~Jungkook~Sonunda Sun-yeon bazı şeyleri kavrayabilmişti. Enerjisini çektiğimde fazlasıyla güçlü bir büyü yeteneği olduğunu anlamıştım. Onun adına sevinmiştim. Ama başının ne kadar büyük belaya gireceğini bilmiyordu. O çok masum biriydi, saftı ve bu dünyadaki kötülük onun için fazlaydı. Ama bilinçlendirilebilirdi. İşte o zaman her şeye hazırlıklı olurdu.
Kızların şehre inmesi gerekmişti bu yüzden malikanede değillerdi. Bize gelince, biz eve ne zaman dönerdik bilmiyordum. Ama bugün birkaç kişi malikaneye gidecek ve duruma bakacaktı. Bunlardan biri de bendim. Mutfağa gidip buzdolabını açtım ve tam da istediğim şeyi buldum. Bir paketi çıkartıp dolabın kapağını kapattım ve kanı içmeye başladım. Bu hayatta tadını en çok sevdiğim şey buydu sanırım.
Ben afiyetle kan içerken bir kız konuştu.
"Artık görmeye alıştım, dert etme," diyordu. Kapıya baktığımda gelenin Eunji olduğunu gördüm. Paketi ağzımdan çektim ve, "Alıştım derken? Jimin sana get gün kan mı gösteriyor?" diyerek sordum. Bunun olmasını umuyordum.
"Hayır. Ama dudağına bulaşan kanı görüyorum. Sun-yeon'u nasıl alıştırdınız anlamıyorum. O çok masumdu."
"Biliyorum. Sen de öylesin, ama ısırılıyorsun. Demek ki 'masum olan ısırılmaz' diye bir kural yokmuş. Hem dert etme. Biz daha yeni Sun-yeon'u ısırmaya başladık. Önceden yasaklıydık," dediğimde şaşkınca bana baktı. Bunu bilerek söylemiştim. Çünkü Eunji'nin tepkisini merak etmiştim.
"Yasaklı yerler tehlikeli olduğu için yasaklıdır, yasaklı insanlar korkunç oldukları için. Yoksa Jimin de mi öyleydi?!"
"Neden bu kadar korktun? Artık Jimin'in seni ısınmasını da istemezsin herhalde."
"Hayır, alakası yok. Ama yasaklı kişilerin açılmaması gerekmez mi?"
"Evet."
"Öyleyse siz neden açıldınız?" diye sorduğunda paketi tezgaha bıraktım ve göz açıp kapayıncaya kadar onun arkasında yerimi aldım.
Korktu ve arkasına dönmeye çalıştı fakat onu engelledim.
"Hayır hayır dönme. Neden yasaklıydık merak ediyor musun?" diye sorduğumda başını iki yana salladı.
"Gerek yok," dedi.
"Peki. O zaman asla öğrenmeyeceksin," dedim ve canını acımayacak şekilde dişlerimi Eunji'nin boynuna geçirdim. İnledi. Evet, şu anki halim en az acı çektiren halimdi. Ama yine de canı acımış gibiydi. Çünkü bize alışık değildi.
İşi daha fazla abartmadan kanını biraz emerek ondan ayrıldım. Tezgaha bıraktığım paketi alıp son kalanları içiyorken, "Dişlerin çok sivri," dedi, "Jimin'e göre," diye ekledi.
Biliyordum, sivrilerdi. Biliyordum, acıtıyorlardı. Ama bundan memnundum. En azından insanlar benimle arasına mesafe koyuyordu. Jimin hyung aniden mutfağa daldı.
"Jk!" dedi ve tezgahın oradaki beni görünce bana bakarak, "Gidiyoruz hadi!" diye ekledi.
Paketteki kanı anında bitirdim, Eunji'nin şaşkın bakışları altında. Paketi tezgahın üzerine bırakıp Jimin hyung'un yanına gittim. Eunji de içeri gelmişti. Jimin hyubg içeri geçmişti ve burada kalacak olanları tembihliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion³ : İstila {BTS}
Vampirgeschichten~~~~~ Neden kalbimdeki boşluk hissini kontrol edemiyordum. Önümde açılan kapı da neydi? Kendimi bir anda malikanede buldum. Diğerlerinin arasındaydım. Şu an Jimin ve Jin-kyong unnie'nin konuşmasını görüyor ve duyuyordum. 'Zorlama işte. İlk başta da...