultanım."

***

Kütahya Sancağı

Hamam

" Nurbanu'dan hâlâ ses seda yok, Sedef. Oysa gölgeleri burada, illa bana zarar verirler, diye düşünüyordum. "

Elinde tuttuğu tombul, küçük şişenin içinden avucuna döktüğü gül yağını elleri arasında ovuşturup, usuldan göbek taşı üzerinde yatmakta olan Selimiye'nin bacaklarından kollarına doğru gezdirmeye başlamıştı, Sedef Cariye. Bir yandan da tütsüler içine damıtıyordu losyondan ve etraf misk kokularının rayihasına bürünüyordu.

 Bir yandan da tütsüler içine damıtıyordu losyondan ve etraf misk kokularının rayihasına bürünüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ŞEMS-ÜL HÂREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin