2 GÜN SONRA
Osmanlı Sarayı
Mihrimah Sultan Dairesi
Dün geceden bu yana cariyelerine toplattığı eşyalarının arasında dolanıp duruyordu Mihrimah Sultan. Öyle ya hünkâr kardeşinin ölümünden sonra onu bu saraya bağlayan hiçbir güç kalmamıştı artık. Yapılması gereken ise bir an evvel kendi sarayına taşınıp gitmesiydi.
" Eksik kalmasın Nurmelek ! "
" Merak etmeyin sultanım. "
Doğrusu huzursuzdu güzel sultan. Nedense içinden bir türlü gitmek gelmiyordu. Gerçi benimki de laf ! Bu saray ki Mihrimah'ın her şeyi değil miydi sanki ? Annesinden, babasından, kardeşlerinden, eski huzurlu günlerinden izler taşıyan tek yer değil miydi ?
...
Vakit yavaş yavaş öğleyi vurduğunda daireden içeri kabarık, uzun eteklerini tuta tuta ve fakat yüzüne yerleştirdiği şefkat ve hürmet dolu gülümsemesiyle Nurbanu Valide girmişti. Mihrimah Sultan ise yarı şaşkın yarı da umursamaz bir tavırla karşılamıştı onu.
" Hayrolsun sultanım. Neden toplandınız ? "
Aslında olup bitenin farkındaydı valide ama sahte bir hayretle bunu pekâlâ menfaati doğrultusunda kullanabilir, hatta gücünü daha da pekiştirebilirdi.
" Gidiyorum Nurbanu. Malum artık tahtın yeni bir sahibi ve onun da güçlü bir validesi var. Burada daha fazla kalmam münasip olmaz. "
" Estağfurullah sultanım. Ben ise tam aksine sizin burada kalmanızdan yanayım. Hem tecrübelerinizle bana yoldaş olursunuz. Öyle ki Murad'ım da pek sever sayar sizi. Gitme arzunuz arslanımı üzecektir. "
Bu sözleriyle ilk adımı atmıştı Nurbanu. Her ne kadar Mihrimah Sultan'ın kalmasını istiyor gibi dursa da esasen gitmesini istiyordu için için. Fakat şimdi ortamı yumuşatmalı ve sultanın burada kalmasını sağlamalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEMS-ÜL HÂRE
Historical FictionDillere destan güzelliği cesareti ve zekâsıyla herkesi kendine hayran bırakan Venedikli Sofia. Manisa Sarayı'nda şehzadeye hediye edilen ve herkesi büyüleyen bir esir. Kanuni'nin torunu, Üçüncü Murat'ın önce gözdesi sonra eşi. Üçüncü Mehmet'in ann...