BEN DE UÇTUM

142 6 0
                                    

Bu aptalca bir fikirdi. Aspen önünde duran şeye baktıkça buna da çok ikna oluyordu. Bir fevrilik anında aklına gelmişti ve Hare'ye hazırlamasını söylemişti ama onu görünce, hayalinde olanın daha mantıklı göründüğünü fark etti. Gerçekte ise... nasıl bir tepki alacağını bilmiyordu. Kadınları okuyamıyordu!

İçinden bir ses her ne kadar vazgeçmesini söylese de Aspen şansını denemeye karar verdi. Risk almaya hazırdı. Son bir kez her şeyin yerli yerinde olduğunu kontrol ettikten sonra üst kata çıktı. Orenda bir saat önce bıraktığı yerde, koltuklarda oturmuş dışarıyı izliyordu. Derin düşüncelere dalmıştı. Aspen onun ne düşündüğünü merak etti ama soramazdı. İlişkileri bu kadar berbatken değil.
''Orenda.''
Orenda gözlerini kırpıştırdı. Daldığı alemlerden geri gelmişti ama Aspen'e bakmadı.
''Senin için bir şey hazırladım. Benimle aşağı gelir misin?''
''İlgimi çekmiyor.'' dedi Orenda duygudan yoksun bir sesle.

Aspen pencereyle Orenda'nın arasında girip onu kendine bakaya zorladı.
''Aşağı in ve bir bak sadece. Beğenmezsen seni tutmayacağım.''
Orenda'nın oralı olacağı hiç yoktu. Bakışları hala sabit, yüzü ilgisizdi.

Aspen kendine inanamayarak bir dizinin üstüne çöktü ve Orenda ile aynı hizaya geldi. Bu sefer Orenda onun yüzüne baktı. Ama bu jestten etkilenmiş gibi değildi. Yine de Aspen umutsuzlanmadı. Bu onun son kozuydu.
''Orenda, lütfen. Senden sadece biraz aşağı gelmeni istiyorum.''
Kendi gururunu daha fazla ezmeden önce ayağa kalkıp kapıya yöneldi. Çıkmadan önce aşağıda olacağını söyledi ve Orenda'yı odada yalnız bıraktı.

Orenda omuzlarındaki şala daha fazla sarıldı. Yaz gelmekte olsa da akşamları hala serindi. Şimdi Aspen onun kalbini daha da üşütmüştü sanki. Önünde diz çöktüğünde yüzüne dokunmak istemişti. O beyaz saçları ile oynamak. Ama bunu yaparsa Aspen'in onu affettiğini zannedeceğini ve tekrar eskisi gibi davranmaya başlayacağını biliyordu. Bu yüzden kendini durdurmuştu ve ona dokunma arzusuyla parmaklarının ucu sızlıyordu.

Aspen'i yeteri kadar beklettiğinden emin olduktan sonra ayağa kalktı. Aşağıdaki her neyse ona bir göz atmakta zarar görmüyordu. En kötü ihtimal Aspen'i daha kötü hissettirmek için yüzüne memnuniyetsiz bakışlar atar ve geri odaya dönerdi. En iyi ihtimal... Eh işte, sadece bir ihtimal vardı.

Mumla aydınlatılmış koridolardan geçip aşağı kata indi. Salona yaklaştıkça ışık daha da artıyordu. Bir çiçek kokusu vardı... Leylak mı? Yoksa yasemin mi? Orenda merakına yenik düşüp adımlarını hızlandırdı ve büyük salonun girişine gelince bunca hazırlığın neye olduğunu anladı. Salondaki uzun yemek masasının üstünde yanan mumlar ve iki tane tabak vardı. Masanın yanında da Aspen duruyordu. Odadaki loşlukta fark etmemişti ama o da atmosfere gayet uygun şık bir siyah pantolon ve her zaman giydiklerinden farklı bir gömlek giymişti. Orenda kendine dürüstçe bir itiraf yapacak kadar Aspen'e karşı iyi duygular besleseydi, onun yakışıklı olduğunu düşünürdü. Şöyle, onu görünce kalbini sakinleştirmek zorunda kalacak cinsten bir yakışıklılık.

Aspen onu görünce yüzü bir gülümsemeyle aydınlandı. Bu pek olmazdı. Ama artık onu beklemekten ümit kesmiş olacak ki gülümsemesi baya büyüktü. Orenda'ya bir an küçük bir çocuğu anımsattı. Nerede ve nasıl olduğunu söyleyemezdi ama bu gülümsemeyi daha önce gördüğünü biliyordu.
''Gelmeyeceğini sanıyordum.''
''Ben de...''

Aralarına giren sessizlik o kadar derin oldu ki neredeyse yanan mumların sesi duyulacaktı. Aspen bu durumu bozmak için bir sandalye çekip Orenda'yı buyur etti. Ama Orenda yerinden bir adım bile kıpırdamadan
''Neden?'' sesi gayet sertti. ''Neden bunca hazırlık? Her şeyi unutup tekrar eski halimize dönelim diye beni kandırmak için mi?''
''Hayır, oturup konuşalım diye.''
''Konuşmaya mı karar verdin yani? Bu ne büyük lütuf!''
''Şöyle iğneleyici konuşmayı keser misin lütfen?''
''Ne oldu komutan, ağrına mı gitti? Böyle sinir bozucu olduğum için beni mazur gör. Büyük ihtimalle sana şuan hissettiğim şeyleri hissettirmeye çalışıyorum.''

KANARYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin