4.Sezon/ 33.Bölüm/148.Bölüm
#Finaleson17Bölüm
🍃
"Ölmekten değil, dedektif. Yaşamak benim için daha korkutucu. Çünkü nasıl yaşayacağımı bilmiyorum. Ama daha önce kaç kez öldüğümü tahmin dahi edemezsin''
-SOBE-
🍃
-ASİYE-
Ne yapıyordum ben? Ne yapıyorduk böyle? Kazananı olmayan bir savaşa girmiştik sanki. Bir tarafta ben, Azrail, çocuklarım ve Tolga varken diğer tarafta tüm sevdiklerim vardı. Kim kazanabilirdi ki? Veya kim kazandığı anda aslında kaybettiğini fark etmeyecekti ki? Aynısını Doruk bana yaşatsa eriyip giderdim, toz olur uçardım, ayakta kalamazdım, onu affedemez yanında kalamazdım. Ama o benim yanımda kalmıştı. Zaten.. ne kadar bunu itiraf etmek istemesem de bizim hikayemiz de erkekler her zaman daha çok seviyordu.
Tamam yaptığım şey bencillikti farkındayım. Hatta.. olaya onların gözünden baktığım zaman saçmaladığımın da farkındaydım. Diyorum ya, benim yerime bunu yapan Asya, Aybike, Harika üçlüsünden biri olsa bende onlar kadar delirirdim. Fakat bu da benim doğrumdu. Doruk bir kere bensiz kalmıştı ve sonu ne onun için ne de Asya'nın bilekleri için iyi bitmemişti. Hayatta tutunacak bir dala ihtiyacı vardı, her baktığın da beni hatırlatacak bir şeye. Hem beni hem benden bir parçayı kaybetmesini göze alamazdım.
Şu an yanımda durarak oynadığı oyunu fark etmeyeceğimi zannediyordu veya umursamıyordu bilmiyorum. Fakat bende onun oyununa bir oyunla karşılık verecektim. O beni zorlayarak onu seçmeye ikna edemeyeceğinin farkındaydı, bende onu zorlayarak ikna edemeyeceğimin farkındaydım. O benim onu seçmem için uğraşırken bende çocuklarımızı seçmesi, onara tutunması için uğraşacaktım. Bedenim elverdikçe. Kalbim el verdikçe..
Kaç dakika Doruk ile zeminde öylece oturmuştuk bilmiyorum. Kaç dakika hıçkırıklar içinde ağlamış, sessizliğimizle birbirimize yalvarmıştık bilmiyorum. Bildiğim tek bir şey vardı; geçen sene Tolga ve Harika'nın önüne bile istemeden diz çöken adam bugün ayaklarıma kapanıp yalvarmıştı. Bu acı asla geçmeyecekti. Ne onun kalbinde ne benim kalbimde..
Sonun da ikimiz de toparlanmayı başarmış, sessizliğimize geri dönmüştük. Doruk beni usulca yatağın ucuna oturtup bacaklarıma önce pantolonumu geçirdi, ardından tişörtümü. Parmaklarının vücuduma temas etmesi sanki her seferin de kalbime ilerleyen bir elektrik akımıydı. Güçlü olmalıydım. Onlar hepsi ben tektim. Buradan dışarıya adım attığım anda tüm dünya üzerime gelecekti. Herkesin gözyaşı, acısı, korkusu, yalvarışı omuzlarıma yüklenecekti. Ben bu oyunda Asya'yı bile yenmeliydim. Asya Simal'i kendi oyununda, kendi icat ettiği oyunda hezimete uğratmalıydım. Başka şansım yoktu.
''Herkesi eve gönderdim..'' dedi Doruk omzuna çantamı takarken. O panik anında bile çantamı almayı kim akıl etmişti merak ediyorum. '' Burada kalabalık oluşturup başını ağrıtmanın mantığı yok..'' dedi hastanenin ilk değil ikinci kapısına yönelirken
''Arabayı arkaya mı park ettin?'' diye sordum şaşkınlıkla. Doruk ise gülümsemeye çalışsa da bakışlarını kaçırması iyi bir şey değildi.
''Hastaneye gelirken arabaya çok yüklendim, balatalar yandı. Taksiyle gideriz diye düşündüm..''
''Taksiyle bu çıkıştan da gidebiliriz neden beni bu çıkışa yönlendiriyorsun?'' soruma cevap alamadım. Şaşırmadım da zaten. Doruğun eli ellerimin arasında kıpırdanırken, gözlerini ise dışarı çevirmişti. Pasif agresiflik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonradan Gelen Bela: 2.KITAP 🐍✨️🦋🥀
Teen FictionSonradan Gele Bela: Altın Onlu serisinin ikinci kitabıdır. İlk kitap +200 bölüm sınırına ulaştığında bölüm eklenemeyeceği için hikaye buradan devam edecektir. Son sezonda Altın Onlu olmadıkları için bu kitabın başlığında o kısım yer almamaktadır. İl...