Aynı evde

5.3K 140 3
                                    

Yazar'dan
Asiye Gökhan'ın dikkatini güzel dağıtmıştı ama elbisesi buruşmuştu. Sızlandı biraz kocasına. "Of Gökhan yaa. Mahvolmuş elbisem." Çekiştirerek biraz düzeltti elbisesini. Gökhan da üstünü giyindikleri sonra Asiye'ye sokuldu yine. "Bir işler karıştırdığınızı anladım Asiye Hanım ama dikkatimi dağıtma şekliniz hoşuma gitti, başardınız, daha sık yapın." Diyerek dudaklarına öpücük bıraktı karısının. Asiye kıvranmaya başladı. "Şey, sen neyi nerden anladın ya?" "Senin hiç adetin mi Asiye'm seni özledim demek? Yemem bunları" diyerek karısının yanağından makas aldı Gökhan. "Şimdi neymiş bakalım karın ağrın anlat." Dedi Gökhan. Asiye aklına gelen cinlikle gülümsedi. Hafif parmak ucuna çıktı. Kocasının kulağına yaklaşarak, "Eğer beni daha fazla sıkıştırmazsan, gece devamını getireceğim." Diye fısıldayıp bir öpücük kondurdu kocasının kulağının altına. Gökhan fena etkilenmişti. Dona kaldı karısının bu hareketiyle. Sen de az değilsin be diye geçirdi kadın içinden. Gökhan öyle duruyorken hemen kollarından sıyrılarak odadan çıktı. Gökhan da arkasından indi aşağı. Kızlar oturmuştu. "Nereye kayboldun yenge?" Diye sordu Ceylin. "Ya küpemin tekini kaybettim de odada mı düşürdüm diye çıkmıştım." Diye bir yalan attı Asiye. "Hmmm..Gökhan abim de seninle aradı mı küpeni?" Diye sordu Ceylin sırıtarak. "Evet canım ne olacaktı ki bir elin nesi var iki elin sesi var diye çağırdım kocamı birlikte aradık." Dedi Asiye kendini savunarak. "Doğru diyorsun yengem. İki elin sesi olmuş" dedi Ceylin en sonunda kendini tutamayarak bir kahkaha attı. "Ay Ceylin ne diyorsun sen be sabahtan beri sorguya çektin beni." "Yengelerin gülü küpelerinin ikisi de kulağında maşallah şangır şangır parlıyor. Bir de yerinde olsam rujumu düzeltirdim. Ne yaptığınızla ilgili fazlasıyla bilgi edindim şu yüzüne bakarak" diye kahkaha attı Ceylin. Asiye rujunu düzeltirken "fesat görümce" diye söylendi. "Bacaksız rahat bırak karımı" diye geldi Gökhan ve Asiye'nin saçlarına bir öpücük kondurdu.
Ceylin arada Alp ile göz göze gelse de kaçırıyorlardı gözlerini birbirlerinden.
Alihan ve Neva'nın yanında ise sürekli onlarla tanışmak isteyen, konuşmak isteyen insanlar vardı. Biraz oyun, biraz sohbet derken bitmişti düğünleri. Neva kırgın olsa da sarılmıştı babasına. Yapacak başka bir şeyi yoktu. Abisiyle uzun uzun sarılırken "Alp, sen İstanbul'a gidince ne yapacağım ben sensiz?" Diye sızlandı. "Gitmiyorum güzelim, Mardin'deyim artık." Diye fısıldadı Gökçe'sinin  kulağına. Kadının kafasını kaldırıp öyle bir bakışı vardı ki abisine, dolu dolu, mutlu. Alp bir öpücük kondurdu kardeşinin alnına. "Sen ne zaman Alp desen, elini tutacağıma söz veriyorum." Dedi. Alihan'a dönerek konuştu. "Bu at ağızlı seni üzerse söyle, gömeyim hemen" diyerek burnunu iki parmağına sıkıştırdı kardeşinin. Gökçe hafifçe kıkırdadı. Bu ses Alihan'ın kulaklarına dünyanın en güzel sesi gibi gelmişti.
