SONRA UÇMAMI İSTEDİ BENDEN

123 3 0
                                    

Orenda malikanenin kapısı açılır açılmaz içeri giren ışıktan gözlerini korumak için ellerini kaldırdı. Güneş o gün özellikle tüm enerjisini kullanıyor gibi daha parlaktı. Öyle ki her şey az kalsın beyaza dönecekti. Yada bu durumun Orenda'nın önceki gece çok fazla ağlaması ile bir ilgisi vardı? Üstüne üstün sabah kalktığında boğazları şişmişti. Kendini çok yormuştu. 

Hare'nin ardından dışarı çıkarken başını yere eğdi. Eli hala gözlerine siperdi. Buna rağmen yerden yansıyan ışık gözlerini ağrıtıyordu. Yine de eve geri dönecek değildi, arkadaşlarını görecekti. Buna geç bile kalmıştı. 

O sabah da Aspen'i görmemişti. Zaten oturma odasında uyanmıştı ve Aspen gitmemiştir belki diye uyandıktan sonra bir süre daha orada oyalanmış ama zaten odaya çıktığında orada olmadığını görmüştü. Sonrasında çok vakit geçmeden de Hare gelmiş ve onu kampa götüreceğini söylemişti. Vücudunda önceki geceden kalan hafif bir kırgınlık ve baş ağrısı hissetse de bunu belli etmemeye çalıştı. Yoksa onu çıkarmazlar diye korkuyordu. Sakince Hâre'nin ardından dışarı çıktı. Orada onları bekleyen başkaları da vardı. Hare tabiki yanlarında iki askerin eskortluk edeceğini söylememişti. Orenda bunu dışarı çıktıktan sonra fark etmişi. Bu durumu çok sinir bozucu bulsa da ses çıkarmadı. Kime ne derse Aspen'e söyle diyecekti, ona dediklerine de ne olduğu da malumdu. Ya da ne olmadığı! 

Bozuk sinirler ve ağrıyana bir başla güneşe karşı direnerek yürüdü. Başı yerde olduğu için kendine bakan insanları görmüyordu. Bir kısmı nefretle bir kısmı tiksintiyle bakıyordu. Çok azında acıma ve tepkisizlik vardı. Yogar'ın cezası kesildikten ve bir eşeğe ters bindirilip suçu yazılan tahta da eşeğin boynuna asılıp en yakın köye gönderilmişti. O köyden sonra bir sonraki ve bir sonraki. Ondan sonra ona ne olduğunu kimse bilmiyordu ama herkesin Yogar'ı tanıyıp ondan uzak durması için üç köy yeterli bir sayıydı. Haber veba virüsü gibi durduraksızın yayılır ve bir ayın sonunda tüm bölgenin olaydan haberi olurdu. Yogar bundan sonra buralarda dilenci olmazsa yaşayamazdı.  Kamptaki kimi askerler Yogar'ın bunu hak ettiğini düşünüyordu. Zaten orada çok sevilen bir insan da değildi. Yaptığının karşılığında ödediği bedel de eski hukuklarında uygulanan bir cezaydı zaten. Ama kimileri tam aksini düşünüyordu. Yogar kendilerinden biriydi ve daha bir hafta önce hiçbir değeri olmayan esir bir kız yüzünden böyle ağır bir cezaya çarptırılmıştı. Sesini çıkarmasa bile aralarında Orenda'nın cezalandırılması gerektiğini düşünenler bile vardı. Tabi bununla beraber Aspen'e duyulan kin de artmıştı. Kimse onun yüzüne karşı bir şey söylemeye cesaret edemiyordu ama bazı askerler görevlerinde gevşemeye başlamıştı. Kimileri de olay çıkarmak için an kolluyordu. Bir de her yerde olduğu gibi bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyen gurup vardı. Kazan ısınıyordu. 

Orenda yol boyunca kimseyle konuşmadı. Hare de zaten ''hava çok sıcak'' demekten başka bir şey dememişti. Aslında bir sohbet başlatmaya çalışmıştı ama Orenda oralı olmayınca ısrar etmemişti. Orenda Kampa vardıklarını ancak Tara kendine seslenince anladı. Ancak o zaman elini gözünün önünden indirmeye cesaret edebildi. Tara elini başının üstüne kaldırmış heyecanla el sallıyordu. Yanında elleri ceplerinde kambur duran Rem ise aynı bıraktığı gibi asık suratlıydı. Orenda'da ona doğru yürürken elini kaldırıp salladı. Heyecansız, sadece karşılık vermek için yapılan bir şeydi. Yine de onları görmek kendini daha iyi hissettirmişti. 

''Orenda!'' diye bağırdı Tara neşeyle. Neşesi güneşten daha göz kamaştırıcıydı. 

Orenda adımlarını hızlandırıp Hare'nin önüne geçti ve Tara'nın yanına ulaştı. Daha selam veremeden Tara ona sımsıkı sarıldı. Bir taraftan da onu ne kadar özlediğini sayıklıyordu. Orenda'da ona sarıldı. O zaman onun kilo aldığını fark etti. Beli genişlemişti. Tara onu bırakıp geri çekilince Orenda onun yüzüne de can geldiğini gördü. Yanakları tombullaşmıştı. Gençleşmiş görünüyordu. Hatta güzelleşmişti. Orenda onun yüzündeki çillerin arkasındaki sevimli kadını gördü. Saçları da kızıldı. Halbuki yıllardır kahverengi olduğunu sanıyordu. Gözlerinin kenarlarında ve alnında yaş almanın ve yaşadıklarının getirdiği yorgunluk çizgileri vardı. Orenda ilk karşılaşmalarında bunu fark etmemişti. Kendinde de olup olmadığını merak etti. Hala alışamadığı için aynalara pek bakmıyordu. 

KANARYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin