KARTAL OLMAYA KARAR VERDİM

47 3 1
                                    

Bazen kafanızda hiç susmayan bir ses olur ya. Sizin kesin olarak inandığınız şeyin tam tersine ikna etmeye çalışır sizi. Onu susturmak bir yana bir bakmışsınız ki onunla kavga ediyorsunuz ve onu ikna etmeye çalışıyorsunuz. Dışarıdan bakanlar sadece çatılan kaşlarınızı görür ama içinizdeki kıyasıya rekabetten bir haberdir. Orenda kendinden o kadar emindi ki kafasındaki ses bile ona bunu yapması gerektiğini söylüyordu. Annesini Aspen'den önce bulacaktı. Bu yüzden gün boyu attan düşmemek için ona sarılmaya tahammül etti ve nereye gittiklerini sorduğu her seferde onu geçiştirmesi karşısında sakin kaldı. Gerçekten dert etmediğinden mi? Hayır. Bunların intikamını alacağını bildiğinden. Onu sevse bile kendisine böyle davranmasına izin vermeyecekti. O yüzden ona hatırladığı yeni anıları olduğunu söylemedi. Yüzyıllar boyunca ülkenin her yerinde saklanacak yerleri olduğunu annesinin ona öğrettiğini ve kordinatlarının da saraydaki resimlerde saklı olduğunu kendine sakladı. Bir keresinden annesinin onlardan birine kendisini götürdüğünü söylemeyecekti ona. Doğanın içine öyle bir saklanmıştı ki orası vahşi hayvanlar bile fark edemezdi. Aspen'in orayı neden yıllarca bulamadığına şaşmamak lazımdı.

Günün yarısına kadar doğrudan annesinin saklandığını düşündüğü yere doğru yol almışlardı. Denize yaklaştıklarında ise doğuya gitmeleri gerekirken kuzeye yönelince azalan mesafe tekrar açıldı. İşte o zaman Orenda buna bir çözüm üretmesi gerektiğini anladı. Aspen öylece manüpile edilemeyecek kadar akıllıydı. Bu işi gizlice yapmak için pek fazla seçenek bırakmıyordu ona. Yada diğer bir seçenek, Aspen onunla gelmeyecekti. Ve bunun sadece basit bir rica ile olmayacağı gayet açıktı.

Kuzeye gittikleri zaman boyunca Orenda'nın düşündüğü Aspen'den nasıl kaçacağıydı. Deneyimli bir askerdi o. Gözünden kaçmanın çok kolay olmayacağı gibi izinin kaybettirmek de kolay olmayacaktı. Bir de hep beraber kaçacak olsalar kesin fark edilirlerdi. Rem ve Tara'yı arkasında bırakmak söz konusu bile olmazı. Orenda Aspen'in onlara merhametli davranacağını hiç düşünmüyordu. Ona Aspen'in şüphe etmeyeceği bir sebep lazımdı ama onu bir türlü bulamadı. Uykusunun o uyurken kaçamayacakları kadar hafif olduğunu da biliyordu. Onu uyutmak için yemeğine bir şeyler katmayı düşündü ama onu nereden bulacaktı? Bunun için şehre gitmek gerekiyordu ama şehrin fersahlarca uzakta olduğunu tahmin ediyordu. Saatlerce ormanın içinden yol alıyorlardı.

Güneşin batmasını yakın bir kez daha ormanda kamp kurmak için durduklarında Orenda hala düşünüyordu. O gün onun vücudunu kaskatı kesen şey at yolculuğu değil bir fikir bulamamanın verdiği çaresizlik olmuştu. Günün yarısı boyunca hedefinden uzaklaşmıştı. Eğer o akşam bir çözüm bulamazsa ertesi gün daha da uzaklaşacağını biliyordu. Her ne yapacaksa o akşam yapmaktan başka çaresi yoktu.

Aspen her zamanki rutini ile atları bağladı, su içti ve geride bıraktıklarına uyarıcı bakışlar atarak ateş yakmak için çalı çırpı toplamaya başladı. Tara ve Orenda akşam yiyecekleri şeyleri hazırlarken Rem de onların yakınında çalı çırpı topluyordu. Aspen yeterince uzaklaştığından emin olduktan sonra Tara kendini daha fazla tutamadı.
"Orenda, bu sabah ne oldu öyle?"
Kısık sesle konuşmaya çalışmıştı ama cümlenin sonuna doğru sesi yükselince hepsi bir Aspen'in tarafına baktı. Hala dal toplamakla meşguldu.
"Özür dilerim ama fikrimi değiştirdiğimi size söyleyemedim."
"Neden fikrini değiştirdin ki? Sakın bana onu affettiğini söyleme."
"Hayır. Bu sefer o kadar kolay olmayacak. Fikrimi değiştirmemin onunla hiçbir alakası yok. Bunun sebebi annemin nerede olduğunu öğrenemem."
"Gerçekten mi?"
Tara'nın sesi yüksek çıkınca Aspen kafasını yerden kaldırıp onların tarafına baktı. Orenda ona kayıtsızca bakıp gözlerini çevirse de aslında onun bir şeylerden şüphelenmeye başladığı korkusuyla kalbi ağzında atıyordu. Neyseki Aspen'in gözleri onların üzerinde çok oyalanmadan tekrar yaptığı işe döndü.
"Sessiz ol biraz." diye kısık sesle kızdı Orenda. "O da mı öğrensin istiyorsun?"
"Özür dilerim, gerçekten çok heyecanlandım. Ama bence onun aklına annenin nerede olduğunu bildiğin gelmez. Büyük ihtimalle onu çekiştirdiğimizi düşünüyor. Erkekler basit kafalıdır."
"Hey." diye tepki gösterdi Rem. Yüzü buruşmuştu ama çok da kısmış gibi değildi
"Alın ma Rem ama basit kafalı olmanız şuan baya işimize yarıyor. Yoksa onun bir şeylerden şüphelenmesi daha mı iyi?"
Rem her hoşuna gitmeyen bir şeyde olduğu gibi homurdandı.
"Neyse, biz konumuza dönelim. Annnen diyordun? Neredeymiş?"
"Yakınlarda. Sadece bir günlük mesafede. Oraya gidecek olan yönü bulabilirim."
"Ama Aspen'in gelmesini istemiyorsun?"
"İstemiyorum."
"Yani ordan kurtulmalıyız?" dedi Rem uzun zamandır bunu duymayı bekliyormuş gibi bir şevkle.
"Evet ama zararsız bir şekilde." dedi Orenda onun bu tavrından ürkerek. "Olabildiğince."
"Ama nasıl?" dedi Tara. "Aklına bir şey geliyor mu?"
"Yol boyunca onu düşünüp durdum. Sanırım bunu gizlice yapamayacağız."
"Onu öldürecek miyiz?"
"Tara! Tabiki de hayır. Daha zararsız."
"O zaman-"
Aspen kollarındaki dalları gürültüyle yere atınca hepsi irkildi. Onun yakınlaştığını fark etmemişlerdi bile. Orenda'nın yüreğini bir korku sardı; konuştuklarını duymuş muydu?

KANARYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin