Yeis

1.3K 71 8
                                    

                    *Nazperver Hatun    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                    *Nazperver Hatun    

Ertesi Gün

Manisa Sancağı

Nurbanu Sultan Dairesi

Mücevher kutusunun içinden yeşim taşlarla bezeli bir başörtüsü çıkartmıştı, Nurbanu Valide. Eliyle örtüyü hafifçe okşayıp, neşe içerisinde, kendisine doğru bakmakta olan lâl gözlü hatuna uzatmıştı.

Nurbanu Sultan:

" Yeni gözde olduğum vakitlerin birinde -Allah rahmet eylesin - Hürrem Sultan tarafından bizzat bana hediye edilmişti bu örtü. Sırma iplikler ve kıymetli taşlarla dokunmuş, nadide bir hediye. Doğrusu cihanda eşine az rastlanacak türden. "

Konuşmasını sürdürürken bir yandan da Nazperver Hatun'u süzüyordu, Nurbanu. Onun o tereddütlü bakışları hatunda garip bir baskı oluşturmuş olacaktı ki, hatun bir anda istemsizce de olsa başını kaldırıp sağına soluna doğru bakıvermişti.

Nurbanu Sultan:

" Al, bu artık senindir. Sana benden bir hediye. "

Üzerinde hiçbir yaşlılık emaresi bulunmayan parlak, beyaz ellere dalıp gitmişti, hatun. Ve kıymetli örtüye... Hemen yanında duran Sâre Kalfa'nın onu gizlice dürtmesiyle kendine gelmişti ki, bir el çabukluğu ile kendisine uzatılan örtüyü almış, göğsüne bastırmıştı, Nazperver. Öyle de çok mutlu olmuştu. Yanakları sevinçten kızarmış, gözlerinin içi gülüyordu.

Nazperver Hatun:

" Allah sizi başımızdan eksik etmesin, validem. Rabbim, size ve şehzademize hayırlı,uzun ömürler nasip etsin. "

Nurbanu Sultan:

" Âmin hatun. Evladımı mesud ettiğin müddetçe, her daim el üstünde tutarım seni. En mühimi de mümkün olduğunca tez vakitte hanedana bir şehzade doğurursan eğer... Bir dediğin, iki edilmez. Anlayacağın, dünyada iken cennete kavuşursun. "

Bu vaadler üzerine gözleri parıldamış, yüzü güzel umutlar ve hayallerle yumuşamıştı Nazperver'in. Belli ki o bu yolda hayli sağlam ve de kararlı yürüyecekti.

Nazperver Hatun:

" Merak buyurmayın validem. Tez vakitte bir şehzade vereceğim sizlere. "

***

Osmanlı Sarayı

Taşlık/ Harem

Elindeki kirli su, dolu kovayı yere koyup dinlenmeye başlamıştı Sofia. Ona verilen bu vazifeye epey içerlemiş olsa da el mahkum yapıyordu işte. Vakit öğle olmadan, haremin ikinci katına çıkılan merdivenleri süpürüp, silmişti. Şimdiyse ona kalan, elindekileri yerlerine teslim edip, öğleden sonraki musiki dersine yetişmekti.

ŞEMS-ÜL HÂREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin