Nefret

5.3K 139 2
                                    

Yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemezseniz çok mutlu olurum :)

Yazar'dan
Akşam yemeği saati geldiğinde tüm aile maşadaydı. Sadece akşama kadar Neva Gökçe ve Alp 8 kere konuşmuşlardı. Her saat başı arıyordu neredeyse. Bu gece Alihan ve Neva ilk defa aynı odada kalacaklardı. Acaba bir beklentisi olacak mı diye düşünmeden edemedi Neva. İçi içini kemiriyordu. Alihan'ın ise aklından yarın Neva'yı çiftliğe götürmek vardı sadece. Biraz hava alsın istiyordu. Çok boğulmuştu genç kadın, farkındaydı Alihan.
Neva küçük küçük yemeğini yiyordu Fatma Hanım'ın iğneleyici bakışlarına maruz kalıyordu. Elif ortadaki tabaktan börek alıp Neva'nın tabağına bıraktı. "Yengem biraz yemeye çalış Allah aşkına" diye fısıldadı. Kafasını salladı Neva. Böreğini yedikten sonra daha fazla bir şey yiyemeyeceğine karar verdi. Masadan kalkacakken Fatma Hanım'ın sesiyle durdu. "Nereye gelin hanım?" "Yemeğimi bitirmiştim, afiyet olsun." Dedi. Asiye kaş göz ediyordu. "Asiye'ye mi sorarsın, kızlara mı sorarsın bilemem ama bir an önce bu konağın adetlerini öğrensen iyi olur gelin hanım. Bu evde ben masadan kalkmadan kalkamazsın." Diye azarlayınca Alihan ayağa kalktı. "Anne, ses tonuna dikkat et. Karşındaki öyle bağırabileceğin herhangi bir insan değil." Diyerek sindirmişti annesini. Neva'yı da alarak odalarına çıkmışlardı. Alihan bir daha konuyu açmamış, Neva da hiçbir şey söylememişti. Alihan aşağıda sanki gerginlik yaşanmamış gibi yatağın ucunda oturan Neva'nın yanına oturdu. "Eğer istersen yarın baş başa çiftlik evine gidebiliriz." Dedi Alihan. Neva onaylar anlamda başını salladı. Gergindi. Alihan ona bir şey yapacak mı diye tedirgindi. Alihan ayağa kalkıp giyinme odasında pijamalarını giydi. "İstersen sen de üstünü değiştir, film izleyelim birlikte" diye teklif sundu Neva'ya. Neva inanamadı. "Ciddi misin?" Diye sordu Alihan'a. "Evet, istediğin bir film var mı? Yoksa seçeyim mi?" Diye sordu. "Sen seç" dedi Neva. Dantelli olanları es geçerek düz, pembe, şortlu bir pijama takımı seçti Neva kendine. Şort bacaklarını açıkta bırakmış olsa da, o kadar da değil diye düşündü içinden. Şortu dışarıda da giyiyordu zaten utanılacak ne vardı ki? Alihan'ın yanına gitti. Odalarındaki oturma grubunda Alihan filmi seçmiş, Neva'nın gelmesini bekliyordu. Neva'nın yanına gelmesiyle göz ucuyla bacaklarına baktı istemsizce. İlk defa birlikte uyuyacaklardı. Bundan sonra da ayırmazdı Alihan zaten Neva'yı. Filmin komik yerlerinde Neva kahkaha atarken Alihan'ın kalbindeki o çiçekler, yeniden açıyordu sanki.
Neva erken yatar, erken kalkardı. Saat 12.00'ye gelirken, Neva iyice uykusunun geldiğini hissetti. Alihan da anlayınca, "uyuyalım mı?" Diye sordu. Neva onaylar anlamda kalkıp, Alihan'a sırtını dönerek, yatağın ucuna doğru yatmıştı. Alihan da ona doğru dönmüştü. Kadının sırtını görüyordu. Alihan, çoktan uyumuş olan Neva'yı incelerken kendisi de uyumuştu. Burnunda, kendinden uzakta uyusa da sevdiği kadının saçlarının kokusu vardı.
Sabah ilk Alihan uyanmıştı. Neva'ya baktı. Sırt üstü yatmış, bir eli yanına düşmüş, saçları yastıkta dağılmış Neva'yı inceledi. Her zerresini hafızasına kazımak istiyordu. Dudakları, kaşları, gözleri, saçları o kadar güzeldi ki. Kadını öpmemek için çok zorluyordu kendini. Neva'nın kıpırdandığını gördüğünde kendisi de yavaşça kalktı yataktan. Önce duşa girdi. Sonra giyinme odasından bir pantolon, bir de Polo yaka tişört aldı. Hafta sonları takım elbise giymeyi bırakırdı. Bu sırada Neva da gözlerini açmış mahmur gözlerle tavana bakıyordu. Alihan odaya geri döndüğünde uyanmış olan Neva'yı görünce "günaydın." Dedi. Neva da ona aynı şekilde cevap verip lavaboya gitti. Duşunu alıp siyah bir tayt, üstüne siyah v yakalı, kalçalarını kapatan bir tişört giymişti. Eylül ortasındaydılar. Hava çok dengesiz, bir soğuk bir sıcaktı.
Tişörtü de ne güzel oturmuş maşallah dedi iç sesi. Sonra kafasını sallayıp kendine geldi Neva. Giyinip çıkmıştı. Alihan ile birlikte indiler kahvaltıya. Herkes masaya oturmuştu bile. Geç gelen gelinini gören Fatma Hanım, "uyanamadınız herhalde gelin hanım. Ne o çok mu yoruldunuz akşam?"dedi. Neva bu kadının saçına yapışmamak için kendini o kadar zor tutuyordu ki. "Anne. Bir daha karıma laf söylediğini duymayacağım." Dedi Alihan annesini uyararak. Annesi, evde sevilen bir figür değildi. Çocuklarını, sırf kendisinin güvencesi olsun diye doğurmuş bir kadındı. Bunu da çocukları küçükken açıkça dillendiren bir kadındı. Kocası 3 yıl önce vefat etmişti. Neva bu eve gelene kadar oğullarını çok güzel kontrol ediyordu. Gökhan, Alihan'a göre daha yumuşak başlıydı. Ama Alihan'ın değiştiğini gören Gökhan'ın da değişeceğinden korkuyordu annesi. Fatma hanım kendisine çıkışan oğluna cevap vermedi. Masaya gelen patatesli gözlemeyi görünce yutkundu Neva. Evlenmeden önce gittikleri kahvaltıda, Neva'nın tabağına aldığı ilk şeyin patatesli gözleme olması dikkatini çekmişti Alihan'ın, geceden mutfağa söylemiş hazırlamalarını istemişti. İştahla aldı gözlemeden tabağına. "Aaa yengem yemek yiyor. Artık fotosentez yaptığını düşünmüştüm yenge." Dedi Ceylin. "Patatesli gözleme en sevdiğim şeylerden biri olabilir." Dedim aşkla gözlememi yerken. Alihan bu haline bıyık altı güldü.Neva'nın yanında oturan Elif, Neva'nın kulağına eğilip, "Alihan abim yaptırmış." Diye fısıldadı. Neva yan yan Alihan'a bakmıştı. Bu adam ona değer veriyordu. Ama Neva'nın Alihan'a alışması lazımdı.
Fatma hanımın kendisine ters bakışlarını gören Neva, kadını daha da delirtmek istedi. Elini yanındaki Alihan'ın omzuna koyup "Alihan.." diye seslendi. Alihan kadının bu haline şok geçirmişti. İlk defa ona dokunmuştu. "Efendim?" Diye sordu düz tutmaya çalıştığı sesiyle. "Biz bugün baş başa çiftliğe gidecektik ya. Yola çıksak mı yavaştan?" Dedi Fatma Hanım'a bir bakış atarak, kadından nefret ediyordu. Gökhan sırıtarak "Vaay abim, yengem iyi eğlenceler." Derken Neva kızarmıştı. Asiye masanın altından Gökhan'a susması için küçük bir tekme atmıştı ama Gökhan'ın sırıtışı yok olmamıştı.
