Yazardan devam...Sunyeon ne olduğunu anlamadan içine düştüğü bu ormanda parmağını dahi kımıldatmaya korkuyordu. Ya burada bir zycon varsa ve beni parçalarsa, diye düşünüyordu. Haksız da sayılmazdı. Morbid'lerin koruyor olduğu bu orman, karanlık geçitten çok daha korkunç, tehlikeli ve tuhaftı.
Sunyeon her ne kadar kendine hakim olmak istese de, korku bedenini o kadar pis ele geçirmiştik ki hıçkırıklarına engel olamıyordu. Gözünden damla damla yaş aktığı hissine kapılmıştı. Hareket etmeye korkuyor, sesini çıkartmaya korkuyordu. Aklından geçen onlarca kötü düşünce de ona hiç yardımcı olmuyordu.
Herkes nereye kayboldu?
Beni bıraktılar mı?
Yoksa başlarına bir şey mi geldi?
Ben bu ormana nasıl girdim?
Aklındaki tüm bu olumsuz düşünceler, onu daha önce hiç hissetmediği kadar yalnız, çaresiz ve korkmuş hissettiriyordu...
π π π π π
Sehun da tıpkı diğer herkes gibi bu ormana nasıl girdiğini sorguluyordu. Etrafına bakınıyordu ama diğerlerinden kimseyi göremiyordu. Onlarla aynı ormanda olup olmadığını bile bilmiyordu, ama onlarla aynı ormanda olduğunu ümit ediyordu. Eğer öyleyse bir an önce diğerlerini bulması gerekiyordu. Aksi takdirde hiçbirinin sonu iyi olmayacaktı...
π π π π π
Geldikleri yolda yürüyor olduğuna emindi Yoongi. Nasıl bir anda kendini bu ormanda bulduğuna anlam veremiyordu. Kafasını en çok karıştıran şey ise, diğer herkesin nerede olduğuydu.
Hepsi mi bu ormanda?
Ben buraya nasıl geldim?
Tüm bunlara anlam veremiyor olsa da aklından sadece tek bir isim geçiyordu. Sunyeon...
Sunyeon da eğer kendi gibi yalnızsa ve bu ormandaysa kim bilir ne kadar çok korkuyordur?
Yoongi tüm bunlara rağmen soğukkanlılığını koruyup etrafına bakmaya başladı. Bir umut diğer çocuklardan birini görebileceğini düşünüyordu. Ya da Sunyeon'u bulup, sakinleştirmeyi...
π π π π π
Bir anda bu ormana nasıl geldiğini sorguluyordu Jinkyong. Etraftaki karanlık ve ürpertici eko, Jinkyong'un içini titretiyordu. Kendisini bu ormanın ortasında bulduğu andan beri etrafına bakınıp duruyordu. Fakat ne Jimin'i, ne de diğerlerini görebiliyordu. Burada başına bir iş gelse ona kim yardım edecekti? Hayır, başına bir iş gelse bunu kim bilecekti?
Jinkyong titremeye başladı. Kollarını bedenine doladı. Yalnızlık onu çok korkutuyordu. Bunun bir kabus olmasını diliyordu, ama bunun bir kabus olmadığını hissediyordu. Burada öylece dikilirse diğerlerini bulmazdı. Tabi onlar da buradaysa.
"Ama ya ben gittiğimde buraya biri gelirse?" düşüncesini onu kalıp kalmamak ile alakalı büyük bir çelişkiye sokuyordu.
Umarım bana çok yakınsındır...Jimin...
π π π π π
Eunji hayatında asla şahit olmadığı şeyleri yaşıyordu. Bu ona fazlaydı. Bu malikaneye gelip, diğerlerinin arasına katılalı 2 hafta bile olmamıştı. Nasıl bu kadar korkabiliyordu?
Bu orman onun tüylerini ürpertiyordu. Korku bedenini tam anlamıyla sarmıştı ve bırakacak gibi değildi. Artık gözünün dolduğunu hissetti. Etrafına bakındı biri vardır diye. Sunyeon buradadır, ya da Jimin diye. Ama hayır, bomboştu. Sadece kargalar... Tabi cidden kargaysa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion³ : İstila {BTS}
Vampire~~~~~ Neden kalbimdeki boşluk hissini kontrol edemiyordum. Önümde açılan kapı da neydi? Kendimi bir anda malikanede buldum. Diğerlerinin arasındaydım. Şu an Jimin ve Jin-kyong unnie'nin konuşmasını görüyor ve duyuyordum. 'Zorlama işte. İlk başta da...