ONUN İÇİN İSE SADECE BİR KUŞTUM

137 7 0
                                    

Aspen odaya geri döndüğünde güneş çoktan batmıştı. O gün aksi gibi Orenda'nın yanına dönmek istedikçe yeni bir iş çıkmıştı başına. Kendini anca odaya atmış, yorgunluktan tükenmişti. 

Oda beklediğinin aksine karanlıktı. Orenda'yı bir koltukta otururken bulur zannediyordu ama koltuklar boştu. Kafes de öyle. Makyaj masasının üstünden bir gaz lambası alıp yaktı. Işık zayıf  bile olsa odanın hatlarını ortaya çıkarmıştı. Orenda'yı göremeyince bir an paniklediğini hissetti. Gelirken büyük salonu kontrol etmişti, ora da değildi. Onu bırakıp gitmiş olabilir miydi? Kanaryası kafesten kaçmaya mı karar vermişti? İçindeki panik yerini öfkeye bırakmaya başladığında yatağın üstünde bir şişkinlik fark etti. O kadar küçüktü ki ilk bakışta onun yastık olduğunu sanmıştı. Öfkelendiği kadar hızla sakinleşti. Tabiki de küçük kuşu onu bırakmamıştı. Bundan nasıl şüphe edebilirdi ki? O sahibini seven küçük bir kuştu. Dışarıda, kimsenin koruması olmadan hayatta kalamayacağını biliyordu.

Ceketi ve diğer kıyafetlerini çıkarıp yatağın ucundaki koltuğa koyduktan sonra sadece pijamasının altını giydi ve Orenda'nın yanına uzandı. Orenda cama dönük yattığı için Aspen onun sırtını görüyordu. Aralarında ufacık bir mesafe bırakacak kadar ona yaklaştı. Ona dokunmuyordu ama sıcaklığını hissedebiliyordu. Bir de o kendine has kokusunu...

Gecenin sessizliğinden faydalanıp Orenda'nın nefes alış verişlerini dinledi. Yavaş ve dingindi. Ama uykuda olan bir insanın nefesleri kadar yavaş değil. Aspen'in yüzünde bir gülümseme oluştu. Gün boyu eziyet çeken kendisiydi. Neden bu ızdırabı biraz da Orenda'yla paylaşmıyordu ki?
''Uyumadığını biliyorum küçük kuş.''
Ses yoktu. 
''Güzel taklit yapıyorsun ama yeterince iyi değil.'' 
Sessizlik devam etti.
''Demek ısrar ediyorsun. Öyle olsun. O zaman sanırım uyumadığını kanıtlamalıyım.''  

Aspen elini uzatıp Orenda'nın kolunun altından geçip beline sarıldı ve onu kendine çekerek sırtını göğsüne yasladı. Bedenleri birbirine tam uyuyordu. Sanki Orenda'nın bel kıvrımı Aspen ona böyle sarılsın için yapılmıştı.

Aspen öyle yapınca Orenda'nın dudaklarından ufak bir çığlık koptu. 
''Tamam, tamam uyumuyorum!'' 
Aspen'in kolunu itmeye çalıştı ama bunu başaramadı. Orenda'nın iki kolunu toplasalar Aspen'in tek kolu etmezdi. 
''Peki neden numara yaptın o zaman?''
Kolunu Orenda'nın beline daha da sardı. Bir yandan da korkuyordu, beli o kadar inceydi ki ona sarılırken kollarında kaybolabilirdi. 
''Numara yapmıyordum ki! Uyumaya çalışıyordum.''
''O yüzden mi bana cevap vermedin yani?''
''Evet.''
Ses tonunda ''bu bariz bir yalan'' diyen bir tını vardı.
''Bu sabah söylediğin şeylerden utandığın için değil öyleyse?''
''...''

Aspen onun bedeninin ısındığını hissetti. Kendi sıcaklığından mı yoksa utandığı için mi böyle ısınmıştı emin olamadı. Am bunu öğrenmenin bir yolu vardı. Aspen burnunu onun saçlarına gömüp sesli bir nefes çekti. Diğer kolunu da Orenda'nın başının altından geçirip omuzlarına sarıldı. Orenda'dan çıt çıkmıyordu, hızlanan nefes alış verişlerinden başka. Aspen cevabını almıştı, kesinlikle utandığı için böyle ısınıyordu. Ama cevabını almasına rağmen durmaya niyeti yoktu. Başını biraz kaldırıp Orenda'nın kulağına üfledi. Kollarının altındaki bedenin ürperdiğini hissetti. Ama aynı devamında ne olacağını bekleyen meraklı bir çocuk gibi korksa da ses çıkarmıyordu. Bu Aspen'i daha fazlasını yapmaya teşvik ediyordu.