Neva'dan böyle hamle gelmesine oldukça şaşkındı Alihan. "Tamam, kalkalım." Dedi. 1 gece kalacaklardı sadece. Yarın sabah da çiftlikten ayrılacaklar, Alihan Neva'yı konağa bırakacak, sonra işe gidecekti. Neva ve Alihan kendilerine küçük bir çanta yapmışlardı. Yolda giderken tek kelime etmedi Neva. Alihan da bir şey söylememişti. Eve yaklaştıklarında önüne gelen marketin önünde durmuştu Alihan. "Evi temizlettim ama yiyecek hiçbir şey yok. Biraz alışveriş yapalım." Dedi. Neva kafasını sallayıp indi arabadan. Birlikte reyonları geziyorlardı. "Canının çektiği bir şey varsa söyle mutlaka tamam mı?" Diyordu Alihan sık sık. Neva hiçbir şey almamıştı. Ta ki dondurmaları görene kadar. Gözleri ışıldamıştı. Alihan gülümsedi hafifçe. "Hangisinden istiyorsun?" Diye sordu. Şuan canı neredeyse hepsini istiyordu Neva'nın. Hangisini istediğini düşünürken, Alihan dolabı açmış, her çeşidi koymuştu sepete. Neva bir gülümseme bahşetti Alihan'a. "Teşekkür ederim." "Bana teşekkür etme Neva." Dedi Alihan sadece. Ne olurdu rica ederim dese sanki
Büyük bir çiftlik evine geçmişlerdi. Neva bagajdan birkaç poşeti alacakken Alihan onu engelledi. "Sen alma, belin ağrımasın. Cebimden anahtarı alıp içeri geç sen, ben de geliyorum." Dedi. Neva başıyla onaylayıp büyük eve geçti. Alihan da poşetleri alarak eve geçti, mutfak masasına koydu hepsini. Neva üşümüştü. Zaten hep normalden biraz fazla üşürdü. Ama artık Mardin yaz sıcaklarından çıkmış, sonbahara geçmeye başlamıştı. "Üşüyor musun?" Diye sordu Alihan. Neva "biraz" dedi. "Ben şömineyi yakayım o zaman, sonra gelir bunları yerleştiririz dolaba." Diyip salona girdi Alihan. Neva ise buzdolabına yerleştirmişti her şeyi Alihan gelene kadar. "Aç mısın?" Diye sordu Neva. Öğleni geçmişti artık saat. "Biraz acıktım." "Tamam, sen istersen televizyon falan izle, 1 saate hazırlarım yemek." Dedi. Neva, bugün ona eskiye nazaran daha yakın davranıyordu. "Yardım etmek isterim, ama elimden pek geldiğini söyleyemeyeceğim. Ama masayı hazırlayabilirim?" "Gerçekten gerek yok, ben hallederim." Diyip makarna için suyu tencereye koyup ocağın altını yakmıştı bile. Hayatının büyük bir kısmını eğitim ile geçirmiş olsa da mutfağa da ilgisi vardı ve yaptığı yemekler genel anlamda beğenilirdi. Bir yandan da mercimek çorbası yapıyordu. Mercimek ve sebzeleri de haşlanması için ocağa koydu. Su kaynayınca makarnayı da ekleyip yaşlanmasını beklerken makarna için domates sosu yapmaya başlamıştı bile. Alihan ara ara Neva'ya çaktırmadan, mutfak kapısına gelip Neva'yı süzüyordu. O kadar güzeldi ki. Baş başalardı, karısı yemek hazırlıyordu. Neva'yı gördüğü zaman hayal ettiği anlardan birisi de buydu. Daha çok hayalleri vardı ama onları sonraya saklıyordu.
Makarna haşlanınca, süzüp sosla karıştırdı. Mercimek çorbasının sebzeleri de yumuşayınca blenderdan geçirdi. Yemekler hazır olduğunda iki tabak, çatal ve iki bardak alarak salondaki masaya gitti. Masayı kurdu. Yemekleri de tabaklara koyduğunda "yemek hazır" diye seslendi hafifçe. Ama Alihan'dan bir cevap alamadı. Koltuğa doğru yaklaştığında Alihan'ın koltukta uyuyakaldığını fark etti. Kenardan bir battaniye alıp örttü üstünü. İstemsizce Alihan'ın kahverengi saçlarına gitti eli. Hafifçe okşadı. Ne yapıyorum ben, kendine gel Neva diyerek ellerini çekti. Diğer koltuğa da oturarak Alihan'ın uyanmasını bekledi.
