10. Ya sondur bu acılar ya da sonumuzu buldururlar bu yakarışlar.

8.2K 859 553
                                    

Selammm ben geldim, neredeyse bugün bölüm atamayacak gibiydim. Lakin her gün yb moduna sadık kalacağım diye saat on iki buçukta sert bir kahve içip bölümü yazmaya başladım.

Lütfen sizde yorumcuklar yapar mısınız? Çünkü neden olmasın, burası bir hayal dünya panosu ve sizlerin sözleri de bu hikayeyi tamamlayan en büyük unsur.

İyi okumalar :)


....

"Düşmüşüm bir çukura, canım yanıyor. Yaşasam mı, ölsem mi? Karar vermek zor."

...



Bölüm 10: Ya sondur bu acılar ya da sonumuzu buldururlar bu yakarışlar.

Susarak cevap verilmişti bazı soruların, sonların cevapları. Bu da öyle anlardan biriydi. Küle dönmüş, küle benzetilmiş çılgınlıklar eşliğinde en ağrıma giden bu olmuştu. Herkes silip süpürülen bir andayken, ben o anın bir kiriydim. Ruhunun ve dudaklarının kiri.

O saatten sonra benim ne utanan bir yüzüm vardı ya da utançla kızaracağını sandığım yüzüm. Ben sadece kendimi sıkıyordum diye, sözler beni oracıkta eziyor diye eğerek kaldırdığım kafam, birbirine girmiş ellerimin sıkıntısıyla okşanıyordu. Ona anlamsız, tiksinç gelen şey... benim dudaklarımın ilki, çeyiziydi. Değerliydi bu anlar. En özeli olması gerekendi, zannımca bana göre öyleydi.

Çünkü ben bu zamana kadar şu körpe gönle ne birini düşürdüm ne de zikrettirdim. Doğru insanı gözlerinden tanıyacağımı sandım. Onunla evleneceğimi ve beni doyasıya seveceğine. Sevilmek ne güne dursun, ben sıcak bir yatağın içinde sarılı dursam, nefesini hissetsem köhnemde yeterdi. İki kalbin aynı huzurla tokalaşması kadar değerli bir şey olabilir miydi?

Olabilirmiş. Ben bu dünyanın yorgan altında tek başına bırakılmış, değersizi oluvermiştim. Ben bu saatten sonra elinde sevgi anahtarı olmayan birine ne güvenirdim ne de ruhumdaki yaraların izlerini gösterirdim.

Her şey büyük bir sahtelikle ilerledi, benim gönlümü kıran şeyler salondaki iki kişi haricinde gülme krizine soktu. "Cidden yaptın bunu kanıtlamak için, Taehyung âşık olduğuna inandım. Evlenip ortamlardan çıkacağım derken dalga geçiyorsun sandım. Kimse inanmadı doğrusu buna. Omegan utancından kafasını bile kaldıramıyor. Ne kadar da sevimli birisi sahiden de." Hoseok bundan en çok keyif alan biriyken, gerçeği bacağımı sıkan Delta, benim karşımda oturan annesinin beni boğmak isteyen bakışlarıydı.

"Demiştim," diye mırıldandı Delta. Ona karşı kafa yormayı bıraktım. Fakat o konuştukça, parmak uçlarında sinir ve gerginlik benim tenime aksediyor ve ben bu defedici durumu, buradaki her şeyi yakamdan silkeleyerek atmayı ne çok istiyordum. "Artık bu işlerde olmayacağım. Babamın bana bıraktığı mirası üstlenip bu ailenin şerefini, onurunu sürdürmek istiyorum. Karşıma buna dair bir engel çıkacak olursa, biliyorsun beni. Yapabileceklerimi."

Hoseok son söylenenle kaşlarını çattı. Nedense bir anda yüzünün buz kestiğini hisseder gibi oldum. Aralarındaki gerilim uç safhadaydı. Beni ilgilendirmiyor olsa da kurdumun huzursuzluğu, mutsuzluğu, buradaki konumumla beni ilgilendirmez diyordum. Mental olarak yaşadığım çöküntünün içinde bu günleri atlatabilmeyi ummak dışında başka bir şey isteyemiyordum.

Herkesin arasında bir gerginlik oluşmuştu. Kızarık duran yüzüm, ağırlaşan nefesimle halen dudaklarımda tüyen ve tıpkı onun gibi silmeyi istediğim dudaklarımı ellerimle örterek sildim. Onun lekesiydim, o da benim lekemdi.

Eğer Delta ayağa kalkarak, "Hadi gidelim, bugün için yapacaklarımız var," demeseydi, ben sindirilmeye çalıştığım yerde durmaya devam edecektim. En azından artık arkasında duran sığıntı bedenim, onun beni yakan teninden uzaktı.

dead butterflyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin