Osmanlı Devleti
2 Gün Sonra
Safiye'nin dönüşü saraydaki dengeleri alt üst etmeye yetmişti. Öyle ki yılların validesi - oğlunun baş danışmanı - bir sabah eşyalarını hazırlatıp Bahçesaray'a taşınmıştı. Gelininin hadsiz ve cüretkar davranışları ile evlatlarının kendisinden yüz çevirmeleri ise buna en temel sebep olmuştu. Fakat gitmeden evvel de oğluna sadık nedimesi Canfeda'nın yetkilerini arttırması adına da söz almıştı Nurbanu. Bundaki sebep de sarayda gelinini güdecek bir çobanının olmasıydı.
...
İncili Köşk
O gün Safiye allar içine bürünmüş halde kendi hizbini oluşturmak adına güvendiği paşalarıyla gizli bir görüşme yapmak için İncili Köşk'e gitmişti. Bu paşalar ki İbrahim ve Ferhad Paşalardan başkası değildi. İkisi de baş haseki sultana sadık ve dahi onun emrindeydiler. Böylesi gizli saklı buluşmalardan yana menfaatleri ise geleceğin validesi olarak gördükleri Safiye eliyle makamlarında yükselmek ve itibarlarına daha nice itibarlar katmaktı.
" Dediğim gibi paşalar, siz safhımızda yer alın biz de size her türlü desteği sunalım. "
" Buna şüphemiz yok sultanım. Lakin ne yalan söyleyeyim sürgün edilmeniz dolayısıyla içimizdeki bazı paşalar yön çevirdi. "
" Yön çevirdi lakin yolunu da kaybetti, Ferhad Paşa. Pek de iyi oldu doğrusu. Kendi kendilerini ayıkladılar. "
" Af buyurun şimdiki hamlemiz ne olacak sultanım ? "
Bu İbrahim Paşa'ydı. Safiye ne yapıp edip onu da kendine çekmeyi başarmıştı. Zor olmuştu fakat bir yol açmıştı işte. Bu da mükafatsız kalacak değildi elbet. İbrahim Paşa’ya kıymetli bir hediye verilmeliydi tabi vakti gelince.
" Evvela işe Şemsi Paşa ile başlamak icap eder. Malum hünkarımız katında hükmü büyüktür. O bizden yana olmalı ki biz de dilediğimiz gibi hükümranlığımızı kuralım, öyle değil mi ? Hem Şemsi Paşa sayesinde sizler de nice nimetlere kavuşursunuz. "
Sözünü bitirir bitirmez gözünü paşalara dikmişti Safiye. Onların ne düşündükleri mühimdi zira. Ancak korkulacak da bir şey yoktu. Öyle ki paşalar çoktan memnun kalmışlardı.
...
İncili Köşk'ten yine aynı gizlilik hassasiyetiyle kendisini bekleyen arabasına binip ayrılmıştı Safiye Haseki. Yanında ise bir an olsun onu yalnız bırakmayan Bülbül Ağa vardı.
" İnşallah bir gören duyan olmamıştır sultanım. Zaten sürgünden yeni döndünüz. "
Gülümsemişti Safiye. Gülümsemiş ve usulca karşısında oturan hadımının omzuna dokunmuştu.
" Merak etme Bülbül. Biz tedbirimizi almadan değil saraydan çıkmak dairemizin penceresinden başımızı dahi çıkarmayız. Ah... Fakat yine de dikkatli olmamız şart. Hele ki başımızda Nurbanu gibi bir şeytan varken. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEMS-ÜL HÂRE
أدب تاريخيDillere destan güzelliği cesareti ve zekâsıyla herkesi kendine hayran bırakan Venedikli Sofia. Manisa Sarayı'nda şehzadeye hediye edilen ve herkesi büyüleyen bir esir. Kanuni'nin torunu, Üçüncü Murat'ın önce gözdesi sonra eşi. Üçüncü Mehmet'in ann...