Orenda akşama kadar o kafesin içinde kaldı. Aspen onu kafese kapattıktan sonra odadan çıkmış ve güneş kaybolup odayı karanlıklar içinde bırakana kadar da gelmemişti. Orenda ise kollarını birbirine kavuşturmuş kafesin ortasından sarkan salıncağa oturarak onun geri dönmesini beklemişti. Bunu neden yaptığını bilmiyordu ama yapacak daha iyi de bir işi yoktu. O halde hareketsiz ne kadar beklediğini bilmiyordu. Güneş battıktan sonra zaman mefhumunu yitirmişti. Ama o zaten bu karanlığa alışıktı. Sonuçta yıllarca çalıştığı yerin kat kat altındaki madende göğe açılan bir pencere yoktu.
Şarkı söyle demişti Aspen ona. O kamptan çıkarılıp buraya bunun için getirilmiş olacağını hiç düşünmemişti. Tamam, sesi güzeldi. Ama o kadar da güzel miydi? Ya onun gözlerinin içine düşecek kadar yakından bakması? Gözleri güzeldi de Orenda o kadar ilginç olduklarını düşünmüyordu. Bir de en son söylediği şeyler vardı tabi. "Senin gibi bir kız... Bu kadar olmalı..." Neydi şimdi bunlar? Ya adam dengesizin önde gideniydi yada Orenda'nın bilmediği bir şeyler vardı ki Orenda o sabaha kadar olan basit yaşantısıyla buna ihtimal veremiyordu. Sıradan bir esir olmaktan başka bir şeyi yoktu ki artık ona da sahip değildi. Biraz daha düşünmeye devam ederse kendinin kim olduğunu bile sorgulamaya başlayacaktı. Bir an önce düşünmeyi durdurmalıydı ve o da en iyi yapabildiği şeyi yaptı; şarkı söyledi. Gözlerini kapattı ve kendini kainatın akışına bıraktı. Böyle yaptığı her zaman kulağına bir müzik çalınırdı ve Orenda onu söylerdi. Etrafındaki tüm karışıklığa rağmen o seste huzur vardı.
Orenda'da kendini kaptırmış şarkı söylerken odanın kapısının açıldığını ve Aspen'in içeri girdiğini fark etmedi. Aspen yürürken yere sağlam basan, geldiğini kimse onu görmeden önce adım sesleriyle haber veren biriydi. Ama o bile bu sese başka bir ses katmamak için yavaşça yürüdü. Tatlı sesi takip ederek yatağının yanına geldi, askeri ceketini çıkarıp yatağın kenarına koydu ve yine sessizce yatağa uzandı. Yüzü pencereden gelen ay ışığının aydınlattığı kıza dönüktü. Her şeyden habersiz şarkı söylüyordu; Aspen'in orada olduğundan habersiz, kendinin kim olduğundan habersiz, güzelliğinden habersiz...
Aspen onu izlerken gözlerinin ağırlaştı. Karşı konulamaz uyku yavaşça çöktü üstüne. Her ne kadar Orenda'yı izlemeye devam etmek istese de kapanan göz kapaklarına karşı koyamadı. Uzun zamandır böyle uykusu gelmemişti. Küçük kanaryasını dinlerken yılların üstüne ilk defa o gece deliksiz uyudu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANARYA
Fantasy"Kanaryam" diyordu bana. Beni bir kafese kapatmıştı. Gerçek, parmaklıklardan duvarları olan bir kafese. Ve benden şarkı söylememi istiyordu. Halkımın katili olan bu adama nasıl şarkı söyleyebilirim ki?