Tüm yeni bölümler size feda olsun canlar! Bu da bugünün son bölümü olsun. Hepinize iyi okumalar...( ꈍᴗꈍ)
**********************
~Yazarın anlatımı~
Diğer kızların evine varmışlardı. Aralarında çok az bir mesafe vardı. Sun-yeon'un iblis abisini oyalarken Sun-yeon'u malikaneye sokmayı defalarca denemişlerdi ama iblis hep araya girmişti. Yine öyle olmuştu.
İblisin ani saldırısı Hoseok'u Sun-yeon'dan uzağa savurdu ve Sun-yeon yere düştü. İblis Sun-yeon'a yaklaşarak konuştu."Babam bu davranışını hiç onaylamıyor. İstediğin iblis ve vampirlerle yaşamak mı? Öyleyse bizimle yaşa. Bizim de iblisten bir farkımız yok."
"Benden uzak dur!" diye bağırdı Sun-yeon ve hemen ayağa kalktı.
Kaçmak için hamle yapacağı sırada iblis onu halatıyla yakaladı. Sun-yeon büyük bir çığlık attı. Etrafın sessizliği yüzünden çığlık yankı yapmıştı.
İçerisinin havasızlığından bunalan Jin-kyong, son zamanlarda Jimin ile arasında olan şeyleri düşünmek için malikanenin bahçesinde geziyordu. İnişli çıkışlı zamanlar geçirmişlerdi ama hiçbirinde Jin-kyong Jimin'den ayrılmak istememişti.
Öyle ki, Jimin bu kararı aldığında bunu belli etmemişti ama eve gelince çok ağlamıştı. Kimse de ona moral olamamıştı. Çünkü herkes içten içe Jimin'in haklı olduğunu biliyordu fakat bunu Jin-kyong'un yüzüne diyemiyorlardı.
Jin-kyong, kısa sürede güzelleştirdikleri çiçek bahçesinde geziyordu. Bahçelerinde bir de portakal ağacı vardı. Çok da iyi büyüyordu. Bir süre yürüdü ve yavaş yavaş baş gösteren portakallarda kaldı gözü. Aklına o geliyordu. Neye bakarsa baksın aklına o geliyordu.
Jin-kyonk acı bir tebessüm sunarak ağaçtaki portakala bakmaya devam etti. Her şeyin arasından bir çığlık sesi kulaklarını doldurdu. Hissetmişti, bu ses Sun-yeon'a aitti.
"Ama onun burada ne işi var!?" diye söylendi ve koşarak malikanenin önüne gitti. Gördüğü şey karşısında şoka uğradı.
İblis Sun-yeon'u yakalamıştı ve diğerleri de pek iyi sayılmazdı. Sun-yeon ise bıraksın diye yalvarıyordu. Jin-kyong hızla büyüsünü söyledi ve Sun-yeon'u tutan halatlardan kurtardı.
Sun-yeon iblisin onu bırakması üzerine etrafına bakındı. Sonunda Jin-kyong'u gördü ve diğerlerine söyledi.
"Unnie burada!"
İblis sinirlenmiş olacak ki Jin-kyong'a saldırdı. Jin-kyong bir şekilde korunsa da bir yere kadardı. İblisin saldırısı güçlendiğinde Jin-kyong'un büyüsü zayıfladı. Yüzünü buruşturdu, dayanmakta zorluk çekiyordu. Ta ki üzerindeki yük bir anda kalkana kadar.
Kendisini serbest bıraktı ve yükünü anında hafifleten kişiye, aklından günlerdir çıkmayan kişiye baktı. Onun bu dönüşümünü korkunç buluyordu ama artık ona göre bu normaldi. Eskisi kadar korkunç değildi ve ondan o kadar korkmuyordu. Fakat her şey için geç kalmıştı. Çünkü Jin-kyong'un kaçırdığı fırsatı Eunji kucaklamıştı aslında.
Jimin iblisi sabit tutmakta zorluk çekmiyordu. Aksine kendini daha iyi hissediyordu. İblis bir süre dirence dayandı ama sonunda bağırmaya başladı. Jimin'in bedeninde çıkan siyah damarların nedeni ise, iblisteki enerjiyi çekiyor olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion³ : İstila {BTS}
Vampire~~~~~ Neden kalbimdeki boşluk hissini kontrol edemiyordum. Önümde açılan kapı da neydi? Kendimi bir anda malikanede buldum. Diğerlerinin arasındaydım. Şu an Jimin ve Jin-kyong unnie'nin konuşmasını görüyor ve duyuyordum. 'Zorlama işte. İlk başta da...