Ölüm Üçlüsü(4×35) 🍃

164 11 24
                                    

4.Sezon/ 35.Bölüm/ 150.Bölüm 

 #FinaleSon15Bölüm

🍃

-HARİKA-

Ölümümü pek çok kez düşünmüştüm. Pek çok kez hayal etmiştim. Bizim gibi insanlar- ölümle dans edenler- her zaman ölümlerinin nasıl olacağını düşünürlerdi. Bazen hastalıktan, bazen intihar ederek, bazen kurban verilerek ölüyordum. Nasıl ölürsem öleyim değişmeyen tek şey iki şeydi; birincisi ölmeden önce tüm dostlarım benden nefret etmiyordu, ikincisi Tolga beni korumak için sevdiği kadına müdahale etmek zorunda kalmıyordu.

Her şey o kadar hızlı olmuştu ki ne olduğunu algılayabilmem için aradan otuz saniyeye yakın bir müddet geçti. Sıla'nın gözlerinde ki öfkeyi, acıyı gördüğüm de ölümümü kucakladım, kabullendim. Gel gelelim Oğulcan beni omuzlarımdan tutup yere çöktürürken Tolga'da bir anda Sıla'nın elinde ki silahı almak için harekete geçmişti.

Silah ateşlenmişti ama.. havaya. Sıla Tolga'nın ellerinde delirmiş gibi çırpınıp ' bırak beni!' diye ağlarken Asya sandalyeye oturmuş kendine gelmeye çalışırken, Asiye ise hayal kırıklığıyla bana bakıyordu. Diğer herkes gibi. Yüzlerine bakamıyordum, yüzüm yoktu.

''Tolga.. bırak..'' dedim ayağa kalkarken. Oğulcan bileğimden tutsa da hızla geri çektim '' Tolga bırak! Ben bunu hak ett—''

''KAPA ÇENENİ!'' diye bağırdı öfkeyle. Tolga'dan hiçbir zaman korkmamıştım- kendim için- ama ilk kez ondan korkmuştum '' Sıla sende dur yoksa yemin ediyorum silahla kendimi vuracağım!'' boş bir tehditti. Zaten seni on saniye öncesi o vuracaktı dememek için kendimi zor tuttum.

''Onun uğrunda yalan söylemeye değer mi!'' dedi sonun da elinde ki silahı yere atarken '' Onun uğrunda az kalsın seni vuracaktım!''

''Ama sende karar ver canım! Bir Altın onluyu herkesten koruyacaksın diyorsun koruduğum da da kızıyorsun!'' tamamen saçmalıktı kabul ediyorum. Bu olanlar üzerine gülmemiz saçmalıktı ama.. gülüyorduk işte '' Susun be!'' dedi öldürücü bakışlarını bize çevirirken

''Benden koru dememiştim!'' dedi Tolga'nın ellerinden kurtulurken. Ben ise bakışlarımı dostlarıma çevirmeye korkuyordum. '' Bu adam.. Melisa'yı öldürdü onu nasıl kurtarabilirsin?'' diye sordu dişlerini sıkarken.

''Anlatsam da anlamayacaksın o yüzden sık. Lütfen..'' dedim ona doğru yürürken. Ona doğru bir adım atmak ölüme doğru bir adım atmaktı ama zaten yaşamak için bir sebebim yoktu. Herkes benden nefret ederken yoktu. '' Baban benim yüzümden ölebilir al intikamını..''

''Ha-yır..'' dedi hayatında ki en zor kararı veriyormuş gibi kendini sakinleştirmeye çalışırken ben ise afallamıştım '' Ben sizin gibi değilim, mantığımı acıma rağmen kaybedemem..''

''Az önce sevdiğin adamı vuracaktın!''

''Çünkü ona güvenmiyorum!'' sanırım o silahta ki kurşun Tolga'nın kalbine saplansa daha az canı acırdı. '' Onu seviyorum, beni sevdiğini de biliyorum ama bir anda tüm gücünü, hayatını benim uğruma feda eder mi emin değilim. Ama siz.. kardeşinizin katilini boş bir sebepten kaçırmış olamazsınız o yüzden.. bana sadece açıkla!''

Gözümden bir damla yaş süzüldü. Mutluluktan. Hayal kırıklığından. Benim yüzümden babası ölebilirdi ama Sıla bu yaptığımın mantıklı bir açıklaması olduğuna inanıyordu. Dostlarım ise.. kardeşlerim ise o silahı alıp bana sıkmak için fırsat kolluyordu. Ne acı..

''Gökhan yaşıyor..'' dememle Tolga'nın tükürüğü boğazına kaçmıştı. Herkes şimdi öfkeyle değil şaşkınlıkla bana bakıyordu '' Onu gördüm..'' ardından tüm olanları anlattım.

Sonradan Gelen Bela: 2.KITAP 🐍✨️🦋🥀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin