Yürek Yangını

203 18 14
                                    

1577

18 Kasım

Has Bahçe

Haftalardır durgun olan haseki, bir nebze olsun nefes almak umuduyla yanına eşrafını da alıp kendini binbir çeşit renkli kış çiçeklerinin kokuları arasına çardak kurdurmuştu. Ancak bu küçük meşrep de onun can sıkıntısına iyi gelmemiş, solgun yüzünü güldürmeye yetmemişti.

Bu hüzün ki öyle hemencecik geçebilecek türden bir acı değildi şüphesiz. Biricik aşkı, sevgili hünkarı nicedir onu görmez olmuş üstelik bu da yetmezmiş gibi döşeğine birbirinden güzel Slav kızlarını almıştı. Bu kızlar ise ona gönül hoşluğunu arttırması için hediye gelmişti. Rus olan Şah-ı Huban, Esmahan Sultan'dan ; Polon ( Slav ) olan Mihriban ise Mihrimah Sultan'dan birer hediyeydi ona.

Mihriban... Herkes bir yana en çok bu kız batıyordu Safiye'nin gözüne. Öyle ki Murad hediyeleri içinde en çok bu hatuna kapılmış, bu kıza alaka göstermekten güneşim dediği Safiye'sinden yüz çevirmişti. Sadece bu olsa ne ala bir de hasekisi Nazperver'i gebe bırakmış üstelik de Safiye'yi annesi Nurbanu ile iyi geçinmesi adına sert bir dille olmasa da ikaz etmişti.

" Ne oldu böyle birdenbire dersin Cevheriye ? Her daim gözümün içine bakan Murad ne oldu da hatunlara kaptırır oldu gönlünü ? "

" Bundan tabii ne var ki sultanım ? Haremin nizamı bu. Af buyrun bir çobanın dahi evinde nice kadını var, Murad Han'ın mı olmayacak? "

 Af buyrun bir çobanın dahi evinde nice kadını var, Murad Han'ın mı olmayacak? "

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sessizliğe gömülmüştü Safiye. Ne dese ne söylese anlaşılamayacağından susup az ileride kılıç talimi yapmakta olan oğulları Mehmed ve Mahmud'a dönmüştü yüzünü. Safiye'nin umudu, gücünün sahibi oğulları ne de çabuk büyümüşler ve dahi birer aslana dönüşmüşlerdi böyle. Oysa doğumları daha dün gibiydi. Manisa Sarayı'na neşe veren haberlerin en kutlularıydı onlar. Lakin bir zamanlar... Şimdiyse başka analardan doğacak kardeşleri vardı onları.

" Ah... "

***

Has Oda

" Acemlerle olanlar malumum aslanım. Sokullu sağ olsun çözüme kavuşturma niyetindeymiş. Derim ki Özdemiroğlu Osman Paşa'nın başarıları yadsınamaz. Acep onu mu salsak Acem üstüne? Şah İsmail zalimine karşı muvaffak olup zaferle dönse... "

Nurbanu Valide oğlu üzerindeki baskısını ısrarla sürdürmekten kaçınmıyordu. Zira böylelikle hem oğlu Murad'ı sarayda tutacak hem de kızı Esma'nın meftun olduğu Özdemiroğlu, Acem üstüne gönderilip uzaklaştıracaktı.

" Doğrusu bu husus benim de kafamı karıştırır oldu validem. Sokullu da aynı şeyi tavsiye etti. Lakin Özdemiroğlu'nun o ellere gönderilmesi bilmem ne kadar doğru olur."

" Acem de taht kavgaları mevcut aslanım. Şah İsmail er yahut geç dize getirilecektir. Hem anlaşmayı hiçe sayıp ihlal eden odur. Şüphem yok ki Özdemiroğlu bu kendini bilmezlere lazım gelen cevabı kılıcının gücüyle verecektir. "

ŞEMS-ÜL HÂREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin