4.Sezon/ 34.Bölüm/ 149.Bölüm
#Finaleson16Bölüm
🍃
-ASİYE-
İnsanoğlu ölmekten korkardı. Yaratılışı buydu çünkü. Herkes ölümden korkardı sadece sebepleri farklı olabilirdi. Bazıları hayatının bitmesinden korkardı, bazıları arkalarında çocuklarını bırakmaktan korkardı, bazıları Cehenneme gitmekten korkardı, bazıları her ne kadar ruhumuz bedenimizde olmayacak olsa da o toprağın altında, dört tahtadan oluşmuş mezarın içinde nasıl nefes alacağını düşünüp korkardı. Herkes korkardı. Sadece sebepleri farklı olurdu.
Bu zamana kadar ölmekten korkmadım, korkmuyorum derdim. Çünkü her an ölebileceğimi biliyordum. Doruğa aşık olduğum anda Azraili dost edindiğimi biliyordum. Her gün ölme ihtimalim varken ölmekten korkmamın yeri yoktu. Sadece bir kez korktum o da ölmekten değil boğularak ölmekten. Şimdi ise korkuyordum. Şimdi ise ölmekten korkuyordum.
Doruk beni duşta yalnız bırakıp çıktığın da filmin sesini son ses açmıştım. O benim hıçkırıklarımı duymasın diye mi yapmıştım bunu, ben onun hıçkırıklarını duymayayım diye mi bilmiyorum. Kaç saattir suyun içindeydim. Su bile soğumaya başlamıştı. Fakat içeri geçecek gücüm yoktu. Doruk ile karşı karşıya gelecek gücüm yoktu. Aşağı da neler oluyordu bir fikrim yok. Korkuyorum. Ölmekten korkuyorum. Çünkü öldüğüm zaman arkamda artık sadece enkaz bırakacağımı kabullenmiştim.
Belki de onların dediği gibi olmalıydı. Çocuklarımdan vazgeçmeliydim. Tedavi işe yarayabilirdi yaşayabilirdim. Tekrardan hamile kalır ve.. en başından beri kurduğum mutlu aile tablosunu oluşturabilirdim. Belki de ben abartıyordum. İnsanlar dördüncü seviyede iken kanseri yeniyorlardı, imkansız gözüken tümörlerden kurtuluyorlardı belki bende yapabilirdim. Ne kadar güç olabilirdi?
Madem suyun içindeyim o zaman en azından saçlarımı yıkayabilirdim. Yanımda duran şampuanı alarak avucuma sıktım ardından saçlarıma sürdüm.. fakat..gördüğüm görüntü karşısında yeniden hıçkırıklarım dudaklarımdan dökülmüştü. Saçımın büyük bir kısmı avuçlarımın arasındaydı. Yavaş yavaş beni terk ediyordu. Her geçen gün biraz daha yok olacaktı. Doruk saçlarımı okşamaya kalktığın da avuçlarına saçlarım dolanacaktı. Gözleri dolacak ama benim için gülümseyecekti. Neyi seçmeliydim bilmiyorum bildiğim tek şey en azından bundan kurtulmam gerektiğiydi.
Derin bir nefes aldım. Ardından gözyaşlarımı yanaklarımdan silerek jakuziden çıktım. Aynanın karşısına geçip dolaptan elime bir makas aldım. Saçlarıma getirmek istiyordum, onları kesmek. Tedavi olacaksam zaten bunu asistanlar yapacaktı, tedavi olmayacaksam kendi kendine döküleceklerdi. Bunu izin veremezdim. Ben yapmalıydım. Fakat yapamıyordum. Ellerim titriyordu. Saçlarım benim her şeyimdi çünkü onlar Doruğun her şeyi idi. Makas ellerimden düşerken öfkeyle yumruğumu kaldırdım ama aynaya indiremedim. Bir de kesik tantanasıyla uğraşamazdım.
Derin bir nefes aldım sonra bir nefes daha, bir nefes daha. Ardından kapının arkasından bornozumu alarak kapıyı açtım. Doruk yatağa uzanmış az önce ağlaşmamız, birbirimizi kırmamışız gibi elinde bir defter ve kalemle bana bakıyordu.
''Anlamadığım bir şekilde Asya, Ömer ve Arda gitti. Ki giderken baya evi de sallantıya uğrattılar, deprem oldu zannettim..'' dedi gülümseyerek. Ömer hala Asya'yı suçluyor olamazdı. Hamile eşini hala üzecek kadar aptal olamazdı '' Aybike aradı geleceklerdi ama yarın gelmelerini istedim şu an tek ihtiyacımız olan şey uyumak..''
''Defter ne alaka?'' dedim yavaşça makyaj masasına otururken. Saçlarımı taramam gerekiyordu, daha doğrusu Doruğun taraması gerekiyordu. Her duştan çıktığım da saçlarımı o tarar, sonra kokusunu içine çekerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonradan Gelen Bela: 2.KITAP 🐍✨️🦋🥀
Novela JuvenilSonradan Gele Bela: Altın Onlu serisinin ikinci kitabıdır. İlk kitap +200 bölüm sınırına ulaştığında bölüm eklenemeyeceği için hikaye buradan devam edecektir. Son sezonda Altın Onlu olmadıkları için bu kitabın başlığında o kısım yer almamaktadır. İl...