*Size kıyak geçeyim dedim. Günün ikinci bölümünde size iyi okumalar arkadaşlar!Ben kaçar...
+-+-+-+-+-+-+-+-+-+-+-+-+-+-+
~Sun-yeon~
Akşam olur olmaz uyumaya hazırlanıyordum ki, kapımı ansızın yumruklayarak içeri dalan Eunji yüzünden tüm planım suya düştü.
"Oha kızım! İnsan girebilir miyim diye izin alırdı!" diye sitem ettiğimde kahkaha atarak bana koştu ellerimi sıktı.
"İzni falan unut Sun-yeon! Neler olduğuna inanamazsın!"
Kesin benim vampirlerimden biriyle haddinden fazla yakınlaşmıştı. Yoksa bu vampir malikanesinde ne gibi mutlu bir haber getirebilirdi bana?
"N'oldu peki?" diye sordum merakla. Kiminle yakınlaşmıştı ve ne yapmıştı çok merak ediyordum.
"Bana dokundu!" dedi resmen çığlık atarak. Ne olduğuna ya da kimin dokunduğuna hala anlam veremiyordum. Acaba Min-gwon'dan mı bahsediyordu?
"Ah peki-" derken araya girdi.
"Çıplak tenime dokundu Sun-yeon! Kendimi bir anda bayılacakmış gibi hissettim. Sus sakın konuşma! Sana her şeyi anlatacağım."
Flashback...
~Eunji~
Burada durup durmamak arasında kararsız kalmıştım ama bakışlarımı bir an bile Jimin'den alamıyordum. Sanki on bakmayı kesersem onu bir daha göremeyecekmiş gibi hissediyordum.
Jimin paketteki kanı içmeye başlamıştı ama çok geçmeden paketi elinden bırakıp bana döndü. Gözlerim irileşti ve yutkundum.
"Beni izleyecek misin?" diye sordu başını sağa eğdirerek.
O an ağzımdan bir evet kelimesi çıkıverdi. Gülümsedi ve yanıma geldi.
"Bu güzel bir şey. Jin hyung'tan daha yakışıklı olduğumu düşünmeme neden oluyorsun. Ama bir şey daha var," dedi ve gözlerime baktı.
"Susuzluğumu daha leziz bir şeyle giderebilirim," dediği an gitmek istedim. Çünkü beni ısıracaktı.
Belki Jimin'i seviyordum ama bu beni ısırmasını istediğim anlamına gelmiyordu. Oturduğum masadan inmeye yeltendim sırada eliyle kısa şort giydiğim için açıkta kalan bacağıma baskı yaptı. O sırada masaya çarptığım yere bastırıyor olması umurumda değildi. Çünkü kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı.
İrileşen gözlerimle kendimi kontrol altında tutmaya çalışıyordum. Ama bu, Jimin'in elinin çıplak tenime değiyor olması ve bana fazlasıyla yakın durması yüzünden imkansız oluyordu. Çok geçmeden saçımın arkaya atıldığını hissettim ve boynuma çarpan sıcak nefesi.
Kalbime dur diyemiyordum çünkü beni dinlemiyordu. Biraz daha bu şiddetle atmaya devam ederse ya ölecektim, ya da Jimin kalbimin sesini duyacaktı. Kendimin kontrolünü o kadar kaybetmiştim ki tenime değen eli ve dudakları yüzünden, dişlerini boynuma geçirdiğinde ve masaya sertçe çarptığım bacağımdaki acıyı hissedemiyordum bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion³ : İstila {BTS}
Vampiros~~~~~ Neden kalbimdeki boşluk hissini kontrol edemiyordum. Önümde açılan kapı da neydi? Kendimi bir anda malikanede buldum. Diğerlerinin arasındaydım. Şu an Jimin ve Jin-kyong unnie'nin konuşmasını görüyor ve duyuyordum. 'Zorlama işte. İlk başta da...