Ceylin'den
Günlerdir Alp ile konuşmamıştık. Çok etkilenmiştim ondan. Bana birkaç kez Neva'yı sormuştu. Çok düşkündü ona. Düğünden hemen sonraki gün de, annesi ve babasıyla birlikte İstanbul'a gideceğini, birkaç işinin olduğunu yazmış, bir daha da konuşmamıştık. "Pst.." diye seslenen Elif ile kendime geldim. "Ha?" Gibi anlamsız bir ses çıkardım. "Enişte adayını mı düşünüyorsun?" Diye sordu Elif sırıtarak. "Ay ne eniştesi be bücür. Bir daha bu konuyu açarsan yemin ederim suratına bakmam, Gökhan abimi de üstüne salarım." "Aman tamam be. Zaten Gökhan abim yarın şirketin hesaplarıyla ilgili 100 tane iş kilitledi bana. Küsüm ben onunla." "Sen mi bana küstün kız?" Diye içeri girmişti Gökhan. İnşallah bundan öncesini duymamıştır diye geçirdim içimden. Yoksa olmayan sevgilim de giderdi. "Ya abi, o kadar iş verilir mi? Yazlık günah değil mi gencecik kızım ya. Şuan benim fink fink gezmem gerekirken sabahtan akşama kadar hesap kontrol ediyorum." Diye sızlandı Elif. "Yine gez abim, ama hafta sonu gez." Diyerek kolunun altına aldı Elif'i. "Sen var ya..." diye parmağını salladı Elif Gökhan'a doğru. Sonra ellerini havaya kaldırarak dua etti "Allah sana inşallah bir kız çocuk verir Gökhan Bey de, ben de halası olarak ona türlü türlü taktikler veririm, süründürür seni." Dedi. Abimin suratına kahkaha attım.
"Ne taktiği be?" Diye sordu. "Valla bilmiyorum artık abi." Diye sıyrıldı Elif. "Elif ne taktiğinden bahsediyorsun?" Diye takip etti Elif'i. İçine kurt düştü bir kere. Ceren de Elif'e gıcıklık olsun diye araya girdi. "Erkek tavlamalı taktikler falan abi" diyerek güldü. Elif tam Ceren'e doğru "senin saçını yolarım" diye hamle yapacakken, Gökhan yumuşakça belinden tuttu Elif'i. "Gel bakalım Elif Hanım." Dedi.
Yazar'dan
Elif kedi gibi kalmıştı kalıplı vücudunun yanında. "Buyur abilerin en yakışıklısı.." diye sevimli sevimli gözlerini kırpıştırdı. "Sen benim ileride kızıma öğretecek kadar iyi biliyorsun herhalde bu taktikleri" diye tek kaşını kaldırarak Elif'e baktı. "Yok abi" falan diye sevimli sevimli lafı çevirmeye çalıştı Elif. O sırada salona Asiye girmişti. "Asiye yavrum, kızımızı halalarından uzak tutmamız gerek." Diye söylendi Gökhan. "Haydaaa niye genel konuşuyorsun şimdi halayız biz de burada hala." Diye sitem etti Ceylin. "Hepinizde o potansiyeli görüyorum...hepinizde" dedi Gökhan gözlerini kısarak. "Aşkım, bizim kızımız var da benim niye haberim yok bundan?" Diye Gökhan'a sorunca üç kız da kahkaha attı. "He yok dimi?" Asiye kafasını olumsuz anlamda sallayarak "cık" dedi. Ceylin "senin kızın yok, sen beni çıldırtmak mı istiyorsun, Senin, kızın, yok" deyince Gökhan hariç hepsi kopmuştu. "Bu üçü var ya.." diye kızları işaret etti. "Hepsi benim ayarlarımla oynadılar." Diyip Asiye'nin belinden tutarak avluya doğru yönlendirdi. Sonra arkasını döndü. "Ha Elif, yavrum, bu arada yarın sabahtan bilançoları da toparlayıp masama bırakıver bir zahmet." Dedi sinsice. Elif koltuğa attı kendini. "Acımasız adam." Diye söylendi.
Çiftlik evinde ise Neva, koltukta uyuyan Alihan'ı izliyordu. 1 saattir aynı pozisyonda izliyordu Alihan'ı. Mutsuz olduğunu söyleyemezdi. Ama iliklerine kadar mutluymuş gibi de hissedemiyordu. Kafasında çok fazla soru işareti vardı. Bunlara cevap almadan da kolay kolay rahatlayacak gibi değildi.

KıvılcımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin