Merhaba canlar!!1 ya da 2 gün bölüm atmamış olmama rağmen sizi özledim :)
Yeni bir bölümle karşınızdayım ama bölümün sonunda akıl almaz bir şey olacak. Sun-yeon biraz pervasız davranacak en son kısımda.
Öyleyse hepinize iyi okumalar canlarım...
**********
Yemek harika geçiyordu. Bu toplu yemekleri seviyordum çünkü tek menüsü olmuyordu. Çeşit çeşit yemek bulmak çok kolaydı. Bizler yemekle katık etmek için meyve suyu içerken, onlar ise kan içiyordu. Aslında bunu hala iğrenç buluyordum ama onlar insan değildi. Yemek devam ederken Hei unnie ortaya bir soru attı.
"Bir kadeh daha kan alabilir miyim?"
Jin hemen onayladı ama Hei unnie bunu kabul etmedi.
"Hayır birtanem, seninkini istemiyorum. Bu sefer başka bir tad istiyorum," dedi ve göz ucuyla tam da tahmin ettiğim kişiye yani Jungkook'a baktı.
Jungkook bunu fark etmiş olacak ki, başını anlık olarak Hei unnie'ye çevirdi ama ardından yemeğine indirdi.
"Bu tavırdan anladığım kadarıyla unnie, Jk sana kanını vermek istemiyor," dedi Sae-ji unnie.
"Tabi. Vermek zorunda değil sonuçta. Sadece sordum. Aksi takdirde Sun-yeon'u usıracağım."
İçtiğim meyve suyu bir anda beni tıkadı ve öksürmeye başladım. Eunji sırtıma vuruyordu.
"Yazık, kızcağız şok oldu," diye de dalga geçiyordu. Ters ters baktım.
Gülümsedi ve hemen elini sırtımdan çekti. Ardından Jin-kyonk unnie'ye baktım. Yemeğe oturduğunuz ilk andan beri ona dikkat ediyordum. Jimin ile ayrıldıklarını biliyordum ama onlar bunu benim bildiğimi bilmiyordu. Demişken...
Onlara anlatmam gereken en önemli detaya inmeyi unutmuştum. Sessiz masadaki tek ses bendim ve konuşarak dikkatleri üzerime çektim.
"Size anlatmam gereken çok önemli bir şey vardı Namjoon."
Hepsi anında bana baktı. Unnie'lerim de merak etmiş olsa gerekti. Ama her şeyi anlatmadan önce, Jungkook'un gördüğü kabustan kızların haberinin olup olmadığını öğrenmem gerekiyordu. Yanı başımda yemek yiyen Jungkook'un kulağına eğildim.
"Gördüğün kabusu kızlara da anlattınız mı?" diye fısıldadım.
Ben konuşurken yemekle olan tüm ilgisini kesip benim sözlerime odaklanmıştı. Sonrasında ise başını olumlu anlamda salladı. Normal konumuma geldim.
"Ne demek istiyorsun Sun-yeon?" diyen Jin'i duydum.
Bu olayı anlatırken işin içinden nasıl çıkacaktım bilmiyordum. Ama sanırım bu zamana kadar, onlardan ayrıyken yaşadığım her şeyi artık onlara anlatmam gerekiyordu. Derin bir nefes aldım.
"İlk olarak size söylemek istediğim şeyi söyleyeceğim. Daha sonrasında ise bana sorular sorabilirsiniz. Ama lütfen önce beni dinleyin."
Herkes onayladı. Hepsinin yemekle alakalı kesilmiş, bana bakıyorlardı.
"Malikaneye gelmeden önce bir rüya gördüm. Malikaneden ayrılmadan önce Jungkook'un gördüğü kabusun aynısıydı. Hoseok'un nasıl öldüğünü gördüm. Muhtemelen daha önce hiç tanımadığımız bir kızdı. Herkes savunma yapmakla meşgulken, o kız Hoseok'un arkasına geçerek ona gümüş ve sivri bir şey sapladı. Sonrasındaysa o, öldü işte," dedim zorla yutkunarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion³ : İstila {BTS}
Vampire~~~~~ Neden kalbimdeki boşluk hissini kontrol edemiyordum. Önümde açılan kapı da neydi? Kendimi bir anda malikanede buldum. Diğerlerinin arasındaydım. Şu an Jimin ve Jin-kyong unnie'nin konuşmasını görüyor ve duyuyordum. 'Zorlama işte. İlk başta da...