Orenda'nın belindeki elini çözüp geri çekti. Diğer kolu hala omuzlarına sarılıydı. Onu kolay kolay bırakmayacaktı. Serbest kalan eliyle Orenda'nın boynuna düşen saçlarını geri çekti. Açıkta kalan solgun teni gaz lambası ışığında gri gibi görünüyordu. Ağzını boynuna yaklaştırdı. Aslında onu ısırmak istiyordu. O güzel boynunda bir iz bırakmak. Ama küçük kuşunu korkutmak istemedi. O daha nasıl bir tuzağa düştüğünü bilmiyordu. Erkenden fark etmesine de gerek yoktu. Bu yüzden sadece boynunu öptü. Sertçe, uzunca.. Orenda'nın kıvranmalarından zevk alarak.
''Yapma...''
''Hoşuna gitmedi mi?'' dedi Aspen dudaklarını Orenda'nın boynundan ayırmadan.
''Öyle değil ama...''
''Ama ne?'' 
Orenda dudaklarını ısırdı. 
''Şimdi biz neyiz? Ne olarak yapıyoruz bunları?''

Konu ciddileşince Aspen dudaklarını Orenda'nın boynundan çekti. Kafasını yastığa geri koydu. Bu sefer biraz uzaktı.
''Ne olduğumuzu düşünüyorsun?''
''Soruya soruyla cevap vermeyi kes. İlk soruyu ben sordum.''

Aspen bir süre susup düşündü. Sonra Orenda hiç konuşmamış gibi tekrar soru sordu.
''Ne olmamızı isterdin?''
''Yine aynı şeyi yapıyorsun.''
Orenda bu durumdan şikayeti olsa da üstelemedi. Bir cevap alamayacağını biliyordu.
''Dürüst olayım mı? İkisini de bilmiyorum. Her şey benim için çok yeni. Bu yaşam, sen, şuan olanlar...'' Sesi son cümleye kadar iyice duyulmaz oldu. ''Kafam çok karışık.''

Yatakta sırtüstü dönüp Aspen'in yüzünü görebilecek şekilde yattı.
''Ya sen? Sen ne düşünüyorsun?''
Aspen Orenda'ya bakmıyordu. Bakışları tavandaydı. 

Orenda bu sefer bir cevap alabilmeyi istedi. Kendisi tüm duygularını saklamadan dile getiriyordu ama Aspen tam bir muammaydı. Onu sadece davranışlarından okuyabiliyordu ama onlar da pek ala yanıltıcı olabilirdi. Mesela onun kendine sarılması Sevdiğinden değil de şehvetten olabilirdi. Böyle bir ilişki istemiyordu. Bu yüzden bilmeliydi.
''Cevap vermeyecek misin?''
Aspen ona bakmadan Orenda'nın başını tutup omzuna yasladı.
''Uyu küçük kuş.''
Orenda'nın pes etmeye niyeti yoktu. Aspen'in kollarından kurtulup dirseklerinin üstünde doğrularak onun görüş açısına girdi. 
''Benden kaçma, bir cevap ver. Cevaba ihtiyacım var!'' 

Aspen yüzünü ona çevirdi. Bakışları boştu. Daha birkaç dakika önce ona sarılan ve utandırıcı şeyler fısıldayan adam gitmiş, ilk gün tanıştığı o soğuk komutan gelmişti. 
''Benim de cevaplara ihtiyacım var Orenda. Ailen nerede saklanıyor mesela?''
Orenda içinde bir şeylerin kırıldığını hissetti. Bu kadar mıydı yani?
''Tek umursadığın bu mu?''
''Asıl aradığım şey bu.''
''Peki ben bunun neresindeyim?'' 
Aspen cevap vermedi. Buz gibi gözlerle baktı sadece.  

Orenda bunun gerçek olmadığını düşünerek bekledi. Aspen şimdi kendine gelecek, ona tekrar sarılacak ve onun için ne kadar önemli olduğunu söyleyecekti. Ama hiçbir şey olmadı. Aspen bakmaya devam etti. Orenda dolan gözlerini saklamak için başını tavana çevirdi. Yavaşça yatağın kenarına gelip ayaklarını aşağı sarkıttı. İçinde hala küçük bir ümit vardı, Aspen ona arkasından sarılır diye. Ama yataktan kalkarken kimse onu durdurmadı. 

Orenda kafesine geri dönmedi. Orada kalıyorsa bu kendi seçimiydi. O kafese geri girmeyecekti. Pencerenin kenarına gidip yatağa uzak olan koltuğa oturdu. Bir yandan da gözyaşları ile savaşıyordu. Şu son bir haftada tüm hayatında ağlamadığı kadar ağlamıştı. Bunun sorumlusu kimdi! İçinden bir ses kendi kalbi olduğunu söyledi. Son birkaç gündür hayal dünyasında yaşıyordu ve Aspen az önce onu gerçeğe geri getirmişti. En başta demişti zaten, istediği ailesinin yerini bulmaktı. Orenda'da onun dediğini yapacaktı. Ne yapıp edecek ailesinin nerede olduğunu hatırlayacaktı. Aspen için değil, kendi için. Kendi kimliğini, ait olduğu yeri bulmak için. Sonunda bir aileye sahip olmak için. Bu hırsla kendini doldururken ıslak kirpiklerle uyuyakaldı. 

KANARYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin