Aspen'in kollarında uyanmak güzeldi. Beyaz saçlarına vuran ışığın neredeyse gökkuşağı gibi görünen parıltısını izlemek. İlk sohbetini onunla yapmak ve beraber kahvaltıya oturmak. Bunlar Orenda'yı daha da ilerisini düşünmeye teşvik ediyordu. Bir aile kuracakları zamanları. Kalbi hem heyecanla pır pır atarken aynı zamanda korkudan buz kesiyordu. Bu hayaller o kadar güzeldi ki eğer gerçekleşmezse Orenda o hayal kırıklığı ile kalbinin duracağından korkuyordu. Nefes almaya devam ederdi, Evet, kimse için hayatını feda etmezdi. Ama bunun da üstesinden nasıl gelirdi, yada bir daha başka birini sever miydi, bilmiyordu işte. O yüzden her ne zaman gözünün önüne bir ayrılık sahnesi gelse başını sallar ve bu düşüncelerden kurtularak başka şeyler hayal etmeye çalışırdı. Özgürlüğünü kazandıktan sonra bir daha hiçbir şeyden korkmayacağını sanıyordu ama özgürlüğü beraberinde öyle şeyler kazanmıştı ki tutsak iken dert edeceği daha az şeyi olduğunu düşünüyordu.
Kaldıkları yerden ayrılırken hanciya parasını ödeyen Aspen'e baktı. Acaba o da böyle düşünüyor muydu?
Atlar da gelince Orenda dudaklarını büzerek atlara baktı. Her gün yeni yerleri görmek çok güzeldi ama bunun bedeli de saatlerce at sırtında oturmak oluyordu. Gece rahat bir yatakta yattıkları için o gün daha rahattı ama bir saat sonra tüm bu rahatlığın yeri i kas ağrılarına bırakacağını biliyordu.
"Ne oldu küçük kuş?"dedi Aspen. Hanımla konuşmayı bitirdiğini Orenda fark etmemişti. "Ata binmek istemiyor musun yoksa? "
Orenda naz yaparak dudaklarını şişirdi.
"Şikayet edecek değilim ama sanırım yolculuk bittikten sonra uzun bir süre atlara uzaktan bakmakla yetineceğim. "
"O zaman sana güzel bir haberim var."
"Beni atlara binmeye ikna edecek bir şey olsa gerek."
"Bu akşama Anka kalesine varmış olacağız."
Bu kesinlikle Orenda'yı ikna ederdi.
"Gerçekten mi?!"
Sesi biraz yüksek çıkınca kendi atlarının yanında bekleyen Rem ve Tara onlara döndü.
"Evet."
Onun yerine gelen neşesi Aspen'i gülümsetmişti.
"Ne oldu Orenda? " diye seslendi Tara.
"Bu akşam evime varacakmışız. "
"Gerçekten mi?"
İki erkek de Tara ve Orenda'nın aynı tepkiyi vermiş olmalarını izlerken bunun kadınların arasında olan bir olay olduğunu düşünüyordu.
"Çok sevindim Orenda. Sonunda evine dönebileceksin. Artık her şeyi de hatırlayabilirsin. "
"Umarım öyle olur Tara."Anka kaleminden "evim" diye bahsedilmesi Aspen'in kulağından kaçmadı. Bundan hoşlandığı da hiç söylenemezdi.
"Sizi uyarmam lazım ki, karşılaşacağınız manzara beklediğiniz gibi olmayabilir. Hatırladığın evin üzerinden bir darbe ve on yıl geçti."
Aspen orası artık senin evin değil diye de eklemek istiyordu ama kendini durdurdu. Orenda yı buna nasıl bir tepki vereceğini bilecek kadar tanıyordu artık.
"Anlıyorum... yine de bunun beni hayal kırıklığına uğratmasına izin vermeyeceğim. Orası benim geçmişim. Ve ne halde olursa olsun oraya geri dönmek istiyorum."
Aspen Orenda'nın saf bir çocuk gibi olduğunu düşündü o an. Aslında dönmek için bu kadar çaba sarf ettiği yer onun ilk kafesiydi. Kampın şartlarından tartışmasız bir şekilde daha iyiydi tabi. Ama hapsolmuş olması ikisinde de aynıydı. Orenda hatırlamıyordu ama oradaki tek özgürlüğü ortalıkta istediği gibi koşabilmesiydi. Zihni ise tamamen kafesteydi. Öyle bir kafes ki hala farkına varmamıştı.
"Hadi gidelim artık." Dedi Orenda. "Bir an önce oraya varmak istiyorum. "
Aspen onun mutluluğunu paylaşmasa da ata binip Orenda'yı da arkasına aldı. Onun umduğu şey ise bu yolculuğun tamamen boşuna boşuna olmamış olmasıydı.Yolculuk önceki günler gibiydi, olabildiğince az mola ve duraksız bir yolculuk. Tek farkı havanın git gide daha fazla ısınması ve yolların daha az ağaçlık olmasıydı. tüm öğlen boyunca güneşin alnında yolculuk etmek Orenda'yı bıitirmişti. O gün için daha hafif kıyafetler giymeyi tercih ederdi. Neyse ki akşama doğru güneş alçaldıkça hava da serinlemiş, yolculuk çekilir hale gelmişti. Hoş güneş bir mızrak tepesinde bile olsa orenda yolundan dönecek değildi. Yıllarca bu anı beklemişti, kendini keşfetmeyi. Bunu bir an bile olsa geciktirmek istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KANARYA
Fantasy"Kanaryam" diyordu bana. Beni bir kafese kapatmıştı. Gerçek, parmaklıklardan duvarları olan bir kafese. Ve benden şarkı söylememi istiyordu. Halkımın katili olan bu adama nasıl şarkı söyleyebilirim ki?