~Sun-yeon~Eve geldiğimde evde kimse yoktu. Koridorun lambasını açıp odama gittim. Kendimi soğuk ve toplu yatağıma attım. Her zamanki gibi tavanımla bakışıyordum. İç çektim ve kendimi düşüncelere bıraktım.
Orman olayından bu yana cidden 2 gün mü geçmişti? Neden o iblisleri gördükten sonrasına dair hiçbir şey hatırlayamıyordum? Ve babam beni neden hiç arayıp sormamıştı?
Telefonumu elime aldım ve bildirim panelini kontrol ettim. Ne bir mesaj ne de bir arama vardı. Aradan iki gün geçtiyse ve ben iki gündür evde değilsem, babamın beni merak edip araması gerekmez miydi? Gerçi aramamasında harika bir bahane vardır. Şirket işleri onun için ailesinden daha önemliydi. Ayrıca henüz görmediğim yeni sözde 'annem' (!) ve benden büyük iki abimin evde olmama sebebi neydi?
Telefonun ekranına boş boş bakmayı bırakıp telefonumu yatağıma attım. Aynanın karşısına geçip kendime bakmaya başladım. Acaba ne zaman geri dönebilecektim? Ya da dönebilecek miydim? Aklımı kurcalayan bir diğer şey de şu sözdü: 'bu akşam yuvanı ziyaret edeceğim. Minik kuşun kafesten kaçtığını onlara söyler, biraz eğlenirim'
"Acaba onların yanına gitmiş midir?" diye söylendim aynadaki yansımama bakarken.
Seo-wae'nin normalde de dengesiz bir kişiliği vardı. Yoongi'yi saplantı haline getirmesi de ayrı bir konuydu. Tabii benim burada bir başıma kalmış, malikaneye geri döneceğim günü beklemem de aptalcaydı.
"Umarım Min-gwon bir an önce malikaneye gider," diye söylendim ve yatağıma yöneldim.
Uykum yoktu ama yine de uyumaya çalışacaktım. Yatağa girip yorganı üzerime çektim ve gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.
Derin bir boşluk hissine kapılmıştım, ve bu his kesinlikle yabancı gelmiyordu. Beynimin içinde bir kadın sesi yankılandı ama tanımıyordum. Kimdi ki bu?
'Hala başlamıyorsun. İçini keşfetmek için hiçbir çaba göstermiyorsun. Böyle yaparak hiçbir yere varamazsın. Kendine çeki düzen ver'
'N-ne, neyden bahsediyorsun'
'Sus ve sadece izle'
Neden kalbimdeki boşluk hissini kontrol edemiyordum. Önümde açılan kapı da neydi?
Kendimi bir anda malikanede buldum. Diğerlerinin arasındaydım. Şu an Jimin ve Jin-kyong unnie'nin konuşmasını görüyor ve duyuyordum.
'Zorlama işte. İlk başta da bunu istemiyor muydun? İstediğini aldın, zorlama'
'İstediğim bu değildi. Herkesin korkuları olur buna saygı göstermek gerekir. Ama sen bana saygı duymuyorsun'
'Saygı mı? Benim kim olduğumu biliyordun. Ama ona rağmen her acıyı göze alarak benimle olmak istedin, ben de istedim. İlk dönüşümümde ayrılmak istediğinde seni zorlamamalıydım, hata ettim. Benden bu kadar Jin-kyong. Ben daha fazla yokum. İstediğini geç oldu ama artık alıyorsun'
Aklımda bir sürü şey vardı. Bu neydi? Ben ne zamanı görüyordum? Bu ben yokken olan bir şey miydi, olacak bir şey miydi?
'Bu ne anlama geliyor'
'Bu oldu ama sen yoktun. Şimdi olacakları izle'
Bu ses kime aitse sinirimi bozuyordu. Bunları bana gösterme amacı neydi? Bana neyi göstermeye çalışıyordu? Görüyordum, bir şeyler oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion³ : İstila {BTS}
Vampire~~~~~ Neden kalbimdeki boşluk hissini kontrol edemiyordum. Önümde açılan kapı da neydi? Kendimi bir anda malikanede buldum. Diğerlerinin arasındaydım. Şu an Jimin ve Jin-kyong unnie'nin konuşmasını görüyor ve duyuyordum. 'Zorlama işte. İlk başta da...