Oy verip yorum yapmayı unutmayalım<3
Bu kitapta geçen olaylar,kurum ve kuruluşlar birer hayal ürünüdür.
İyi okumalarr.
***
"Almina, kızım gel hadi." Mihriban teyzenin sesiyle olduğum yerde dikilmeyi bıraktım ve içeriye yöneldim. Gitmişti evet üzerinden dakikalar geçmişti. Her şeyin üst üste gelmesinden dolayı da olabilirdi bilmiyorum ama içimde değişik bir his vardı,korku muydu endişe mi anlayamıyordum.
Kapıyı kapatıp kollarımı bedenime sardım ve yürümeye devam ettim.
"Gelin hanım buraya gel bakalım." Salonun önünden mutfağa geçecekken salondan yükselen ses Berire hanıma aitti. Önümden ilerleyen Mihriban teyze, mutfağın kapısında durup bana döndü.
Gözleri endişeliydi nedenini çok anlamadım ama bildiğim bir şey varsa o da Zafir'in ve Mihriban teyzenin de Berire hanımdan haz etmediğiydi.
Gözlerimi açıp kapattım,rahat olmalarını istiyordum çünkü kendime zarar verdirmeyecektim evet elbette ki Berire hanıma da saygısızlık etmeyecektim ama bir noktada da müdahale edecektim.
Gülümsediğimde o da karşılık verdi ve derin bir nefes alarak salona doğru döndüm.
Salondan içeriye girdiğimde bütün ağırlığıyla oturan ve ezici bakışlarıyla beni süzen kadına üstten bir bakış attım. Ayakta durup bekledim,ardından güçlü bir ses tonuyla konuştum.
Az önce duygularım gitmişti,kalbim de onun göğsünde ona emanetti. Canım,canıma emanetti ve artık kendime odaklanmalıydım,en başta kendim için sonra onun için güçlü durmam gerekiyordu.
"Sizi dinliyorum Berire hanım."
Yüzünde bir gülüş belirdi ardından kafasını kaldırıp dudaklarını yaladı,kırışıklarla bezeli yüzünde kara gözleri cam gibi parlıyordu.
"Otur da öyle dinle,bana üstten üstten konuşma." Dediğinde bıkkınca bir nefes verdim. Göğsümde birleştirdiğim kollarımı indirip onun oturduğu koltuğun karşısındaki koltuğa oturdum.Kalçamı geriye vererek dirseklerimi dizime dayadım ve hafifçe öne meylettim.
Ellerimi birleştirdim,rahat bir pozisyon aldım. Normalde bir büyüğümün karşısında böyle oturmazdım. Bana göre hoş bir hareket değildi bu kadar rahat ve umursamaz görünmek. Fakat bu kadının da hâl ve hareketleri, sözleri de dahil olmak üzere davranışları saygıyı hak eden cinsten değildi.
"Üstten üstten konuşmuyorum Berire hanım,şimdi tekrardan sizi dinliyorum." Dedim sakin bir dille.
Gür ve kulak çınlatan kahkahası boş salonda yankılandı.
Yutkundum ve geriye doğru çekilip dik bir şekilde oturdum,kahkahasını izledim o ise sanki çok komik bir şey varmış gibi gülüyordu. Bu kadar çok neye gülüyordu anlam verememiştim belki de ona bir randevu ayarlamalıydım.
Gülüşünü aniden kesince randevu teklifimi sunmaya karar verdim, sanırım birazcık psikolojik sorunlarımız vardı. Yüzünde beliren iğrenti ve öfke kaşlarımı çatmama neden oldu.
"Aynı onun gibisin,dik kafalı,kindar... Bakışlarından nefret yağıyor ama çok da iyi gizliyorsun. Onunla vakit geçireli ona benzemişsin ya da torunum aynı kendi gibi birini bulmuş." Elini, öylesine örttüğü şalına götürdü ve şalı boynuna indirdi.
Sonra tekrardan ilgi odağı ben oldum.
Zafir'e benzemek bir onurdu,o da bana benzeyebilirdi ben bunda bir sorun göremiyordum zaten seven insan sevdiğine benzerdi. Evet,Zafir öfkeli bir adamdı açıkçası buna anlam veriyordum çünkü yıllarını dağlarda ya da eğitimlerde geçirmişti. Görmediği kötülük, yaşamadığı olay kalmamıştı ki keza dağa ne amaçla çıktığı belliydi karşısındakilere öfkelenmemek içten bile değildi ben bile sadece üç ay kalmama rağmen yaşadıklarım sebebiyle, gördüklerimle hayata karşı nefret dolmuştum,herkese karşı güven sorunlarım arşa ermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVRULAN KÜLLER
ActionVatan hainleri tarafından kaçırılıp aylarca tutsak edilen bir kadın. Görevinde başarılı, vatanı için canını feda etmeye hazır bir Türk askeri. Ve onların geçmişlerinden beri verdiği zorlu hayat mücadelesine eklenen tutkulu bir aşk hikayesi. *** Gözl...