Camdan çıkmak son anda aklıma geldi. Yatağıma koyduğum çantayı hızla sırtıma taktım ve camımın önüne geçtim. Camı açtım. Neyse ki evimiz iki katlı değildi ve camlar alçaktı."Burada ne işin var?" diye sordum.
"Gelmeyecek miydin? Fikrin mi değişti?" dedi gülümseyerek.
Sırıttım. Eun-ji'yi de görmemle afalladım.
"Selam!" diyordu elini sallayarak.
Zoraki bir gülümsemeyle ben de elimi salldım ve ardından elimi indirip dudağımı ısırdım. Eun-ji'nin başı kesin belaya girecekti. Jungkook belası. Camdan çıktım ve hemen Eun-ji'nin yanına koştum.
"Babam evden çıkmama izin vermedi. Bir an önce gidelim!" dedim.
Min-gwon da yanımıza geldi ve, "Sorun değil. Seni zaten bir daha göremeyecek," dedi, "Bu taraftan," diye ekledi.
Eun-ji gülümsedi. Min-gwon'u takip etmeye başladık. Upuzun bir yolumuz vardı yürüdüğümüz için ama değerdi, hem de sonuna kadar. Yalnız, Eun-ji'yi uyarsam iyi olabilirdi.
"Eun-ji beni iyi dinle. Tam 7 erkek vampirin olduğu bir malikaneye gidiyorsun. İçlerinden üçü son derece tehlikeli. Özellikle en küçükleri yeni gelen misafirleri çok da iyi karşılayan biri değil. O yüzden çok dikkatli ol."
Eun-ji ben konuşurken bana bakıyordu. Sustuğumda konuştu.
"Arkadaşları değil misin? Belki arkadaşın olduğumu söylersen beni ısırmazlar?!"
Başımı iki yana sallayarak dudağımı büktüm.
"Üzgünüm Eun-ji ama, Jungkook söz dinleyecek bir çocuk değil."
"Evet Jungkook'tu!" dedi Min-gwon bir anda. Şaşkınca önden giden bedene baktım.
"Ne o?" diye sordu Eun-ji.
"Adını hatırlayamadığım o çocuk, bizden küçük olan. Jungkook'tu, Jeon Jungkook. Jimin ve Taehyung'un kırmızı çizgisiydi. Demek bir aradalar?"
"Evet," diye onayladım ve devam ettim.
"Ayrıca Jungkook hala kırmızı çizgi. Taehyung'u bilemem ama, Jimin ona bir şey olursa kafayı yer."
"O şimdi kaç yaşında?" diye sordu Min-gwon.
"26 yaşında," dedim kısaca.
"Vay! Hala korunması gereken bir kırmızı çizgiyse yaşının 26 olması bir şeyi ifade etmez."
"Ne demeye çalışıyorsun?!" dedim kaşlarımı çatarak. Buna kızmıştım işte. Jungkook'a bebek falan mı demeye çalışıyordu.
"Sakin ol tatlım, yanlış anladın. Ona tabii ki de korunmaya muhtaç biri demiyorum. Çünkü o çok güçlü biri. Küçüklüğümüzde, o kurtlarla savaşması gereken ben olmama rağmen o savaştı. O çok güçlü biri."
Başımı aşağı yukarı salladım. Gözlerim yere takıldı. Jungkook'un geçirdiği o kontrolsüz iblis dönüşümleri bir gün onun başına bela açarsa diye ödüm kopuyordu.
"Off ya! Madem malikaneye, şehrin öteki ucuna gidiyoruz, o zaman neden bir araba çalmadık ki?!"
"Boşuna yakınma Eun-ji. Kimsenin arabasını çalamazdık."
"Siz öyle sanın kızlar," dedi Min-gwon bize dönerek. Yüzünde anlam veremediğim bir sırıtış vardı.
Ardından, "Bu taraftan," dedi ve bizi yoldan saptırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion³ : İstila {BTS}
Vampiros~~~~~ Neden kalbimdeki boşluk hissini kontrol edemiyordum. Önümde açılan kapı da neydi? Kendimi bir anda malikanede buldum. Diğerlerinin arasındaydım. Şu an Jimin ve Jin-kyong unnie'nin konuşmasını görüyor ve duyuyordum. 'Zorlama işte. İlk başta da...