Neva ona gösterilen odaya çıkmıştı. Alihan'la odalarına. Gelinliğini üstünden çıkarmadan duvağını çıkardı önce. Sonra da makyajını silerken Alihan gelmişti. Giyinme odasından pijama aldığını gördü. Alihan kapıya yönelecekken Neva merakla sordu. "Burada yatmayacak mısın?" Diye sordu. "Dini nikahımız olmadı henüz. Yarın sabahtan olacak. O yüzden yanında yatmam uygun olmaz." Diye açıkladı. Neva kafasını salladı. Alihan odadan çıkınca giyinme odasına girdi. Bunlar onun aldığı kıyafetler değildi. Hele bu çamaşır ve gecelikler... Fatma Hanım'a sinir olup mağazadan çıkmıştı ama yine de vardı giyinme dolabında bunlar.
Yorgunluktan bir tane siyah pijama takımı alıp giyinip uyumuştu.
Sabah 7 gibi kalktı Neva. Saçında yarım kilo saç spreyi vardı ve rahatsız olmuştu. Banyoya girip duşunu aldı. Saçlarını kuruttu ve üstüne bir gömlek elbise giydi.

 Saçlarını kuruttu ve üstüne bir gömlek elbise giydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Altına da bir sandalet giydi. Fena durmuyordu elbise. Hemen ince bir göz kalemi sürüp odadan çıktı. Aşağı inince masayı kuran Asiye'yi gördü. "Günaydın" dedi Neva gülümseyerek. "Günaydın Gökçe, nasıl rahat uyudun mu?İstediğin bir şey var mı hazırlasınlar hemen" diye art arda konuştu Asiye. "Evet rahatım, çok teşekkür ederim." Diye samimiyetle gülümsedi. Sevmişlerdi birbirlerini. "Yardım edebileceğim bir şey var mı?" Diye sordu Neva. "Yok yok. Aslında Leyla ve Melahat abla hallediyorlar da sıkıldım, yardım edeyim dedim ben de" dedi Asiye. Yukarıdan büyük bir gürültüyle inen üç tane kıza baktı Neva. "Elif gebertirim seni ver o telefonu bana." "Ama Ceylincim hiç anlatmıyorsun bize sevgilini." Diye alayla gülerken Asiye araya girdi. "Şşt susun. Valla sizi Gökhan'dan ben bile kurtaramam." O an sustu kızlar. Ceylin telefonunu aldı. Alp sadece Neva'yı sormuştu ona ama Elif başka yerlere çekmişti. "Yengelerin gülü, çok güzel olmuşsun yine" dedi Elif Neva'ya. "Teşekkür ederim" dedi Neva gülümseyerek. Fatma Hanım geldiğinde, bu 5 genç kadına da ters bir bakış atıp günaydın diyerek yerine oturmuştu. Alihan ve Gökhan da gelince oturmuşlardı masaya. Fatma hanım başta oturuyordu. Onun bir yanında Gökhan, diğer yanında da Alihan oturuyordu. Alihan, Neva'yı yanındaki sandalyeye oturtmuştu. Gökhan'ın yanında da Asiye oturuyordu. Asiye'nin yanında Ceylin, Neva'nın yanında da Elif ve Ceren oturuyordu. Güzel bir cumartesi, kahvaltı yapıyorlardı. Neva içinde bulunduğu ortamdan çekiniyordu, yabancı hissediyordu.
"Ne o gelin hanım beğenmedin mi kahvaltımızı?" Diye sordu Fatma Hanım. Alihan, Neva'nın tabağına baktı. "Beğenmediğin bir şey mi var?Söyleyelim değiştirsinler hemen." Dedi. "Yok..her şey çok güzel ama pek yemek istemiyorum." Alihan nefes verdi. Zorlasa ters tepecekti. Bir şey söylemeden önüne döndü.
Hoca geldiğinde imam nikahları da kıyılmıştı. Alihan mehir olarak İstanbul'da üç villa, 53 kilo altın, 80 tane de bilezik vermişti.
Artık hem resmî olarak hem de Allah katında evliydiler.
İmam nikahından sonra kahvelerini içiyorlardı salonda. "Benim çok saygıdeğer yakışıklı abilerim." Diye girdi lafa Ceylin. Gökhan "Ceylin'im sen de uğraşma, bizi de uğraştırma abim. Ne istiyorsun?" "Alışverişe çıkabilir miyiiiz? Noluuuur?" Diye sordu Ceylin direkt olarak. "Tamam gidin." Dedi Alihan. Yanındaki karısına döndü. "Sen de gitmek ister misin?" Diye sordu. Neva gözlerini Asiye'ye çevirdi. Asiye'yi yalnız bırakmak istemedi. Gökhan da Asiye'ye dönüp "İstersen sen de git yavrum?" Dedi. Asiye de heyecanla kafasını salladı.
Hemen hazırlanıp çıkacaklarken Alihan, Neva'yı durdurdu. "Neva, bir saniye bakar mısın?" Neva Alihan'ın çalışma odasına girdi. Bir kredi kartı verdi Alihan. "Bu senin, ne istersen alabilirsin, düşünmene gerek yok. Bir de bu da senin arabanın anahtarı. Beğenmezsen değiştirebiliriz de, söylemen yeterli." Dedi Alihan. "Çok teşekkür ederim. Hiç gerek yoktu." Dedi Neva. "Gerek vardı, teşekkür etme bana hiçbir zaman. Sen benim karımsın. Her şeyi hak ediyorsun." Dedi Alihan yumuşak ses tonuyla. Gülümsedi Neva. Bu sefer içten gülümsemişti. Alihan'ın içi ısındı.
Kızların yanına indiğinde Ceylin Neva'nın elindekilere bakıp sırıttı. "Alihan Arslanoğlu yapacağını yapmış yengem." Gülümsedi Neva.
Arabasının plakasında bile "NGA" harflerini yaptırmıştı Alihan. Siyah bir Range Rover almıştı. O her şeyin en iyisine sahipse, karısı Neva da her şeyin en iyisini kullanacaktı.
Çarşıya gittiklerinde Neva kendi zevkine göre bir sürü kıyafet almıştı. Kızlar onu öyle sahiplenmişlerdi ki, çok mutluydu onlarla.
Elif Neva'ya dönerek, "Şu aldığın elbiselerle Alihan Arslanoğlu'nu çıldırtacaksın yengelerin gülü." Dedi. "O niye çıldıracakmış ki, ben beğeniyorum, ben giyiniyorum. Ona ne?" Dedi Neva kendine güvenerek. "Aah ah eltim, ben de evlendiğimde aynı şeyi söylemiştim. Bu Arslanoğlu ailesinin herifleri yabani yabani. İndirip yakmıştı hepsini 3 günlük evliyken." Dedi Asiye. Ceylin pis pis sırıttı. "Yalnız, Asiye yengem, şu 2 ayda adama neler yaptıysan, o 3 günlük evli halinizdeki Gökhan Arslanoğlu'nu baya bi yonttun." Asiye utandı. "Aman ne yapacağım be ben ona. Onun düzelesi varmış." Dedi. "Valla yengem, çok iyi yöntemlerin var artık nereni öptürüp elletiyorsan adama." Diyip kahkaha attı Ceylin. Asiye hariç hepsi gülmeye başlamıştı. "Aşk olsun Gökçe sen de mi?" Dedi Asiye. Gökçe kahkahalarını bastırmaya çalışırken "pardon" diyebilmişti sadece. Ceren araya girmişti. "Seni de göreceğiz küçük yenge." Demişti Gökçe'ye. Bu sefer kızarma sırası Neva Gökçe'deydi.
Kocaman poşetlerle eve dönmüşlerdi. Gökhan görünce sırıttı. "Aha ocağımıza onlarca incir ağacı dikilmiş abi." Dedi. Alihan da gülümsedi. Neva mutlu olsundu yeter ki. Gökhan da kardeşlerinin, karısının para harcamasına kızmazdı, onlardan kıymetli değildi ama takılmak hoşuna gidiyordu. Asiye aldıklarını dolabına yerleştirmek için odasına çıktığında Gökhan da arkasından çıktı. "Bana da bir şeyler var mı Asiye'm?" "Ayy Gökhan bak sana üç tane gömlek ve tişört aldım. Çok yakışacaklar sana." Diyip paketleri açacakken, Gökhan durdurdu onu. "Yok yavrum, şöyle gözlerimi bayram ettirecek şeylerden bahsediyorum." Diyip Asiye'yi kolları arasına aldı. "Terbiyesiz." Dedi gülerek. "Ben de ekmeğimin peşindeyim be yavrum. Unutmadım dünkü sözünü de, uyuyakaldın kıyamadım ama Gökhan Arslanoğlu bu sözleri unutmaz." Diyip dudaklarına yöneldi kadının. Akşam yemeğine kadar 1 saatleri vardı.

KıvılcımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin