34. BÖLÜM

5.1K 266 22
                                    

Her canlı için ölüm mümkündü . Her canlı ölümle yaşam arasında bir çizgi üzerinde yürürdü . Her attığı adım , aldığı her nefes , hissettiği duygular ... O canlıyı bir adım daha yaklaştırır ölüme .

Ve iki tip insan vardır , mutlu rolü yapanlar ve gerçekten mutlu olanlar . Mutlu rolü yapanlar aslında bedeni yaşayan ama ruhu ölenlerdir .

Yaşamak için çaba sarf etmez olurlar , tıpkı infazızını bekleyen mahkumlar gibi sadece ölecegi günü beklerler ve o gün onlardan mutlu olan olmaz . çünkü ölüm bedenini de almıştır , hedeflerine ulaşmışlardır .

Diğeri ise gerçekten mutlu olanlar ; aslında bir zamanlar onlarda mutluyu oynayanlardır , tek fark bu kişiler vazgeçmemiş ve hayata karşı durmayı , sevmeyi ve sevilmeyi öğrenmiştir .

Asena ise , yaşam ile ölüm çizgisinin ortasında kararsızlıkla durduğu gibi mutlu oynayanlar ve gerçekten. Mutlu olanlar arasında kararsızlık ile yürüyordu . Arada dönüp arkasına bakıyordu , geçmişten yaşadıklarına sonra kendine söz veriyordu ' pes etmeyeceğim ' diyerek , yürümeye devam ediyordu .

Yılmıyordu , yıkılmıyordu , yoruluyor dinlenmiyordu çünkü eğer bunları yaparsa kaybedecekti ve o kaybetmeyi sevmiyordu , istemiyordu...

Yüzüme yediğim bilmem kaçıncı tokat ile ağzıma tekrar gelen kanı yere tükürdüm .

Karşımdaki şerefsiz daha da sinirlenirken bağırarak sordu " üstlerinin isimleri ve planlarınız ne esmer ?"

Ben kahkaha attığımda dahada sinirlenmiş olacak ki yüzüme tekrar tokat attığında başım yana düştü bu kez , agızımdaki kanı tükürdüm tekrar .

Tekrar geliyordu ki arkasındaki adam durdurdu onu " helal bekle başkan gelsin , öyle bakalım işine "

Adama mantıklı gelmiş olacak ki sinirli hali ile çıktı mağradan , sinirini s*ksinler demek vardı da konuşacak halim kalmamıştı .

Sadece yüzüm degil Karnımda ve sırtımada da yaralar vardı . Tim ne yapmıştı bilmiyorum ama konuştuklarına göre yardım gelmişti ve buğranın naşını alıp gittiklerinden başka birşey bilmiyordum .

Karanlık bir mağradaydım , güneş alan biryer yoktu . Karanlık ve rutubet kokuyordu , bizimkiler ne yapıyordu . Tim ne haldeydi , annemgil beni merak etmişler miydi ?...

Onlarca soru vardı ama birinin bile cevabı yoktu . Ne kadar öyle durdum , ne kadar düşünceler ile boğustum  bilmiyorum.

Mağranın kapısı açılması ile beni döven adamın yanında iki şerefsiz daha geldi . Tahminen biri başlarıydı , diğeri s*kimde bile değildi .

Senin s*kin yok , kendine gel !

Şuan tek konu bu mu ?

Doğru sustum .

Başları olduğunu düşündüğüm adam yüzüme tiksinircesine bakıp beni döven adama döndü " kim yepti bunun yüzünü ?" diye sordu bozuk türkçesi ile .

Yanımdaki adam kaşlarını çatmış yüzüme bakıyordu , beni döven adam korkarak " ben yaptım " dedi .

Adam memun olmuşcasına gülümsedi eli ile adamın sırtına 'afferim' anlamında pat patladı .sonra ise " konuştumu ?" diye sordu .

Adamın yüzü düşerken ben şeytani biçimde gülümseyip konuştum " biz sizin gibimiyiz lan it ? İki sinek ısırığına konuşacak ."

Adamın sinirden çenesi kasılırken benim gülümsemem daha da büyürken konuştum " gerçekler acıdır " dedim .

Adam dahada sinir olurken ben bu sefer kahkaha atarak gülmeye başladım . Ancak gülmem kısa sürdü gülmemi kesen şey  ise yüzüme inen tokattı.

Ağızıma gelen kan tadı ile dudağımın patladığını anladım . Sinirini alamayınca yanındaki şerefsizlere " Zincir ile iyice ellerini ayaklarını bağlayın " diye komut verip çıkıp gitti .

Kalan iki it asenanın kolundan tutup kaldırdılar asena ne kadar dirensede zarar zor zincirleyip onlarda gittiler.
Yazardan
Asena bacağındaki ani sızı ile inledi , bacağına baktığında durum kötü olduğunu gördü . Kurşun hala içerdeydi . Eğer biraz daha durursa bacağını kaybedebilirdi .

Fakat aklı kalbi duyguları ailesinden ve silah arkadaşlarındaydı ...

ADANA

Köye giren ambulans ve askerin araç ile tüm köyün ilgisi oraya döndü . Araçlar giderken köy halkı araçların peşine takıldı . Araç en son tek katlı taşlı bir evin önünde durdu .

Burası Şehit Burha Soydan'nın evi idi . Köy halkı birden hüzünlendi , burhan bu köye ve köy halkına çok yardımı olmuştu .

Kiminin okulunu okuması için , kiminin daha çocuk yaşta evlenmemesine yardım etmişti .

Komutan aracından indi , elindeki şapkasını başına taktı . Bahçeye sert adamları ile girdi , O daha kapıyı çalmadan yaşlı bir kadın açtı kapıyı ilk adama sonra arkasındaki topluluğa baktı ve o an anladı .

Oğlu şehit olmuştu , tıpkı büyük oğlu gibi o da şehit olmuştu . yaşlı bir adam geldi içerden , yaşlı kadın ağlarken o içine akıttı gözyaşlarını hani derler ya 'erkek adam ağlamaz ' diye erkeklerde ağlardı aslında .

Duygusu olan her canlı ağlardı , sadece kimseye göstermezlerdi onlar ağladıklarını,  güçlü görünmeye çalışırlardı ve kız çocukların babalarına bu yüzden aşıktı aslında . Güçlü görürlerdi babalarını , yıkılmaz  sanarlardı ama onlarda yıkılırdı .

O günden sonra  yaşlı çiftin evine güneş doğmaz olacaktı . Sabah kalktıklarında onlara ' günaydın 'diyen olmayacaktı . Bayramlarda ellerini öpen bir oğulları gitmişti , o gün bir anne saçının teline zarar gelse yüreği yanan annene oğlunu toprağa vermişti .

O gün buraya aslan parçası bir yigit toprağa girmişti , bir aşk ise öteki dünyaya kalmıştı...

Bölüm sonu

Bölüm nasıldı ?

Dedim ki enişteyi değiştireyim sizin fikirleriniz neler koray ile mi olsun başka biri ile mi ?

Yazılılar nasıl ?

Sizleri seviyorum . allaha anet olun

Hazal Sansar

ASENA | GERÇEK AİLEM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin