40.Bölüm "SUİKAST"

732 41 53
                                    

Biliyorum biraz kızgın ya da sitemli olabilirsiniz ama içimden yazmak gelmiyordu,şimdi ise bölümü sizlerin huzuruna sunuyor ve beklettiğim için özür diliyorum.

Sizleri seviyorum,oy verip yorumlar yapmayı unutmayınnn.

***

Yeni bir güne başlayalı dört saat olmuştu,Mihriban anneye gitmek için hazırlanıyordum çünkü kahvaltıya davetliydik. Üzerime giydiğim, bebek mavisi elbisenin bilek kısmından genişleyen kollarını düzelttim,elbise bedenime tam oturmuştu, V yakaydı ve çarpraz şekilde göğsümü sarmıştı. Saçlarımı dağınık topuz yapmıştım, gümüş halka küpelerime aynı renk kolye eşlik ediyordu. Tabi boynumdan hiç çıkarmadığım kolyem yerli yerindeydi.

Çok bir makyaj yapmamıştım yine de aynada yüzümde herhangi bir pürüz var mı diye kontrol ettim ve makyaj masasındaki parfümümden bir iki fıs sıktım. Çantamı da alıp aşağı inerken rahat, şık ve temiz kokuyor olmanın keyfi içerisindeydim.

Salonun kapısına vardığımda, yerde oturup sehpada oje süren kıvırcığa baktım. "Tuo,ben çıkıyorum!"

"Tamam aşkım. Çok selam söyle,özrümü ilet lütfen." Gözlerimi kapatıp açtım ve ona öpücükler attım.

"Söylerim..." Ben dışarıya çıktığımda kapımda bekleyen Erdem ile derin bir nefes aldım. Bu durum birkaç gündür böyleydi,şehit vermemizin üzerinden hemen hemen bir haftadan fazla bir zaman geçmişti,Zafir ise bir haftadır karargahtan ayrılmamış ve kısa zamanlı ziyaretlerinde de güvenliğimizi sağlamak için hem annesinin hem de bizim evimizin etrafına bir sürü adam yığmıştı. Başlarında da Erdem ve Kadir görevliydi.

Hepsi Zafer olacak o adi yüzündendi. Herkes tedirgindi ama kimse birbirine belli etmiyordu,Zafir dışında...

"Günaydın yenge,nereye?" Erdem hemen dibimde bitti ve elindeki telefona bir şeyler not alırken benimle birlikte yürümeye başladı.

"Günaydın Erdem,anneme gidiyorum." Bahçe kapısını açıp önden geçmemi sağladığında ufak bir tebessüm ettim.

"Tamam yenge." Derken ellerini önünde birleştirdi ve kapıdan çıktığım ilk anda nerede duruyorsa aynı yerde konumlandı. Birkaç adamın gözleri üzerimdeyken tedirgince kıpırdadım ki onların da polis olduklarını biliyordum.

Bana bakanlara ve bakmayan herkese de hafif yüksek sesle "Kolay gelsin." dedim ve teşekkürlerini duyduktan sonra arkamı dönüp karşı eve ilerledim.

Kadir de orada beni karşılaştığında Erdemle aramızda geçen diyalogun benzeri Kadir ve diğer görevliler ile de geçti.

Zili çalmış bekliyorken kapı Suzan teyze tarafından açıldı.

"Hoş geldin kızım." Suzan teyzeye tebessüm edip sarıldım. "Hoş buldum. Nasılsınız?" Dediğimde elimdeki hırkayı almış ve portmantoya asmıştı.

"İyi diyelim iyi olsun,sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim çok sağ olun."

Birlikte içeriye yürürken ayak üstü sohbet ettik. Salona girdiğimde annem yeni uğraşlarıyla kaldığı yerden devam ediyordu.

Dört gündür Zafir'in evini düzenleme işine girilmişti,çeyizler de doğal olarak oraya götürülüyordu. İki gün sonra da benim eşyalarım yavaş yavaş oraya gidecekti.

"Anne,neler yapıyorsun?" Derken yerde oturmuş önünde bir sürü havlu,el işlemeli örtüler,yemek takımı setleriyle cebelleşen annemin yanına ilerledim. Bu dört günde bir sürü eşya götürülmüş hatta o evdeki bir takım eşyalar da yardıma ihtiyacı olan insanlara dağıtılmıştı, hâlâ daha bu kadar eşya olması beni çok şaşırtıyordu.

SAVRULAN KÜLLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin