41. Dün, bugün, yarın. Umut eder bir yara, bu son değil bir başlangıç.

6.9K 744 675
                                    

Selam ballar ben geldim... :) uzatmadan bölüme atayım sizi, kararsız bir şekilde yazdım. Umarım yine de seversiniz, ayrıca... neyse.

Hadi size iyi okumalar, bu bölüme de az yorum yaparsanız, yemin ederim sizden çok pis intikam alırım :D



...

"Sevgiden caydığım yerde darıl bana."

...


Bölüm 41: Dün, bugün, yarın. Umut eder bir yara, bu son değil bir başlangıç, biliyorum.

"Dünya var oldukça sürecek olan bir tek öpücük, senin, her zaman senin..."

Ani duygusal oluşum, sıcaklığın bedenimde onun tarafından derin bir hissi yaratırken o bileğimden kavradığı parmaklarını kaydırarak ellerimizi birbirine kenetlemişti. O birleşik ele bakmak için başımı biraz çevirip kaldırdığımda, dudağımın kenarında aynı benimki gibi küçük bir öpücük bırakmıştı. Dudaklarından taşan öpücüklerini yüzümün ayalarında iç çekerek bastırıyor ve beni mahvediyordu.

Eğer o dudaklar bana böyle dokunmaya devam etmeseydi ben bilemeyecektim de bundan aslında ne kadar hoşlandığımı.

Ben bu kadar sıcak hissederken, "Neden gelmedin," dedim sessizce. Ama yüreğim öğütülüyordu o vakitte. Dudaklarıyla talan ettiği masum öpücüklerinin ardından beni parmak uçlarımda yükseltecek kadar derin olan o birkaç öpücüklerinden sonra. "Cesaretimi kaybettim," dedi aynı derin ve uslulukla. Gözleri halen kapalı duruyordu. Başını eğerek boynuma yaslanırken, ıslandıklarını düşünüyordum. Ağlıyor muydu? Nasıl?

"Belki de gidecektin ve sadece benim gelmemi bekliyorsun sanıyordum. Aslında çok şey olup bitiyordu. Benden korktuğunu o kadar çok düşündüm ki, gidecek bir yerin olmadığından bana sığınıyorsun sanıyordum. Jungkook... Gitmeyecek ve hep kalacak mısın benimle?" dedi ve yüreğimin içine bakmayan isteyen ölü mavi derinlikleri, bir okyanus kadar yalnız görünüyordu. Narin parlak derinlerinden bana değen taneleri inciler gibi pırıl pırıldı ve ben çok çaresizdim bu adamın bu hali karşısında. "Beni sevebilecek misin, korkmadan? Cevap ver omegam, çünkü şimdi öptüğüm bu dudakların sarhoşluğundan ötürü aklımı kaçırmaktan korkuyorum. Gerçekten sarhoş olduğumu ve sabah uyandığımda senin yine yanı başımda göremeyeceğim gerçeğinden ötürü acı çekiyor olacağım yeniden."

Sertçe yutkundum. Sözleri o kadar açıklardı ki ona nasıl bir cevap vereceğimi bile bilemedim.

Sadece elimi kaldırdım. Az önce bana yaptığı gibi yanaklarına bıraktım. Sıcak teni avuçlarımdaki soğuk kar tanelerini tek tek erimesini sağlıyorlardı. Dudaklarım bu hissi öylesine sevmişlerdi ki, göz bebeklerim titriyordu bu adamın her iki gözü arasında mekik dokurken. Kabullenmek böyle bir şey miydi? Bilhassa o avuç arasına başını yaslayıp, eğilmiş başıyla kirpiklerinin altından bana masum bir çocuk gibi bakarken, ona sunduğum sevgiye muhtaçlığından hafifçe mırıldanıyordu.

"Seni bırakmaya gelmedim Taehyung," dedim küçük harflerle. "Ben, ben içimde sana karşı büyüyen bu duyguyu peşlemeye geldim. Ve ilk kez, bunun doğru veya yanlış olduğunu düşünmek istemedim. Çünkü her ne kadar kopmuş bir bağ olsa da benim kurdum halen senin kurduna bağlı. Seviyor seni. Seni sen yapan her şeyiyle."

Gözlerini açıp kapattı. Dudakları çatallı dilini hafifçe gösterirken gözlerimi gözlerinden ayırmamaya çalışıyordum. "Ya sen, omegaya sahip olan sen de beni en az onun kadar sevebiliyor musun?" diye sorunca, nefesim tekledi. Bu soruya bu kadar hızlı cevap veremedim. Sessizliği takip ettik aramızda.

dead butterflyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin