Yazardan devam...Üyeler sonunda tapınağı görebilmişti. Eunji tapınağın son hali karşısında büyük bir şaşkınlığa uğradı ve Jimin'in koluna girebildiği kadar girdi. Tapınağın tapınak olduğunu belli kılan bir şey söz konusu değildi. Hoseok, "Saeji!" diye bağırdı ve hızını kullanarak yöneldi. Hoseok tam içeri girecekti ki, Jungkook Minji'nin yanından ayrılıp Hoseok'un kolunu tuttu ve geri çekti. Hoseok o an önüne düşen molozu fark edebildi.
Jungkook'un kolunu tuttu ve, "Teşekkür ederim. Jungkook içeri girelim lütfen!" diyerek yalvardı. Jungkook da istiyordu ama tapınağın durumu barizdi.
Jungkook üzgün gözlerle Hoseok'a bakarken bir patlama sesi duyuldu ve tüm toz ve küller Hoseok ve Jungkook'u içine hapsetti.
"Jungkook!" dedi Minji endişeyle ve öne atıldı. O sırada Jimin Minji'yi durdurdu.
"Onlar iyiler ama şu an içeri girmek çok tehlikeli."
"Jimin haklı. Baş gösteren alevleri kontrol altına aldıktan sonra gidebiliriz."
Eunji Namjoon'a baktı ve şaşkınca sordu.
"İtfaiye mi çağıracaksın? O alevler nasıl duracak?"
Namjoon gülümsedi ve korucuya dönüşen Jimin'e baktı. Eliyle Jimin'i işaret etti. Hepsi Jimin'e bakıyordu. Jimin'in gözleri vampirken sahip olduğu kırmızı gözlerden daha farklı bir kırmızı rengindeydi. Sol elini yukarıya uzatmıştı ve alevler yavaş yavaş Jimin'e doğru geliyordu.
Bir süre sonra işlem hızlandı ve alevler Jimin'in avcunun içine gelmeye başladı. Yalnızca saniyeler içinde alevler söndü. Eunji şaşkınca Jimin'e bakarken, Hoseok ve Jungkook ise dumandan ayırt edilmeye başlamıştı. Hoseok'un büyü balonu, o ikisini dumanın altından almıştı. Sunyeon konuştu.
"Giriş kapandı. İçeri nasıl gireceğiz."
Yoongi, "Biraz gürültü yapacağız," diye yanıtladı sırıtarak melezler son seviye vampir dönüşümüne geçti. Bu halleri Minji dışındaki diğer iki kıza korkunç gelmişti. Sunyeon o üçünün de son seviye dönüşümünü ilk kez görüyordu.
Melezler sağ ellerini tapınağın belirli bir duvarına doğrulttu. Kısa sürede ellerinin önünde bir titreşim oluştu ve ardından duvar patladı. Minji kolunu yüzüne siper etti ve kolunu indirdiğinde sırıtarak onlara baktı. Bu kız gerçekten çok farklı bir kişiliğe sahipti. Öne doğru ilerledi. Melezlerin ardından hepsi tapınağa girdi. Jungkook orada hareket etmekte olan bir şey gördü ve diğerleri etrafa dağılmışken; gözlerini o hareketliliğe çevirdi. Seçebilmişti, bu Jaehwa idi.
Jungkook vampir hızını kullanarak Jaehwa'nın yanına gittiğinde Jaehwa yanına aniden gelen kişiyle irkilse de, bunun çok geçmeden Jungkook olduğunu anladı
"Jungkook!" dedi sevinçle ve yüksek sesle. Ardından sıkıca kollarını Jungkook'un boynuna doladı. Jungkook da elini Jaehwa'nın beline dolamıştı.
Jaehwa'nın sesini duyan Sunyeon ve Minji de, o ikisinin yanına gelmişti. Sunyeon tam konuşacaktı ki, hıçkırık sesleri duydu. Jaehwa ağlıyordu. Jungkook belindeki bir eli yavaşça Jaehwa'nın sırtına çıkardı. Zavallı beden sarsılarak ağlıyordu çünkü ablalarına bir şey olacak diye çok korkuyordu. Jungkook tek eliyle Jaehwa'nın saçını okşamaya başladı ve Jaehwa'yı kendisine biraz daha bastırdı. Başını Jaehwa'nın başına koydu.
"Ağlama. Biz buradayız. Hepsi iyi olacak Jae."
Sunyeon'un da gözleri dolduğu sırada öksürük sesine karışık bir bağırma sesi duyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampire Mansion³ : İstila {BTS}
Wampiry~~~~~ Neden kalbimdeki boşluk hissini kontrol edemiyordum. Önümde açılan kapı da neydi? Kendimi bir anda malikanede buldum. Diğerlerinin arasındaydım. Şu an Jimin ve Jin-kyong unnie'nin konuşmasını görüyor ve duyuyordum. 'Zorlama işte. İlk başta da...